6.

27 6 3
                                    

Multimedia: Hazar and Demir

Demir'den,

Cafeye geri döndüğümde Kerim ağabey masaları topluyordu. Beni görünce "Geldin mi? Bende şimdi kapatıyordum." dedi.

"Aşağıdayım ben sen kapat git."
"Tamam evlat. Sahi Hazar geldi mi?"

Şu yeni kızdan bahsediyordu. Garip bir kızdı. Fazla konuşuyor ve çok saçmalıyordu.En son siparişleri götürmesini söylemiştim. Sonrada görmedim.

"Geldi bir ara. Sonra ben çıktım bir dahada görmedim."
"Ben geldiğimde cafe açıktı ve kimse yoktu. Biri gelse haberimiz olmayacak. Bir daha bana haber vermeden çıkmayın."

Aldırış etmeden aşağı doğru inmeye başladım. Kerim ağabeyde ışıkları söndürüp kapıyı kitledi ve çıktı.

Aşağı indiğimde ışıklar açıktı. Bu yeni kız yine mi inmişti buraya! Fazla kaşınıyordu.
Küçük buzdolabımdan bir şişe soğuk su çıkarıp içtim. Tişörtüm leş gibi kokuyordu. Hemen üstümden çıkarıp koltuğa fırlattım. Cebimden sigara paketini çıkardım, içinden bir tane alıp ağzıma götürdüm. Çakmakla yakıp derin bir nefes aldıktan sonra dışarı üfledim. Biraz hava almak için küçük kapıyı açıp içeri girdim. Burayı çok seviyordum. Kimse yoktu, görünmüyordu. Sadece dört duvar arasında tek ben. İnsansız yerleri seviyorumda denilebilirdi. Yukarıya bakarak huzur buluyordum. Burada rahatladığım için kışın bile minderlere oturup gökyüzünü seyrettiğim olmuştu. Yine aynı şekilde seyretmek için minderlere uzanmamla karşımda yatan yeni kızı gördüm. Bunun burada ne işi vardı. Üstelik bana özel olan bir yerde! Yeter artık bu kız son yaptığıyla oldukça sinirimi bozmuştu. Biten sigarayı kenara fırlattım.Çömelip elimle kolunu dürttüm. Biraz daha sert dürttüm. Tık yoktu. Kafasını kolumun altına alıp hafifçe yanağına vurdum.
"Heyy! Uyan!!"
Mışıl mışıl uyuyordu hanımefendi. Kendini ne sanıyordu bu kız. Uyandırıp ağzının payını verecektim. Suratına dökmek için içerden su almaya gidecektimki koluma sarıldı.
"Baba! Baba lütfen beni yalnız bırakma." diyerek sayıklamaya başladı.
"Baba benle konuş. Ben senin kızınım lütfen baba. Konuş."

Öylece karşımda ağlamaklı bir şekilde sayıklayan yeni kızı seyrediyordum. Söylediği şeyler çok tanıdık geliyordu. Daldığım yerden başımı sallayarak çıktım.

Yeni kız çok sessiz bir şekilde hala sayıklamaya devam ediyordu fakat ne söylediğini anlayamıyordum. Birden başını göğsüme yatırdı, bir eliyle kolumu çok sıkı tutuyor diğer eliylede boynuma sarılıyordu.
"Baba ne olur bırakma beni."

Ne yapacağımı bilemedim. Elimi kaldırdım. Başına koyup koymamakta tereddüt ettim ve sonunda koydum. Sakinleşmesi için saçını okşadım. Boynuma sardığı elleri ağrıttığı için bende onun başının üstüne başımı yasladım ve rahat bir pozisyona geçtim. Burnumun altındaki saçlarının çok rahat kokusunu alabiliyordum. Hiç rastlamadığım değişik bir kokusu vardı. Papatyaya benziyordu fakat değildi. Ne olduğunu çözmeye çalıştım ama başaramadım. Nedensizce kokusu beni çok rahatlatmıştı, gevşemiştim.

Sarıldığım vücut kıpırdayınca geri çekildim. Gözleri uykulu bir şekilde yalpalayarak ayağa kalktı. Etrafa bakındı, küçük kapıdan çıkmaya çalışırken neredeyse ben eğdirmesem kafasını çarpıyordu. Uyurgezer miydi çözememiştim. Ne olur ne olmaz diye arkasından gittim. Odanın ortasında bir anda durup arkasını döndü ve uykulu gözlerle bana baktı. Yanına yaklaştım. Kıpırdamadan hala gözümün içine bakıyordu. Biraz geçtikten sonra
"Çişim var." dedi.
İlk anlamadığım için kaşlarımı çattım sonra söylediğini idrak edince suratıma bir tebessüm oturdu.
"Gel buraya başımın belası."
Kollarından tutarak tuvalete doğru yürütmeye başladım. Tuvaletin kapısının önüne geldiğimizde hala etrafa uykulu bakıyordu.
"Evet içeri girip ihtiyacını giderebilirsin yeni kız."
Bana döndü, gözlerini zar zor açık tutmaya çalışarak gözlerimin içine baktı.
"Kapıyı tut. Sırada bekleyenler girmesin." dedi. Sarhoş gibiydi fakat ağzı kokmuyordu. Açık hava yeni kıza bayağı çarpmıştı anlaşılan. Kafamı onaylama anlamında salladım. O da yalpalayarak içeri girdi. Bayağı zaman geçmişti ama hala çıkmadı. Acaba başına bir şey mi gelmişti? Bir de onunla uğraşamazdım. Kapıyı tıklattım.
"İşini hallettin mi? İyi misin?"
Ses gelmedi.
"Geliyorum bak."
Yine hiçbir şey söylemeyince içeri girdim.Yerde duvara yaslanmış bir şekilde uyuyordu.
Ne kadar uykucu bir kızdı. Bir saniyesini dahi uyumadan geçirmiyordu. Omzunu dürttüm.
"Şişşt, ihtiyacını giderdin mi?"
Hala uyuyordu. Bende kucaklayıp koltuğa yatırmaya götürdüm. Kollarını boynuma sardı, başınıda boyun girintime gömdü. Koltuğa bacaklarını uzatarak yatırdım. Elbisesinin dizinin fazla üst tarafına çıktığını görünce etek ucundan tutup aşağıya doğru indirdim. Tenim tenine değdiği için irkildi fakat hala uyumaya devam ediyordu.

Bende epeği yorulduğum için karşıdaki tekli koltuğa kıvrılıp uyumaya çalıştım.
Yeni kızın beni soktuğu şu duruma baktım. Oysa uyandırıp ağzının payını verecektim. Her şeyi unutturmuştu. Bu kızda anlayamadığım bir şey vardı. İlk cafede gördüğüm zaman ikimizinde birbirinden haberi olmadığı için o beni bende onu müşteri zannetmiştik. Sonra Kerim ağabey her şeyi açıkladığında suratındaki o ifadeyi hiçbir zaman unutmayacaktım. Kim bilir içinden bana neler demişti. Ama kandırması eğlenceli olmuştu açıkçası.
Çok deli dolu olmasına rağmen sayıkladığına göre içinden atamadığı sorunları vardı. Sayıklamalarıyla benide geçmişe götürmüştü. Ona sert konuşmama rağmen, her şeye rağmen gülümseyebiliyordu. Diğer kızlar gibi bana kin tutup gitmemişti. Ama o da gidecekti. Herkese güvenim daha 6 aylıkken kırılmıştı. Bundan sonrada pek onarılacağını sanmıyordum. Yalnızlık en iyisiydi. Kimseye güvenme çabanız olmadığı için kırık hayallerinizde olmuyordu.

Yeni kızda unutmayacağım diğer şeyde ramazan davulcusunun kulağının dibine gelip davul çalsa dahi uyanmayacak olmasıydı.

Merhabaa:))
Demir'in ağzından ilk bölüm:d
İnşallah güzel olmuştur:)
Okumada ve sağlıcakla kalıınnn;):**

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KADRAJIN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin