Damla
Polisin bizden Merti sorduğunu görünce korkmaya başladım ve Cansunun koluna vurarak , kaçmamız gerektiğini işare ettim. Cansuysa, bana hiç umursamaz bir suratla bana bakıp, yeniden polise baktı. Birden polisin gözlerinin içinin mor renge dönüştüğünü gördüm. Cansu gözlerini polisin gözlerinden almadan konuşmaya başladı.
-Bizi ve arabadaki, Merti görmedin. Bu olanlardan hiçbir şey hatırlamayacaksın. Şimdi diğer polislerin yanına git ve işini yap.
Polisde ona hiç bir şey söylemeden yürümeğe başaldı. Bizse, yolumuza devam ettik.
-Cansu,sen adama ne yaptın böyle?
-Hipnotiz, yaptım canım.
-Vampirler hipnotizdemi yapa biliyorlar?
-Evet canım arkadaşım.
-Beni yemezsin değilmi? Ben senden korkmaya başladım.
Sırıtarak,
-Yok daha neler. Yok canım, seni yemem. Hem 2 yıldır yemiyorumda, şimdimi yerim! Hayır sanmıyorum. Senin kanının tadını merak etmiyorum.
-Tamam iyi o zaman.
Cansu arabayı durdurdu. Burası tüm şehirin çöpleri atılan yerdi.
-Cansu, biz Merti burayamı atacağız?
-Evet. Başka fikrin varmı?
-Hayır.
-Hadi hadi, kıpırda arabadan indirelim şunu.
Mert baya ağır olduğu için, onu zorla arabadan indirdik ve yakınımızda ki çöpden tepenin yanına bıraktık.
-Cansu hadi gidelim buradan, yoksa uyanacak şimdi.
-Uyanamaz.
Dedi ve gidip arabdaki çantasından aynı tozu çıkarıp, Mertin üzerine serpti.
-Şimdi uyanamaz, bu Mert. Çünkü uyutdum. Yarın akşam anca kendine gelir.
Arabaya binip eve döndük. Eve vardığımızda akşam olmuştu. Bir tamirçi çağırtıp , kapıyı tamir ettirdik. Kendimi eve vardığımız an, koltuğa fırlattım. Çok yorulmuştum. Cansu yanıma gelip,
-Ben gidiyorum.
-Nereye?
-Sen bilmiyormusun vampirler uyumaz?
-Sen her gece beni uyutup, gidiyormuydun?
-Evet.
Dedi ve hızlı bir şekilde koşarak bahçeye indi. Ben onu pencereden izliyordum. O da, bana bakıp, hızla uçtu. Ben gidip pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım. Bu günlük bu kadar adrenalin bana yeter. Benim hoşlandığım bir çocuk var. Okulun en yakışıklısı diye bilirim. Biraz onu düşündüm. Sonra uykum geldiği için uyudum. Uyandığımda sabah olmuştu. Mutfağa kendim için kahvaltı hazırlamaya gittim. Cansu mutfakta elindeki kan torbalarını buzdolabına yerleştiriyordu. Birden bağırarak.
-Ne yapıyorsun?
-Hiiiç, görmüyormusun kanları buzdolabına yerleştiriyorum.
-Nereden buldun bu kadar fazla kanı?
-Kan bağışları olan yerden tabikide.
-Neyse ben kahvaltı edeceğim. Bana iki tane yumurta ver buzdolabından.
Cansu iki yumurta alıp bana verdi. Bende omlet yapıb yedim. Çayımıda içtim. Bu gün cumartesi olduğu için okul yoktu. Yemeğimi yedikyen 5 dakika sonra midem bulanmaya başladı. Lavaboya gidip kusdum. Aynaya baktığımda gözlerimde kırmızı bir ışık oluştu, rengim bembeyaz oldu, sanki ölüymüşüm gibi. Cansu lavabonun kapısını vurup beni çağırıyordu. Kapıyı açtım. Cansu benim yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu.
-Damla sen... sen...
-Ben ne? Söylesene.
- Vampirsin.
-Ne?
Koşarak aynaya baktım vampir gibi dişlerim uzamıştı. "Olamaaaaz" diye bağırdım. Hiç bir pencereye taraf bakamıyordum. Gözlerim acıyordu. Cansunu yanına gidip,
-Şimdi ne yapacağız? Ben neden böyle oldum?
-Dün Mertin seni ısırdığı için vampir oldun.
-Bunun geri dönüşü yokmu?
-Hayır.
-Peki ben bu halimde dışarıya nasıl çıkarım?
-Onu sana ben öğreteceğim. Öncelikle dişlerini eski haline çevirmemiz gerek.
-Nasıl olacak ki?
-İyi şeyler düşünmeye başla. İyi şeyler düşünürsen, dişlerin eski haline dönüşecek.
-Tamam. Düşünüyorum ama hiç bir şey olmuyor.
-Biraz daha düşün. Çabuk pes etme.
Ben Burakla sevgili olduğumuzu ve evlendiğimizi düşündüm. Çünkü benim hayalimdi bu. Birden Cansunu sesini duydum.
-Evet, işte bu. Dişlerin eski haline döndü.
-Şimdi ne yapacağız?
-Nefes alman gerek. Yoksa insanlar senden şüpelenirler.
-Bu kolay yaa. Başka?
-Vampirler güneşe çıkamıyorlar. Güneşe çıkmak için mavi rengli ay taşı var.
