3. Bölüm

18.4K 896 83
                                    

Okul dolabımın kapağının iç kısmına ders programımı yapıştırdıktan sonra elime bulaşan uhuyu tırnağımla geçirmeye çalıştım. İşim bitince ellerimi havaya kaldırıp yukarı doğru esnedim. Hala uyumak istiyordum. Uzun zaman sonra ilk defa sabaha karşı uyumuştum ve buna alışık olmayan vücudum oldukça yorgundu. Sürekli esneyip duruyordum ve sulanan gözlerimi silmek zorunda kalıyordum.

Yüzümü ovuşturduktan sonra ders programımdan ilk dersime baktım. Kimyaydı. İyi yanından bakarsak belki laboratuvarın kokusu beni kendime getirebilirdi ya da daha kötüsü kafayı bulabilirdim.

Eşyalarımı aldıktan sonra dolabı kapatıp başımı üstüne yasladım ve gözlerimi kapayıp kendime gelmeye çalıştım. Carly bir saatlik uykuyla bile ayakta durabiliyorken benim neredeyse yerde sürünecek durumda olmam haksızlıktı. Başımı dolabıma vurarak şu uyuşukluktan kurtulmaya çalıştım ama canım acır korkusuyla yavaş vurduğumdan bir işe yaramadı tabii.

"Neden başını dolaba vuruyorsun?"

Luke'un sesiyle öyle bir irkildim ki dengemi sağlamak için bir iki adım gerilemek zorunda kaldım. O, bu tepkime gülerken ben utançtan ne yapacağımı şaşırmıştım. Elimi saçımın arasından geçirip boğazımı temizlerken kendimi gülümsemeye zorluyordum.

"Hiç.. öyle.. yani.."

"Ah, evet, arada bende başımı bir yerlere vururum."

Tekrar boğazımı temizledim. Sonra koridorun sonunu işaret ettim. "Ben derse gideyim."

Tam yanından geçerken kolunu omzuma atmasıyla duraksadım. Ona kaşlarımı çatarak bakarken onun tek yaptığı tüm dişlerini gösterecek büyüklükte gülümsemek oldu. Kolunun altından çıkmak istedim ama çekindim. Boğazımdan çıkan garip bir ses eşliğinde yürümeye devam ettim.

"Dün erken gitmen kötü oldu. Tüm eğlenceyi kaçırdın."

"Yeteri kadar kaldım bence." Ona dün neden kendince bir oyun çevirdiğini sormak istedim. Zaten onun hakkında kesin bir karara varamamıştım. Ama son hareketiyle pekte tekin biri olmadığını göstermişti. Belki de benim yaşımdaki her gencin yaptığı normal bir şeydi ama iki yıldır bambaşka bir ülkede tek başıma yaşıyordum ve bu beni olduğumdan daha paranoyak yapıyordu. Üstelik insani ilişkilerde de iyi olmadığım oldukça açıktı.

"Alakası bile yok. Neler kaçırdığını bilmiyorsun. Şu yeni çocuk ortama girmek için elinden geleni yapmış, hakkını vereyim gayet de başarılıydı."

Luke'un iddiasının aksine hiçbir şey kaçırmadığıma emindim. Onun eğlence tarzıyla benim eğlence tarzım arasında büyük bir fark olmalıydı. Öyle ki belki de eğlence kelimesini anlamı dışında bir şey için kullanıyordu.

"Dersin kimya mı?" Luke'un neredeyse sınıfın önünde olmamıza rağmen yanımdan ayrılmamış olması beni şüphelendiriyordu. Onunla aynı sınıfta olmak istemiyordum.

"Hayır. Maalesef yanında olamayacağım ama teneffüslerde seninleyim."

Ona zorlama bir gülümseme gönderip kolunun altından çıktım ve sınıfa girdim. Kapıyı ardımdan kapar kapamaz vücudum rahatlıkla gevşedi. Kasıldığımın farkında bile değildim ama rahat olmadığım da kesindi. Luke'un bu ilgisi normal gelmiyordu bana. Belki okuldaki ününden dolayı böyle düşünüyordum ve bunun doğru olma olasılığı benim için korkutucuydu. Okul onun çapkınlığı yüzünden kalbi kırılan kızlarla doluydu. Onun nasıl biri olduğunu bilmelerine rağmen hala arkasından koşmaları şaşılacak bir şeydi doğrusu. Eğer normal şartlar altında yaşayan bir genç kız olsaydım bende mi onlar gibi olurdum merak etmeden duramıyordum. Bazen kendimi öyle hayal ediyordum ve bu bana oldukça komik geliyordu. İnsanlar kalp kırıklığından haz mı alıyordu?

The Claim (Harry Styles Fanfic) / DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin