Sierra gömleğini düzeltirken hastane işlemlerinin bitmesini bekliyordu. Neyse ki o iki adamın bir cinayete bakması gerekiyordu. Gayet iyiydi ve yarın iş başı yapacaktı. Bunun için dinlenmelerini önermişlerdi. Ne yazık ki o adamların başına dikilecekti. Eline tutuşturulan belgelere bakarken kısaca teşekkür etti. Arabasını Melanie getirmişti. Anahtarları pantolonunun cebinden çıkarıp kendini dışarı attı.
Rüzgâr etrafını çevrelediğinde derince nefes aldı. Kırmızı Mini Cooper’ı oradan kendine göz kırpıyordu. Hızla ilerleyerek onun içine yerleşti. Cinayet vakasından sonra eve gidecek ve hastane kokusu tüm hücrelerinden çıkana kadar duşa girecekti. Telefonunu eline alıp ‘Oliver’ ismine bastı. Birkaç saniye çalan telefonu dinledi.
‘‘Sierra?’’
‘‘Grant.’’ diye düzeltti, ardından sıkıntıyla devam etti. ‘‘Adresi mesaj at.’’
Jack'in telefonun ucundan keyiflendiğini anlamıştı. Kesinlikle kendini sinirlendirecekti. Bunun bilinciyle kulaklığı taktı ve telefonu düzgünce yerleştirdi. Kontağı çevirirken genç adamın alaycı sesi duyuldu.
‘‘Tabi ki Sierra. Ama neden Nolan'ı aramadın?’’
Sierra gözlerini devirirken ana yola çıktı.
‘‘Bende bu adamda bir gariplik var diye düşünmüştüm. Beni yanılttın. Ciddi olduğunu sanmıştım.’’
Jack'in tatmin olmuş kahkahasını duyduğunda telefonu yüzüne kapattı. Ana yolu takip ederken telefonuna mesaj geldi. En azında işinde iyiydi. Adrese bakınca oldukça yakın olduğunu gördü. İkinci mesajla telefona döndü.
‘‘Melanie Davidson. 24 yaşında ve ünlü bir beyin cerrahının büyük kızı. Arkadaşına giderken kaçırıldı. Mezarlıkta iki mezarın ortasında kalbinden bıçaklanmış olarak bulundu. 12 bıçak darbesi.’’
Yüz ifadesini değiştirmeden arabasını olay yerine yönlendirdi. Ara sokaklardan hızla geçerken ağaçlık alana gelebilmişti. Arabasından çıkıp mezarlığa ilerledi. Olay yeri ekibi çoktan gelmiş, fotoğraf çekmeye başlamıştı. Jack’in ve Nolan’ın sülietlerini seçebildiğinde onlara yürüdü.
‘‘Tahminen suçlu kim?’’
Jack gözlerini devirirken tatlı tatlı sırıttı.
‘‘Sana da merhaba Sierra.’’
‘‘Olayın ciddiyetini kavra Oliver.’’
Genç kadın Jack’in elinden çektiği beyaz eldivenleri eline geçirdi. Cesede yaklaşıp eğildi. Beyaz örtüyü kaldırıp bakarken yüzünde en ufak bir değişiklik olmamıştı. Cesedin kalbine bakarken elini götürüp kanlı organa dokundu. Kalbin içini daha iyi görmeye çalışırken nefesini üfledi. Böyle davalardan nefret ediyordu. Kanlı cesedin üstünü örterken elindeki eldivenleri çıkardı.
‘‘Katil ne yaptığını biliyor muydu? Yoksa öylesine mi sapladı?’’
Ortaya attığı soruyu cevaplayan Nolan’dı. Genç adam ellerini ceplerine sokup dalgın şekilde cesede baktı. ‘‘Aslında darbeler bilinçli. Şöyle ki öldüğünden emin olana kadar sapladı. Ya da öyle biriyle uğraşıyoruz ki kandan zevk alıyor.’’
‘‘Midem bulandı.’’ diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı Jack. Sierra tekrar cesede dönerken bakışları karardı. Birden duyduğu hışırtıyla sağına döndü. İleride kendine kilitlenmiş masmavi gözleri gördüğünde titredi. Kendine bakan insan koşmaya başlarken o da peşinden koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Science FictionUnuttuğu 3 haftayla yaşadığını hisseden Ajan Grant'ın hikayesi.