“İstediğinin bu olduğuna emin misin?”
“Kesinlikle!”
Serin Nisan havası yüzlerine doğru eserken iki genç kadın güvertede bir banka oturmuş, neşeyle gülüp muhabbet ediyorlardı. Sesleri Sarı Salon’da oturan orta yaşlı hanımları rahatsız edince buraya gelmişlerdi. Katherine, evliliklerinin hikayesini tekrar tekrar dinlemekten kesinlikle bıkmamış görünüyordu, ve Emilia da anlatmaktan memnundu.
“Pekala,” diyerek heyecanla öyküyü dördüncü kez baştan anlatmaya başladı. Nasıl tanıştıklarını, birlikte yedikleri yemekleri, danslarını, hiçbir şeyi atlamadı; birlikte geçirdikleri gece dışında. Onu kimseye anlatamazdı, anlatmayacaktı. Hayatının en mükemmel gecesi sadece o ve Noel’e özeldi.
Anlatacaklarını bitirdiğinde Katherine sesli bir şekilde iç geçirdi, gözlerini yumarak arkasına yaslandı. “Sanırım bunu dinlemekten asla bıkmayacağım.”
“Ben de anlatmaktan…”
Emilia yeşil gözlerini masmavi okyanusa çevirdi. Ne kadar mutlu olursa olsun geleceklerini düşünüp endişelenmeden yapamıyordu. Ya gerçekte söylediği kişi olmadığını öğrendiğinde Noel onu affetmezse? Ya söylediği her şeyin yalan olduğunu düşünür ve onu bir daha asla görmek istemezse? Eğer böyle yaparsa ona hak verirdi, ömrünün sonuna kadar acısını yüreğinde taşır ve geçirdiği bu birkaç günün anısıyla yaşardı. O kadar-
“Gece için korkuyor musun?”
Korkutucu düşüncelerinden sıyrılan Emilia anlamsız gözlerle arkadaşına baktı. Katherine gözlerinden taşan bir merakla onu izliyordu.
“Sanki bir şeyden ürkmüş gibi aniden yüzünün rengi soldu,” diye açıkladı genç kadın. “Gece... Şey, olacaklardan mı korkuyorsun? Yani… O çok… Ahh!”
Utançla kızaran genç kadın ellerini kullanarak yüzünü yelledi. Emilia kıkırtısını bastırarak başını iki yana salladı. Katherine bu soruyu bir gün önce sormuş olsa cevabı farklı olabilirdi. Ama şimdi, bir an önce akşam olup o zevki yeniden yaşamak için Tanrı’ya yalvarabilirdi. “Korkmuyorum çünkü ona güveniyorum. Beni incitecek bir şey yapmaz.” En azından ona yalan söylediğimi öğrenene kadar, diye ekledi içinden.
İki genç kadın hava kararana kadar uzun bir süre boyunca konuşup muhabbet ettiler. Güneş okyanusun arkasında kaybolurken Emilia’nın içindeki heyecan yükseliyordu. Yüzünde anlamsız denebilecek bir gülümsemeyle odasına koşturdu. Zihninde, ne giyeceğini zaten biliyordu. Ayarlaması gereken birkaç küçük detaydan sonra her şey mükemmel olacaktı.
“Ah, Frida! Burada olmana ne kadar sevindim tahmin edemezsin. Yardımına ihtiyacım var.”
İki kadın uzun süren bir koşuşturmadan sonra her türlü ayarlamayı yapmayı başarmışlardı. Emilia bir çift olarak ilk akşamları için kendi süitini kullanmak istememişti, Noel eşlikçisinin yan odada olduğunu düşünürse kendini rahat hissedemeyebilirdi. İlk gecelerinde böyle bir şey olmasına dayanamazdı. Frida’nın ve birkaç hizmetçinin daha yardımıyla Noel’in odası bu gece için mükemmel bir hale gelmişti.
Emilia son olarak kendisiyle ilgilendi. Önce gül yaprakları ve gül kokulu köpüklerle dolu bir banyo yaptı, sonra üzerine bembeyaz bir elbise giydi. Nikahında gelinlik giymemişti, aynı zamanda dokunulmamış saf bir bakire de değildi. Fakat o odaya tertemiz, el değmemiş duygularla gidiyordu. Kendini tüm benliğiyle eşine verecekti, bundan daha temiz bir şey olabilir miydi? O da her gelin gibi beyaz giymeyi hak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmaz Gece
RomansaYaralı bir geçmişe sahip bir asker ve hayallerinin peşinde koşan bir hizmetçi... Ortak noktaları ne olabilirdi, aşktan başka?