Unutulmaz Gece

12.3K 227 4
                                    

      “Bunu yapabilirim…”

      Genç kızın gözyaşları hiç durmadan yanaklarından süzülürken çaresizce yerinden kalkmayı deniyordu. Bedenini doğrultmaya çabalarken annesi nazikçe omuzlarından bastırarak yatmaya zorladı.

     “Bu halde gidemezsin, Lillian,” diye mırıldandı annesi üzüntüyle. Parmaklarının ucuyla kızının alnına düşen saçları geri iterek ufak bir öpücük kondurdu, Lillian ateşler içinde yanıyordu.

     “Lütfen, anne,” diye yalvardı genç kız. Sesi acınası bir şekilde zayıf çıkmıştı. “Amerika’ya gitmeyi çok istiyorum. Titanik birazdan hareket edecek. Söz veriyorum, oraya gidince iyi olacağım.”

     Yirmi beş yaşındaki Lillian Howard’ın bedeni hiçbir zaman güçlü olmamıştı. Çok çabuk hastalanan zayıf bir bünyeye sahipti. Fakat bu sefer hepsinden daha kötüydü. Ciğerleri iflas etmişçesine öksürüyor, incecik parmakları arasında tuttuğu bembeyaz mendili kana bulanıyordu. Ne olursa olsun New York’a ulaşmayı çok istiyordu. Kısacık hayatındaki yegane arzusuydu bu.

      Annesi Julien endişeyle eşine baktı, son kararı verecek olan oydu. Harold kesin bir tavırla başını iki yana salladı, dudaklarını o kadar çok sıkıyordu ki incecik bir şerit halini almıştı. Lillian’ın tüm umutları yıkıldı.

     Bütün bu olanları hizmete hazır bir şekilde kapının ağzından izleyen Emilia Hathaway gergindi. Hayatının kararını vermeye çalışıyordu. Yapacak mıydı? Hayır, esas soru bu değildi. Yapabilir miydi?

     Bunu söylemek çok zordu. Howard ailesi yıllardır onu himayesi altına almış, korumuş ve kendi kızlarından ayrı tutmamıştı. Bu sevgi dolu aileyi aldatma fikri midesine kramp girmesine neden oluyordu.

     Annesi, Emilia altı yaşındayken kahya olarak bu evde çalışmaya başladığından beri kendisinden üç yaş büyük Lillian’la birlikteydi. İkisi de birer çocukken birlikte oynamış, birlikte eğitim görmüş ve birlikte yaramazlıklar yapmışlardı. Emilia, Lillian için bir mürebbiyeden çok bir dost olmuştu. Birkaç yıl sonra aniden annesi öldüğünde Howardlar onu bırakmamıştı.

     Ve sonra aniden Lillian’ın hastalığı ortaya çıkmıştı. Doktorlar veremle savaş konusunda başarısız olmuş, genç kız ailesinin gözleri önünde erimeye başlamıştı. Emilia kabul etmek istemese de içinde bir yerlerinde arkadaşının ölmek üzere olduğunu biliyordu. Ailesi de bunun farkında olmalıydı ki kızlarını gözlerinin önünden ayırmaya cesaret edemiyorlardı.

     Emilia gözleriyle son bir kez arkadaşına veda etti ve arkasına bir daha bakmadan hızla odadan kaçtı. Onu bu zayıf haliyle hatırlamak istemiyordu, böylesine solgun, güçsüz ve ateşler içinde… Hayır, onun için Lillian her zaman neşeyle kahkaha atan, kelebeklerin peşinde koşup onları yakalayan, küçük ellerini üzerine kapatıp gizli dileklerini fısıldadıktan sonra yeniden özgür bırakan canlı ve güzel kız olarak kalacaktı.

     Koşarak merdivenlerden indi. Midesi heyecanla burkulurken kendini sakin görünmeye zorluyordu. Titreyen elleri istemsizce topuzuna gitti. Saçlarının açıkta olmasına alışkın değildi. Karma karışık kahverengi bukle yığınını beyaz kepinin ardına gizlemek kolaydı. Julien gemiye binerken kızının eşlikçisinin hizmetçi kepi takmasını kesinlikle onaylamamıştı.

     Kendini hazır bekleyen arabaya attı. Lillian ve Emilia’nın eşyalarını taşıyan arabalar evin önünde bir konvoy halini almış, bayanların hazırlıklarını tamamlayıp aşağı inmesini bekliyorlardı.

     Baş şoför Jack heyecanla merdivenlerden koşan Emilia’yı görünce kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. Genç kız ona gülümsedi, gerginliğini gizlemeyi deniyordu.

Unutulmaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin