Kimya laboratuvarına vardığımda koşarak geldiğim için hızlanan nefes alışverişimi düzene sokmak adına ellerimi dizime koyarak hafifçe eğildim.Gözlerimi kapayıp vücudumu sakinleşmeye ikna etmeye çalıştım. İki günümü Neon'un arkasındaki odada geçirmiştim. Levi'ın eşlik etme teklifine rağmen eve gitmek istememiştim. Çalışmak adına odayı terk edip hemen kapının önündeki tezgaha bile çıkamamıştım. Korku vücuduma öyle bir işlemişti ki iki gün boyunca kıvrıldığım kanepe dışında hiçbir yer güvenli gelmemişti. Çok yalnız hissetmiştim. Ne annem ne babam beni geri aramamıştı ve ben o kanepenin üzerinde yaşananları sindirmeye çalışarak öylece kalakalmış bu yüzden dünde okula gitmemiştim. Bugün ise kendimi zorla odadan çıkarmış ve her adımımda takip ediliyor hissiyle neredeyse koşarak gelmiştim.
Nefeslerim biraz düzene girince kendime düşünme fırsatı vermeden hızlıca kapıyı çaldım ve kendimi içeri attım. Sınıfın sessizlik içinde olduğunu görmem ve Bay Hardy'i yerinde bulamam bir an gerilmeme neden oldu. Gözlerim hızla sınıfı taradı. Herkesin bana bakıyor olduğunu fark edince utanmıştım ama sonunda Bay Hardy'i sıralardan birinde otururken görmüş o da bana eliyle yerime geçmemi işaret etmişti. Mahçup bir ifadeyle başımı salladım ve kapıyı kapayarak hızla sırama doğru yürüdüm. Bu birkaç saniyeliğine projeksiyondan yansıyan ışığın yüzüme vurmasına neden oldu.
Sırada Harry'nin olduğunu gördüğümde bir an kalakaldım. Oysaki aynı sınıfta ve laboratuvar eşiydik. Sadece bir an aklımdan o kadar çıkmıştı ki. Ona ufak zorlama bir gülümsemeyle selam verip arkasından dolandım ve pencere kenarında sıranın kendi tarafıma oturdum. Eşyalarımı masanın üzerine bırakıp derin bir nefes aldım. Yorgunlukla yüzümü sıvazladığımda Harry'nin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Onu görmezden geldim. Uzun zaman sonra ilk kez bir anım onunla ilgili değildi ve aynı şekilde ilk kez onun yanımda olması bende bir fark yaratmadı.Yüzüme düşen saçlarımı ellerimle arkaya tarayıp tüm dikkatimi belgesele verdim.. en azından denedim ama zihnim buna izin vermedi. Her an ağlayacak gibi hissediyordum. Kaşlarım istemsizce çatılırken kendimi tutmak adına sertçe dudağımı ısırdım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Aileme ulaşamıyordum. Bir an duraksadım belki geri dönmüşlerdi. Aniden çantama uzanınca Harry'ninde tekrardan bana baktığını gördüm. Telefonumu çıkardığımda ekrana iki kere tıklayıp açılmasını bekledim, açılmayınca açma kapama düğmesine uzun uzun bastım ve o zaman şarjımın bitmiş olduğunu gösteren sembolü gördüm. Gerginlikle oflayıp hemen yanımda oturan Harry'ye baktım. Gözleri hala üzerimdeydi. "Şarj aletin yanında mı?"
Önce sadece kaşlarını kaldırdı. Onunla konuşmamı beklemiyor gibiydi. Ardından başını aşağı yukarı sallayıp sıranın altına astığı çantasına doğru eğildi ve şarj aletini çıkardı.
"Teşekkür ederim," dedim eline uzanırken. Şarj aletini bırakmadan önce gözleri bir süre yüzümü inceledi. Bir şeylerin yolunda olmadığının farkında gibiydi. Bunu görmesini istemiyordum, neyseki o da sonunda şarjı uzattı.Hemen kenardaki prize uzanıp telefonumu şarja taktığımda Harry'ye arkamı dönmüş ve sandalyemde eğilerek dirseklerimi dizime yerleştirmiştim. Telefonumu açarken sabırsızdım. Uzun uzun açma kapama düğmesine basıyor parmağımla ekrana vurarak açılmasını bekliyordum. Yüzüme düşen saçlarımı bir kere daha ama bu sefer sinirle geriye attım. Telefonum sonunda açıldığında beni karşılayan mesajın annemden olduğunu görmek bir an beni öyle rahatlatmıştı ki gülümsemiştim ama mesajı açıp okuduğum an yüzleştiğim gerçek beni dehşete düşürmüştü;
İstediğin gibi tek başınasın
Tüm bedenim donmuş halde mesaja bakakaldım. Telefon elimden kayarken tutmak için yeltenmemiştim bile. Hemen önümde oturan kızın bana döndüğünü fark ettiğimde kendimi zorlayıp telefonuma uzandım ama elim titriyordu. Telefonu cam pervazına bırakarak aynı donmuş ifadeyle önüme döndüm ve başımı ellerim arasına aldım. Bomboş hissediyordum.
Ne kadar süre öyle kaldım, ne düşündüm bilmiyordum ama belime dokunan bir elle irkilerek başımı kaldırdım. Harry benimkine benzer bir şokla bana bakıyordu. Sertçe yutkunup "Özür dilerim" diye fısıldadım.
"Sadece dersin bittiğini söylemek istemiştim. Dalgın görünüyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Claim (Harry Styles Fanfic) / Düzenleniyor
Fanfiction"Sadece arkanı dön ve topu at. Kime gelirse o." "Ya bir erkeğe gelirse?" "O zaman baştan atarsın." "Bu saçmalık." dedim gülerek. "Hadi ama Harry, yoksa korkuyor musun?" "Hayır, sadece.. her neyse. Umarım güzel bir kıza gelir."