Karanlığa alışmıştı minik gözleri. Uyandığında açamamıştı gözlerini, öylece beklemişti. Dinlemişti küçük Efe. Sessizdi her yer, yoktu hiç bir ses.
Yavaşça açtı gözlerini nerde olduğunu merak etmişti. Vücuduna oranla kocaman bir odayla buluştu gözleri. Soğuk demir bir masa üzerine yatırmışlardı Efe'yi. Tişörtü yoktu üzerinde, her yer çok soğuktu minik bedenine. Hem kötü kokuyordu bu oda.
Kalkmak istedi uzandığı masadan ama beceremedi, kaldıramadı minik kolları Efe'yi. Çok yorgun düşmüştü. Biraz daha çabaladı kalkabilmek için ama yetmedi gücü yine kalkıp gitmeye.
Yardım edecek birini aradı gözleri. Yanında biri yatıyordu. Onun da üstünde bir şey yoktu. Üzüldü küçük yüreği bu amca için. Üşüyordu çünkü kendisi, o amcada üşümüştür diye düşündü güzel merhametiyle.
Seslenmek istedi amcasına ama bulamadı sesini. Konuşamadı korku sardı küçük bedenini. Çaresizlik sizdi küçük aklına. Ya kurtulamasaydı bu soğuk odadan.
Bir kez daha kalkmaya çalıştı. Bütün gücünü kullanmıştı bu sefer. İşe de yaramıştı başarmıştı Efe, umutsuzluğun ilk adımını parçalamıştı. Uyuyan amcasına biraz daha yakından baktı.
Çok beyazdı bu amcası. Yanına gidip dürttü amcasını, düşündüğü kadar üşümüştü amcası buz gibiydi kolları. Karnını kesmişlerdi amcasının sonrada dikmişlerdir. Canı acımıştır diye düşündü. Üzülmekten yorulmuş yüreğinin bir parçasını, bu amcası için üzülmeye adadı.
Bilemedi Efe. Nerden bilsin diki amcasının öldüğünü? Daha önce ölü görmemişti ki. Ölüm soğukluğunu, ölümün korkunç beyazlığını tatmamıştı ki. Daha sonra alışkanlık kazanacağını nerden bilsindi ki ? Ama ilerde bilecekti. Bu amcası her zaman özel kalacaktı onun için. Boş durgun ve yalnız hayatının ilk ölüsü ve başlangıcıydı.
Uyanmamıştı amcası Efe'nin. Bakınmıştı etrafına bir örtü bulmuştu, kendisi de üşümüştü ama amcası daha çok üşüyordu Efe'nin. Odadan çıkmadan önce iyice örttü örtüyü amcasının üzerine. Emin oldu üşümeyeceğinden sonra çıktı odadan.
Çıktığı odadan daha karanlık bir koridora çıktı. Çıktığı koridorda lamba yoktu. Minicik gözleri ile bakındı koridora sonu karanlıktı. Korktu Efe ilerlemeye. Korkardı karanlıktan .Karanlığın onu yutmasından.
İleride bir odadan ışık sızıyordu. Oraya gidecekti Efe. Belki çıkabilirdi. Minik adımlarla yürüdü odaya . O yürüdükçe sesler duymaya başladı odadan. Birileri vardı odada konuşuyorlardı . Taş sesleri sarmaya başladı koridoru. Anlaşılmayan sesler anlaşılmaya başlandı Efe yürüdükçe.
" Hadi" diyordu bir adam." Çok yavaşsın bütün gece seni mi bekleyeceğiz? " Tokat sesi duydu Efe yüreği hızlandı korku sindi kalbine.
"Sanane" demişti sınırlı bir ses . "Sana hesap mı vereceğim tek kurşunluk ömrün var ister sabah ister şimdi oynarım. Sende eşşek gibi beklersin" ."Tamam" demişti öteki adam. Tamam demişti demesine ama zoruna gidiyordu bu adamın tavırları. Elbet sonunu getirecekti bu Ekrem'in ama şimdi durmalıydı. Patronun gözüne girmeliydi önce. Sonra halledecekti Ekrem'i belki işkence yapardı yada acıyıp direk öldürürdü. Bekleyecekti sabredecekti, sabretmek önemliydi sonuçta değil mi?
"Aferin" demişti Ekrem" Bir daha duymayayım sesini yoksa dilini keserim" demişti.
Daha fazla korkmuştu Efe. Gitmek istemedi yanlarına, ya onunda dilini keserse o adam? Öylece kalakaldı orada gidecek yeri yoktu ki, karanlıktan geçemezdi kendisi gibi cesareti de minicikti.Adamlar hala konuşuyorlardı "Doktor" demişti sinirli olan adam" Nerde? "demişti. Geç kalmıştı doktor." Çocuk bekliyor" demişlerdi. Hemen çıkarılmalıymış böbrekleri, patron sinirlenirmiş geç kalırlarsa. Dinledi öylece Efe kimdi bu çocuk, yine üzüldü kendince çocuğa.
"Nerde?" demişti sinirli adam. Öteki adam" İçeride diğerinin yanında baygın yatıyor" demişti.
Düşündü Efe içerde amcası yatıyordu, yanında da kendisi vardı değil mi? Yumuşacık kalbi hızla atmaya başladı. Korku kemirdi düşüncelerini, düşüncelerinde ki korku gidip yerleşti gözlerine.
Usulca sindi oturduğu yere. Ne yapmalıyım diye düşündü. Ölüm yaklaşmıştı. Kulakları uğuldamaya başladı duyamaz oldu sesleri . Karanlığa dikti gözlerini, korkmak kötü bir şey diye düşündü. Korktuğu için ölecekti şimdi.Bir karar vermeliydi. Ölmek mi yoksa ölene kadar korkmamak mi?
Hayatının en büyük kararını orada verdi. Korkmak kötü bir şey değil miydi? Annesi her zaman demez miydi korkma diye?Korkmayacaktı karar verdi. İlk önce en büyük korkusuyla başlayacaktı savaşmaya.
Usulca çöktüğü yerden kalktı. Sıkıca tuttu pantolonunun yanlarını. Karar vermişti korkmayacaktı ama korkuyordu işte minik yüreği. Destek etmişti kendine pantolonunu. Dikkatlice geçti ışık sızan kapının önünden. Duymadı onu kimse.
Tekrar dikti gözlerini karanlığa. Kalbi rahat vermiyordu ki Efe'ye. Nefesleri sıklaştı bir adım attı önce sonra ikinci adımı. Bilemedi attığı her adım da daha fazla karanlığa batacağını. Karanlıkla dost olacağını, sırlarını paylaşacağını. Usulca bıraktı kendini karanlığın kollarına . Karanlık hemencecik kabullendi minik Efe,yi. İçerisinde sakladı onu kimseye göstermedi, vermedi.
İşte böyle başladı Efe'nin hikayesi. Minik ellerin minik kalbin hikayesi. Karanlığa atılan ilk adımın hikayesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi'Zeban
Teen Fiction" "Söyler misin? Ölmemi mi istiyorsun? Hadi istiyorsun diyelim. O zaman neden peşimdesin? Ölmemem için neden sana sığınmam lazım? Söyle bana?" Zeynep Azrailinize aşık olmak...