-Onu nereden bula biliriz?
-O dünyanın en yüksek dağının tepesinde oluyor.
-Yaaa. Yanıp ölüceğim ben.
-Hayır ölmeyeceksin. Çünkü bende ay taşından bol bol var. Annem ve babam ölmeden önce benim için getirmişlerdi. Bende ay taşlarını saklıyordum.
Elindeki yüzüğü ve boynundaki kolyeyi göstererek,
-Bak bunlar beni güneşden koruyor. Senin içinde gidip yüzük yaptırmalıyız bu taşdan.
-Neden peki ikisinide takıyorsun? Biri yetmiyormu?
-Hayır. Yetiyor. Sadece kolye kırılırsa, yada yüzük kaybolura, güneşde yanmamak için ikisini de takıyorum.
Gidip dolabından iki tane ay taşı çıkardı. Birini kolye yapıp bana verdi. Onu boynuma taktım. Diğerinide çantasına koydu.
- Bir şeyler yiyelim, sonra gidip bundan yüzük yaptırırız.
-Ben ne yiyeceğim?
-Kan. Başka ne yiyeceksin ki?
-Ama ben kan içemem.
-O senin sorunu aç kal o zaman.
-Tamam tamam. Tadına baka bilirim.
Cansu bana bir kan torbası uzattı. Kan torbasını ondan alıp. Bakmaya başladım. Sonra yüzümü buruşturarak, kandan biraz içdim.
-Fena değilmiş. Aslında biraz tuzlu galiba.
-Saçmalama.
Cansu ve ben kanlarımızı içtik. Cansu konuşmaya başladı.
-Damla , günde 3 litre kandan fazla içemezsin. Eğer içersen, miden bozulur.
-Tamam.
Hazırlanıp, yeni yaptırdığımız kapımızı kilitleyerek, dışarıya çıktık. Cansu arabasını tamirhaneye vermişti. O yüzden de otobüsle gittik yüzükçüye. Ay atşını verip, yüzük yapmalarını istedik. 2 güne yüzüğümü ala bilirmişim. Telefonum çalmaya başladı. Telefonumu açtığımda Aslı okula gelmek gerektiğini söyledi. Cansuyla ayrıldık ve ben okula gittim. Öğretmenler çocuklarla birlikte bir toplantı yaptılar. Burakda oradaydı.
Okuldan çıkdığımız an yağmur yağmaya başladı. Aslının evi başka tarafda olduöu içi ayrı yollara girdik. Yağmur ayğdığı için hızlı yürüyordum. Vampir yeni olduğum için, hızlı koşamıyordum. Cansudan öğrenmem gerek. Yolda hiç kimse yoktu. Bu yüzdende sinirli bir halde kendi kendime konuşuyordum.
-Bu yağmur neydi böyle? Offf.... sırılsıklam oldum. Zaten beceriksizin biriyim, koşamıyorum. Ben nasıl bir...
Kelimemi tamamlamadan arkamdan ayak sesleri duydum ve arkama baktığımda Burağı gördüm. Az kalsın heyecandan ölecekdim. Ama ölmedim. Bu sefer kendi içimden konuşmaya başladım.
-Ne yapacağım şimdi ben? Benim deli olduğumu düşünecek. Onunla hiç tanışmadık bile.
Ne yapsam acaba ? Kaçsam, nasıl olur? Off yaaa... Birden kendimi tutamadım ve arkaya dönüp Burağa bakarak endişeli ses tonuyla bağırarak,
-Ben deli değilim.
Dedim, onun bana şaşkın şaşkın baktığını gördüğümde koşmaya başladım. O kadar koşdum ki, bir baktım vampirler gibi koşuyorum ve hızlı bir şekilde evime varmışdım. Tam 10 dakikaya. Otobüsle gelseydim 1 saat olucaktı. En garipi hiç yorulmamıştım. Ama acıkmışdım. Gidip buzdolabından bir kan torbası çıkarıp içmeye başladım. Islak kıyafetlerimi değiştirdim. Neredeyse akşam olmuştu. Cansu hala yoktu. Acaba Mert onu buldumu? Hiii... allah korusun. Telefonlarımada cevap vermiyor. Gidip odasına bakayım. Belke Cansuyu bula bilmemde bana yardımcı olabilecek bir şey buldum. Cansunun yatağının yanında duran dolabın çekmecesini açtım. Oradan bir kitab çıktı. Kitabın üzerinde "vampir büyüleri" yazılmıştı. Tam kitabı açacaktım ki, kapı çalındı.
Galiba Cansu geldi. Kapıyı konuşarak açtım,
-Nerede kaldın kızım yaa? Çok merak ettim seni.
Ama karşımda duran Cansu değildi. Bu nasıl ola bilir. Şokdaydım.SİZCE GELEN KİM? YORUMA YAZARSANIZ SEVİNİRİM.
VOTE VERMEĞİ UNUTMAYIN LÜFTEN.
SEVGİLERLE YAZARINIZ.♡♡♡♡♡☆☆☆☆😙😙😘😘😚😚
![](https://img.wattpad.com/cover/78308015-288-k415309.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Olursam!
VampireEv arkadaşının vampir olduğunu öğrenince ne yaparsın? Peki sen vampir olursan? Benim hikayemde de, bir kız ev arkadaşını vampir olduğunu öğreniyor. Sonrası... öğrenmek istiyorsanız hikayemi okumanızı tavsiye ederim.