YT1 • Bölüm 5 •

9.1K 557 170
                                    

Betül İlgüz

*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆

Karanlığa alışmış gözlerimi açtığımda gece lambasının yıldızlarla süslediği odamın duvarıyla karşılaştılar.

Bu kez rüyamda ailem yoktu, Affan vardı. Rüyamda onu görmüştüm!

'' Betül iyi misin?'' Eylül'ün sesini duyunca kafamı ona çevirdim. Sanırım onu uyandırmıştım.

Derin ve sık nefes alıyordum, biraz da terlemiştim. Bu yüzden endişelenmiş olmalıydı. '' İyiyim..''

'' Yine o rüyayı mı gördün? '' dedi yatakta doğrulurken.

Kafamı iki yana salladım. '' Affan'ı gördüm. ''

Eylül'ün suratında yer etmiş endişe ve hüzün ifadesi gitti, yerini kocaman bir gülücüğe bıraktı. '' O sana rüyanda kurbağa'nı gör dememiş miydi? Ve sen onu gördün?''

'' Off Eylül! Sırası mı şimdi? Sabah sabah nerden bu enerji? ''

'' Tamam tamam. Saat kaç? ''

Telefonuma uzanıp saate baktım. '' Ezan okunmuş. Anaannemleri kaldırayım. '' dedim ve yerde yatan anaannemin yanına inip yanağına bir öpücük kondurdum. Onu kaldırmayı başardıktan sonra başıma bir tülbent takıp, feracemi de giyip odadan çıktım. Teyzemlerin kapısını bir kaç kez tıklattım, lakin ses seda gelmedi. Ben de abimlerin yattığı odanın kapısına tıklattım bu kez. Bir süre sonra kapı açıldı ve karşımda uykulu gözleriyle bana kısaca bir bakış atıp dağılmış saçlarını eliyle düzelten Fatih abim belirdi.

'' Hayırlı sabahlar Betül. Ben kaldırırım şimdi onları, sen kıl namazını. ''

'' Tamam Fatih abi. Eren'e de söyle teyzemleri kaldırsın, uyandıramadım onları.''

'' Tamam merak etme sen cırcır böceği. Git kıl namazını. ''

Kafamı sallayıp gülümsedim ve abdest alıp odama geçtim. Anaannem de kılıyordu yönünü Cânım Kâbe'ye çevirmiş. Namazımı kıldıktan sonra tekrar yatağa girsem de uyku tutmamıştı. Anaannem çoktan uyumuştu, Eylül de öyle. Sonunda yatakta boş boş kıvrılmaktan bıkıp kalktım ve dolaptan aldığım temiz çamaşırlarımı kucaklayıp banyoya yöneldim. Ilık suyun altında on beş dakika kadar kalmıştım. Çıkıp saçlarımı havluya sardım. Ardından üzerimi giyindim. Kapıya kulağımı dayayıp etrafta birileri var mı diye gözledikten sonra hızlı ve sessiz adımlarla kendi odama geçtim. Çekmeceden çıkardığım tarağımla saçlarımı güzelce taramam lazımdı. Ama daha fazla karışmalarından korkuyordum. Çünkü hep Asiye halam tarardı.

'Evlenince de o gelip taramayacak, alış şimdiden.' diyen iç sesime hak vererek tarağı saçlarıma götürdüm. Taramaktan kolum ağrıdığında aynanın karşısına geçip saçlarıma baktım. Bazı yerleri düzeltsem de hâlâ karışık yerleri çarpıyordu gözüme. Oflayıp tarağı elimden bıraktım. Anaannem uyanınca ona taratırdım.

Kitaplığıma yönelip Nuri Pakdil'in Anneler ve Kudüsler kitabını kavradım sıkıca ve okumak üzere açtım kaldığım yeri.

|||

Tûr Dağı'nı yaşaKi bilesin nerde Kudüs Ben Kudüs' ü kol saati gibi taşıyorum Ayarlanmadan Kudüs' eBoşuna vakit geçirirsinBuz tutar Gözün görmez olur GelAnne olÇünkü anne Bir çocuktan bir Kudüs yaparAdam baba olunca İçinde bir Kudüs canlanırYürü kardeşim Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin

Bir süre aynı satırlarda gezdirdim gözlerimi. Elim sayfada gezindi, parmaklarım okşadı kelimeleri. Daldım düşüncelere.

Alt kattan ses gelince kitabın kapağını kapatıp, feracemi giydim ve başörtümü taktım. Adımlarım sessizce bastı merdiven basamaklarına. İçerisinin kapısı kapalıydı, abimler uyuyordu muhtemelen. Mutfağa yöneldim ve bulaşık makinasının yıkamış olduğu temiz bulaşıkları yerlerine yerleştiren Asiye halamla karşılaştım. '' Hayırlı sabahlar Asiye hala. '' deyip sarıldım boynuna.

Yıldızlara TutunmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin