Cemile; "İki gün önce arabamı şirketin parkına yanaştırırken beyaz bir arabaya sol ön kapıdan orta şiddette çarptım. Araba, İşletme Müdürümüz Şevki Bey'e aitmiş. Nasıl olduysa sanki arabayı takip ediyormuş gibi o anda arabanın yanına geldi.
Arabasını inceledi. Bana döndü. "Canın sağ olsun, araba benim, sorun yok."dedi.
"Oysa arabada az da olsa hasar vardı. Arabanın sol ön kapısı ezilmiş kaput içeri eğrilmişti. Sol ayna kopmuş sallanıyordu."
"Efendim siz arabayı yaptırın ben masrafı neyse size öderim." dedim."
Ramazan; "O ne dedi ?"
"Ben hallederim sorun yok masrafı fazla değildir zaten." dedi.
"Mahcup olmuştum. Durduk yere acemi gibi ileri geri manevra yaparken yandaki arabaya çarpmam beni mahcup duruma düşürdü. Ama bu kazayı ben değil de erkek çalışanlardan biri yapsaydı Şevki Bey tamirat parasını isterdi. Ben kadın olduğum için istemediğini düşündüm."
Ramazan,"Neden ki"
"Aslında kaza istenmeyen kasıtlı yapılmayan bir şeydir. Ama kadın yapınca bu sanki her zaman beklenen bir durummuş gibi algı oluşmuş.
"Bizim toplumumuzda kadınlar erkekler tarafından aptal beceriksiz ve faydalanılacak meta olarak görülür. Türk erkeği yıllardır kadını birey yerine koymamıştır. Annelerine anne demişler, onların kendileri gibi insan olduklarını hiç düşünmemişler."
" Okullarda birlikte yaşamı paylaştıkları kız arkadaşlarının aslında kendileri gibi nefes alan bir birey olduklarını görüyorlar ama bu ülkede okullarda bilinçleşme oranı çok az olduğu için yeterli olmuyor. Yine de kötünün iyisiyiz diyorum."
"Haklısınız."
"Türkler yirminci yüzyıla girerken yaptıkları devrimlerle aslında dünya tarihinin yönünü de değiştirecek çok büyük bir etki sahasına girmişler. Avrupa'nın doğusu bu devrimlerle aydınlanma çağını da yakalama şansı bulmuş. Yapılan devrimler Avrupa'nın doğusunu değiştirecek çapta büyük devrimlere gebe bırakmış doğulu kafayı."Çağdaş adımlara kararlılıkla devam edilebilseymiş yirmi birinci yüzyılın Türk ve Müslüman asrı olmaması için hiç bir neden kalmazdı
"Türkiye'de eskilerin yapmak isteyip de yapamadığı fakat hazırlık safhasını çok iyi geçirdiğimiz yenilenme ve değişim mükemmel bir şekilde giderken, devrimin ilk yıllarında kadınlar için büyük umut vadeden gelişmeler olmaya başlayınca Türk kadını sosyal hayatı tanımaya başlamış. Romancılar, hikayeciler, ressamlar, heykeltıraşlar, mimarlar, mühendisler, öğretmenler vb. yetişmiş. Bunlar yol yapmışlar, hasta iyileştirmişler, romanlar yazmışlar."
"Doğru."
" Kadının katkısı saymakla bitmez ama bir şeyi tam başaramamışlar."
" Kadın evlenince erkeğin malı olur anlayışı kırılamamış. Bugün hala milyonlarca erkek beraber yaşadığı kadınına eşi arkadaşı değil de malıymış gibi davranıyor. Hatta erkeklerle kızların ayrı ayrı okullarda okumaları gerektiğini düşünen, ayrı ayrı şehir hatları otobüsleri kullanmaları gerektiğini konuşan erkek akademik yöneticiler var. Bu çağda hala kadın erkek tartışması yapan televizyon kanalları var."
"Biraz sert gidiyorsunuz."
"Kadına bu kafayla bakan bir toplumda sizin benimle çalışmanız aslında bir avantajdır."
Ramazan ,
"Çok iyi." dedi."Biz de bu durumdan yararlanalım o halde."
Cemile, "Asıl konumuza dönelim."
"Şevki Bey'le kazayı konuşurken yanımıza biri yanaştı, gitmeleri gerektiğini söyleyerek Şevki Bey'i yanımdan götürdü. Şevki Bey'i götüren kişinin akşam saatlerinde sizinle de görüşen mühendis olduğundan eminim."
Ramazan, "Siz mühendisi de gördünüz öyle mi?"
Cemile, "Evet gördüm. Kazanın olduğu saatten itibaren ben de neler olduğu konusunda ilgiliyim. Çünkü bir hafta oluyor ki fabrikada trafik çok arttı. İlginizi çekmiyorsa çok dikkatsizsiniz demektir. Ben de o kadar ilgisiz biri değilim. Ot gibi yaşamıyoruz."- Son ifadeler Cemile'nin içindeki kültürü de açığa çıkardı.-
Cemile devam etti:
"Mühendisi sizinle görünce dikkatimi çekti.Mühendis beni farketmemişti ama o benim göz hapsim içine girmişti. Ne yapıyor? Nereye gidiyor? Kimlerle konuşuyor? İki üç saattir benim ilgi alanımda." Ramazan güldü, "Anlaşıldı."
Ramazan:
"Ne buldunuz?"
"Aslında hem çok şey buldum hem de hiçbir şey bulamadım. Şunu demek istiyorum, kafanız karışmasın lütfen; gördüklerim bana göre bir şey ifade etmiyor ama sizin işinize yarayabilir."
"Ne gördünüz?"
-"Mühendis sizden ayrıldıktan sonra telefonla birini aradı. O ararken Kamber Usta'nın telefonu çaldı. Kamber Usta telefonu çalınca mühendise baktı sonra da yan odaya geçti. Aralarında uzun uzun konuştular. Bir ara Kamber Usta'nın sesini yükselttiğini duydum, bir şeyi tartıştıklarını düşündüm. Odanın yanına gittim. Dinlemeye başladım. Duyduğum kadarıyla ortada dört milyon dolar dönüyordu. Bu kadar parayla bu ikisinin ne ilgisi olabilirdi ki? Gerçi parayla imanın kimde olduğu belli olmazdı ama ben bu işte pis bir iş olduğunu düşündüm.-Cemile küfürlü konuştuğunun farkında olmayarak devam etti- Para ikisine de ait değildi. Biri getirecekti, bunlara teslim edecekti.
Bu gece saat üç civarında para fabrikada teslim alınacak. Yalnız yanlış duymadıysam paranın önemli bir kısmı olan altı yüz elli bin dolar altı gün önce teslim alınmış. Kullanılmış."
Ramazan şaşkınlıkla,"Çok büyük bir para."
-"Bir de şu var. Burada patronun sevgilisi mi ne bir kadından bahsediyorlardı. Kamber Usta kadının arkasında bir şey bırakıp bırakmadığını araştırmalarını istedi mühendisten."
Ramazan Cemile'yi dinledikçe kafası aydınlanıyordu. Ama durum daha da ilginç olmaya başlamıştı.
Cemile'yi can kulağıyla dinleyen Ramazan bu duyduklarını arkadaşlarıyla paylaşması gerektiğini düşündü.Ama öncelikle Cemile'yi de koruması birazda kollaması gerektiğine hükmetti. Cemile'nin yanından ayrılırken kadına çok dikkatli olmasını sıkı sıkı tenbih ederek,onun yanından ayrıldı.
Cemile'nin yanından ayrılan Ramazan ilk önce Cem ile Ömer'in yanına yanına gitti. Cemile'nin anlattıklarını Cem'le Ömer'e bir bir anlattı. Sonra da ilave etti:
-"Artık çok sıkı korumamız gereken iki kişi var. Eğer bunları korumaya alırsak eminim ki olayın arkasındaki kişilere ulaşacağız. Arkalarında bu kadar çok iz bırakan birilerini yaşatmazlar. Ben Zülfü İle gidip Kamber Usta'yı alıyorum. Siz mühendisi alın bakalım bize anlatacakları neler var. Ama önce karnımı doyurmam gerekiyor, çok acıktım. Siz de gelirseniz bildiğim güzel bir lokanta var."
Cem izin istedi, "İrina'ya sözüm var siz gidin." Dedi.
Çıkarlarken Ramazan bir şey hatırladı. Geri döndü şimdi salonun ortasında duruyordu, sırtını gördükleri Cemile'ye baktı.Cemile arkası salona dönük kendini çalışmaya vermişti bile.Ramazan'la Zülfü çıkış kapısına yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLENEN YOLCU
FantasyBu kitap gün gün bölümler halinde yazılmış, fantastik romancılığın en güzel eserlerinden biri sayılmıştır. Son dönem Türk romancılığında üstün bir teknikle kaleme alınmış en güzel fantastik eserlerden biridir. Yazarı roman tekniğini ustaca kullanmı...