Dört duvar arasında yerde bağdaş kurmuş kolum dizimde çenem ise avuç içimde düşünceli bir vaziyette oturmuş bomboş odaya bakınıyordum.Sağ taraftaki pencereden güneş ışınları toz içindeki eskimiş perdeden kurtulmak istercesine sızıyordu.Oturduğum yerden kalkıp odanın kapısına doğru yöneldim.Kısa dar koridorda yürürken diğer odalarada bakındım.
Çıktığım oda en büyükleriydi haliyle oturma odasıydı herhalde.Ondan başka küçük bir oda, mutfak ve tuvalet vardı.Küçük odaya girdim.Burayı kendi odam yapmayı planlıyordum.İçinde büyük bir gardırobu vardı belkide o yüzden küçük duruyordu fakat sevmiştim.Gardırobu açtığımda içinde duş kabini vardı, diğer bölümüde giysilere ayrılmıştı.İşte daha çok sevmiştim.Duş kabininin odamda olması benim için çok iyi olmuştu.Gardırobun kapağını kapatıp balkon kapısına yöneldim.Zemin kat olduğu için tam olarak balkon diyemeyeceğim.Kapı arka bahçeye açılıyordu.Eski evim gibi çok büyük, havuzlu bir bahçe olmasada yinede güzeldi.Eski odamı, Çiko'yu, abimi, Suzişi...
Hepsini çok özleyecektim.Bunun nedeni hep annem ve babamdı, hepsi onların suçuydu.Kavgayla geçmeyen bir günümüz yoktu ve bundan epey sıkılmıştım.Onlar için tek çocukları ağabeyimdi, bense yabancıdan farksız.Beni hiçbir zaman istememişlerdi zaten başka eve taşınmak en iyi karardı.Onların parasını, hiçbir şeyini istemiyordum. Artık kendi hayatımı, düzenimi kurmak istiyordum.Uzun zamandır annemlerden gizli öğlenleri sahil kenarında bir cafede garsonluk yapıyordum.Ama sadece garsonlukla geçinemezdim, geceleri için yeni bir iş bulmalıydım.
Bahçeden çıkıp dış kapıya yöneldim.Çantamı aldım ve kapıyı çekip dışarı çıktım.Haydi bakalım iş bulma zamanı.Samsun gibi koca bir şehirde iş bulmak bayağı zor olacaktı benim için.Ama pes etmek yoktu. Telefonum çalmaya başladı. Elimi çantama daldırdım, telefonumu bulduğumda yüzüme bir tebessüm kondu.
"Buyrun Emircan Bey hazretleri?" dedim gülerek.
"Efenim nasılsınız, iyisinizdir inşallah?"dedi. Titreyen sesinden güldüğünü anlayabiliyordum.
"İyiyim emocan sen nasılsın?"
"İyiyim bende ufaklık.Neler yapıyorsun, alıştın mı bakalım yardım lazım mı?" dedi.
Ağabeyim, evde beni düşünen tek insan diyebilirdim. Birde Suziş vardı tabiiki onu unutamazdım. Suzan abla çocukluğumdan beri bizim evde çalışan görevlilerdendi ama en çok ona içim ısınmıştı, her şeyde yanımda olmuştu.Annemden çok annelik yaptı bile diyebilirdim.
Emircan'la aramızda 1 yaş vardı o yüzden arada abi arada Emircan bazende takma isim olarak Emocan derdim. Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı, annemlere karşı hep korumuştu. Onun yeri bende çok ayrıydı."Yok ağabeycim ben hallediyorum yinede çok sağol."
"Tamam o zaman ufaklık hadi kendine dikkat et."
"Görüşürüz ağabeycim." dedim ve telefonu kapatıp çantama attım.
Kafamı kaldırmamla 'buraya girmeyen çok pişman!' yazısıyla karşılaştım. Biraz daha kafamı kaldırdığımda 'Kadraj Cafe' yazısıyla karşılaştım. Dükkana baktığımda vitrininde çok güzel çekilmiş fotoğraflar asılıydı. Fotoğraf çekme ilgim bayağı olduğu için hemen içeri girdim.Küçük bir dükkandı, karşıda tezgah tezgahın altındaki cam bölümdede yiyecekler&içecekler vardı. Ortada küçük masalar, masaların üstünde bir fotoğraf makinesi yanındada 'sizde bir fotoğraf çekilin hatıra kalsın;)' yazan not vardı.Biraz yaklaştım ve masanın camının altında buraya gelip fotoğraf çekilen herkesin küçük siyah-beyaz fotoğraflarını gördüm. Duvarlarda çekilen çok güzel fotoğraflar, çizilen resimler, antika eşyalar asılıydı.Anladığım kadarıyla burada çektikleri fotoğrafları, çizdikleri resimleri sergileyip satışa sunuyorlardı.Gelen misafirlerede ikramda bulunuyorlardı.
"Yaa buraya bayıldım."dedim.İçimden söylediğimi sanmıştım fakat dışa vurmuşum.
"Beğendiğine çok sevindim küçük hanım."dedi arkamdaki ses.Fazla dalmış olmalıyımki bir an korktum.Arkamı döndüğümde dudağının üstünde biraz çıkan bıyıkları, çenesi ve dudağının arasındaki kıvrımda çıkan sakallarıyla, saçları biraz dağılmış olan adam bana gülümseyerek bakıyordu. Benden biraz yaşca büyük gibi duruyordu.
"Korkuttuysam özür dilerim.Ben Kerim.Kadraj cafenin sahibiyim, yardımcı olabilirim isterseniz?"dedi.
"Ben buradan geçiyordum, dükkanınız dikkatimi çekti."
Sonra aklıma iş mevzusu geldi ve neden olmasın dedim.
"Ben size bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii buyrun."
"Benim geceleri çalışmak için işe ihtiyacım var ve burasıda tam istediğim hayallerimdeki bir yer, biliyorum 'eleman aranıyor' yazısı yok ama fotoğrafçılıkla uğraşıyorum eğer isterseniz burada çalışabilirim, yeterki alın her işi yapabilirim." dedim.Adam biraz düşünür gibi oldu.
"Tabiiki neden olmasın? Zaten bende buraya istekli birini arıyordum hem garsonluk yaparsın hemde çektiğin fotoğrafları getirir satışa sunarız."dedi gülümseyerek.
Bende söylediği cümleyi idrak ettikten sonra gülümsedim.
"Yalnız hala ismini öğrenemedim küçük hanım."
"Hazar, Hazar Keskin."Merhabaaa:))
Bu benim ilk hikayem ve çok heyecanlıyım.Hatalarım varsa çok özür diliyorum.Lütfen okuyun, okumaya devam edin.Kitaplar hep ortalarda güzelleşir hemen okumayı bırakmayın sizden ricam bu.
İnşallah çok beğenirsiniz şimdiden teşekkürler:);)):*
![](https://img.wattpad.com/cover/78128372-288-k993950.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADRAJIN ARDINDA
Fiksi RemajaHazar, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan genç bir kız. Son zamanlarda bilmediği acı gerçeklerin gün yüzüne çıkması onu ne kadar ayakta tutabilecek? Ayakta kalabilmek için kime ihtiyaç duyacak? Demir mi, Cem mi? Demir, geçmişte yaşadıkları yüzün...