(Medya: Tam bir Richard 😱)
Perşembe günü evin kokusu çıktığını fark edip okulu astım. Temizlik şarttı ve eğer okula gidersem bu işi bir süre daha erteleyeceğimden emindim. Önemli derslerimin de olmamasından yararlanarak mutfaktan başlayıp evin he bir köşesini temizledim. Uzun zamandır silinmeyen yerler neredeyse rengini kaybetmişti. Her temizlik yaptığımda olduğu gibi kendime atık bu işi bir düzene sokacağıma dair söz verdim. Sözümü tutmayacağımı biliyordum ama o sırada geldiğim gazla bunu umursamadım. İşim bittiğinde ne kadar da hamarat bir kız olduğumu düşünüyordum. Sonra kendi kendime güldüm.
Bedenimde enerji kalmamasına rağmen kendimi zorlayıp beni tüm terimden kurtaracak bol köpüklü bir duş aldım. Her ne kadar vücudum yatağıma karşı bir çekim hissetse de bugünlük tembelliğimi yok saydım ve mutfağa girip buzdolabına göz attım. Eksikleri kendimce aklıma not alırken ne kadar para harcamam gerektiğini de hesaplıyordum. Her ne kadar şeytanın aklına uyup babamın hesabıma gönderdiği paraları harcamayı düşünsem de ona ve özellikle anneme karşı kendimi kanıtlama çabam buna engel oluyordu. Şu ana kadar iyi idare etmiştim ve böyle devam edebilirdim.
Cüzdanımı ve telefonumu aldıktan sonra evden çıktım. Uyandığım andan beri sadece evle ilgilendiğimden telefonuma zaman ayıramamıştım. Bu yüzden ancak markete doğru yürürken Carly'nin çağrılarını ve mesajlarını görebildim. İlk mesajı bugün beni alamayacağıyla ilgiliydi. Sonraysa neden okula gelmediğimi bir sorun olup olmadığını sormuştu. Bu ilgilisi beni gülümsetmişti. Carly böyle bir kızdı işte hem sinirden sizi delirtir hem de sevgisiyle sizi mutluluğa boğardı. Ona sahip olduğum için şanslıydım.
Mesaj atmak yerine onu aramayı tercih ettim. Öğle arasında olmalıydı. Telefon ufak bir gecikmeyle açıldı.
"Neredesin kızım sen?"
"Evdeyim. Kusura bakma telefon yanımda değildi."
"Bende bir şey oldu sandım."
"Yok, yok bir şey. Nasıl gidiyor?"
"Okul mu, sence?" Bıkkın sesiyle kıkırdadım.
"Okuldan sonra sen, almamı ister misin? Seni işe bırakırım hem biraz takılmış oluruz," diye ekledi sonra. Hemen kabul ettim. Telefonu kapadığımda markete varmıştım.
Elimde poşetlerle eve dönerken nefes nefese kalmıştım. Yorgunluktan ölüyordum ama bugün tembelliğimi yok sayma kararıma ihanet etmeyerek kendime akşam işten döndükten sonra da yiyebileceğim şekilde yemek hazırladım. Uzun süre sonra ev yemeği yemem midemi mutlu etmişti. Şu yemek yapma işinin üstüne biraz daha düşmem gerekiyordu. Sürekli aynı yemekleri emek bir süre sonra midemi bulandıracaktı.
Zamanımın geri kalanını salonda televizyonun karşısında tesadüfen bulduğum bir filmi izlemekle geçirdim. Gözüm telefonumun saatine kaydığında yavaşta hazırlanmamın iyi olacağına karar verip odama geçtim.
Dolabımı açtığımda altıma bir pantolon üstüme de rastgele bir tişört geçireceğimden emindim ama aklıma birden Harry geldi. Dün akşamları benimle eve yürüyebileceğini söylemişti. Acaba bugün gelecek miydi yoksa o öylesine söylenen bir söz müydü? Eğer gerçekten gelecekse giyimime dikkat etmeli miydim? Aslında ona bir cevap da vermemiştim bu yüzden her ne kadar ciddi olarak sormuş olsa da gelmeyeceğine ikna ettim kendimi. Yani ikna ettiğimi sanıyordum ama bir baktım ki pek fazla tercih etmediğim şık ama rahat kısa kollu gömleklerimden birini giymişim. Ne zamandan beri kalbim vücudumu kontrol eden organ olmuştu? Beynim nerelerdeydi?
Pantolonumu bacaklarımdan geçirdikten sonra çantamı alıp cüzdanımı içine attıktan sonra girişe gidip yine pek tercih etmediğim ama bacaklarımı ince gösterdiğinden emin olduğum botumsu ayakkabılarımı giydim. Saçlarım sabah ki duşumdan sonra kendince şekillenmiş ama biraz karışmıştı. Ayna da özenle düzeltim son kez kendimi süzdüm ve ardından Carly'yi beklemek adına tekrar salona geçtim. Ayağımı alışkanlıkla önümdeki sehpaya uzattığımda gözüm ayağıma takılınca birden telaşla ayağımı kaldırdım ve ayakkabılarımın altına baktım. Neyse ki temizlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Claim (Harry Styles Fanfic) / Düzenleniyor
Fanfiction"Sadece arkanı dön ve topu at. Kime gelirse o." "Ya bir erkeğe gelirse?" "O zaman baştan atarsın." "Bu saçmalık." dedim gülerek. "Hadi ama Harry, yoksa korkuyor musun?" "Hayır, sadece.. her neyse. Umarım güzel bir kıza gelir."