K.A Bölüm 3

42 5 2
                                    

Multimedya başroldekiler:

Sılanın ağzından:

Allah kahretsin burada da beni bulmuştu. Şimdi s*çmıştım işte. Ona görünmemeye çalışarak kafamı eğdim.

Ama nedense bana baktığını hisseder gibiydim ve bu his beni rahatsız etmişti. Yavaşça kafamı kaldırmamla birlikte bana baktığını görmüştüm hem şaşkın hemde Gülümser gibiydi.

Bilerek mi yapıyordu? Yoksa bu gerçekten bir tasadüf müydü? Aklım ve beynim tamamen birbirlerine karışmıştı.

Hala birbirimize bakarken rahatsız olduğum için kafamı ilk çeviren ben olmuştum. Bana böyle bakması sanki en derinlerime gidiyormuş gibi hissettiriyordu.

Bizim çaprazımızdaki sıraya oturduğunda ona bakmamaya çalışıyordum ama gözlerim arada sırada kontrolü ele alıp zorla bakıyordu.

Her baktığımda bana baktığını görüyor ve utanarak hızla önüme dönüyordum. En sonunda Selma hoca yoklamaya başladığında derin bir nefes çektim içime.

Hiç değilse o psikopat kabadayıya bakmayacaktım ve kendimi hocaya verip adım gelene kadar pür dikkat bekleyecektim. En sonunda hoca.

"Sıla."

Dediğinde ayağa kalktım gülümseyerek.

"Burda!"

Diye bağırdım. Yerime oturduktan sonra Ceydayla konuşmaya başladık.
Hocanın;

"Onur."

Demesiyle çaprazımdaki psikopat ayağa kalkmıştı.

"Burda."

Demesiyle birlikte bana bakarak oturmuş ve gözünü kırparak önüne dönmüştü.

Allah kahretsin bana göz kırpmıştı. Aslında yakışıklıydı sevgili olabilirdik ama bana kim bakardı ki?

Küçükken herkesin benimle alay geçtiklerini biliyordum. Aslında babam olmamasına rağmen hiç baba hasreti çekmemiştim. Ama benimle babam olmadığı için alay ediyorlardı zaten.

Aslında annem belli etmemeye ve bana güldüklerinde dinlememem için beni oradan uzaklaştırmaya çalışırdı ama ben yinede her şeyi duyardım ve görürdüm.

Ne yani bir insanın bile olsa ya babası ölmüş yada terk etmiştir. Bu anneler içinde geçerlidir.

Zilin çalmasıyla derin düşüncelerimden  sıyrılıp eşyalarımı topladım ve kantine gitmek için dışarı çıktım.

Gerçekten şu an kendimi iyi hissetmemeye başlamıştım. Aniden bir el kolumu kavrayıp kendine döndürdüğünde şaşkınlığımı gizleyememiş ve tutan kişiye bakmıştım.

Gerçekten mi? yine mi? bu onur denen psikopat kabadayı mı?

"Ne istiyorsun?"

Dediğimde hiç de gülmüyor aksine ciddi bir tonda bana bakıyordu. Sanki ona çok büyük bir kötülük etmiştim.

"Ne oldu sana? Neden yüzün düşük ve bembeyazsın?"

Dediğinde şaşkınlığımı gizleyememiştim ve tabiki sinirilenmiştim bu kendini ne sanıyorsun. Neredeyse Boğaz'ımı kesiyordu. Psikopat kabadayı!

"Ya sen kendini ne sanıyorsun? Ne yani daha dün bıçakla Boğaz'ıma dayayan Ada'm mı soruyor benim iyi olup olmadığımı?"

Dediğimde gerçekten gözlerimden Ateş püskürüyordu. Onur'da gözlerini kapayıp içinden ona kadar sayıyormuş gibi duruyordu.

"Bana bağırma!"

Diye bağırdığında gerçekten korkmuştum ama belli etmedim.

"Bağırırım ne yaparsın ha ne yaparsın?"

Dememe kalmadan kolumu kavradığı gibi beni sürüklemeye başlamıştı.

"Bırak beni bırak ne yapıyorsun?"

Deyip kolumu elinden kurtarmaya çalıştım ama nafileydi. her şey benim hataamdı kendim etmiş ve kendim bulacaktım. Artık ölümün ta kollarındaydım.

Beni sarıp sarmalamasını uzaktan izleyecek ve acı çekerek ölecektim. Ne güzel ama...

Karanlık AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin