Onun mavi gözlerine bakıyordu. Sierra Luke’un önündeydi. Titreyen ellerini yumruk yapmıştı. Zayıf görünerek ona istediğini vermeyecekti.
‘‘Söylemedim.’’ dedi kin dolu sesiyle. Genç birim şefi gözlerini duvara sabitlemişti. Yaptığı hatayı biliyordu ama kendine gelen emre karşı çıkamamıştı. ‘‘Reflekslerim güçlendi, kendime ait olmayan anılar görmeye başladım. Söylemedim.’’
Kendini kaybetmemek için ellerini sıkıyordu. Öyle ki canı yanmaya başlamıştı.
‘‘Bir binanın çatısından uçtum, hastanede üç dakika içinde ayaklandım, s-’’
‘‘Söylemedin’’ diye cümleyi tamamladı Luke. Ne olursa olsun pişman değildi. Deney işe yaramıştı. Karşılarındaki mükemmel ajan bunun kanıtıydı. Sierra artık kendini tutamadı. Öfkeyle masaya yumruğunu geçirdi. Ahşap büyük bir gürültüyle kırılarak parçalandı.
Luke koltuğunda kıpırdamadı.
Genç kadının eli acıyordu. Ama o acı önemsizdi.
‘‘Söylemedim! İnanmayacağını düşündüğüm için! Bunu bana nasıl yaparsınız? Ha! Ne olursam olayım, yaşıyorum ben. Buradayım karşında. Bütün hayatımı mükemmel bir ajan olabilmek için harcamıştım zaten. Nasıl… Nasıl bir insanın hayatıyla bu kadar kolay oynayabilirsiniz?’’
‘‘Senin kaybedecek bir şeyin yoktu.’’ dedi Luke gözlerini genç kadının gözlerine çevirirken. Sierra alayla güldü.
‘‘Ölürsem beni arayacak bir ailem yok, arkadaşlarım yok. Akrabam yok. Hatta beni arayacak tek bir insan bile yok! Bu yüzden ben deneyiniz bir parçası oldum değil mi? Neden sen değil Luke? Neden anılarımdaki o kadın değil?’’
‘‘Yeter’’ dedi Luke sinirle ayağa fırlarken. Nolan ve Jack kapının yanında sadece dikiliyorlardı. Kimse Sierra’nın eline bakma gereği görmemişti. Kan bile akmıyordu. Yara kapanmıştı.
‘‘Ne kaybettin Sierra? Hiçbir şey. Ama çok şey kazandın. Rütbe kazandın, ün ve şöhret. Buradaki herkes seni biliyor. Devam etmemi ister misin? Güç kazandın, refleks. Belki yüz yıldan fazla yaşayacaksın. Yaraların bir dakikalık. Biraz önce ahşap bir masayı parçaladın ama elinde tek çizik yok. O zaman bu gösteri niye?’’
Sierra kendini dizginleyemedi. Mavi gözleri koyulaşırken bir damla gözyaşı süzüldü. ‘‘Ben kaybettim…’’ diye fısıldadı. ‘‘Bir şeyler kazanmış olabilirim ama insanlığımı kaybettim. Bu kadar kolay mıydı?’’
Nolan bu oyuna daha fazla seyirci kalamayacağını anlayınca öne atıldı. ‘‘Bunu… Nasıl yaparsınız? Ajanların size olan güvenlerini sarsarak ülkemizi nasıl koruyacaksınız?’’
‘‘Bunu. Kimse. Bilmeyecek.’’ Dedi Luke üzerine basarak konuşurken. Dişlerini birbirine bastırmıştı. Kendinden alt kademede ki bir ajanın fikirlerini alacak değildi. Hatta deney sonucu olan bir mutasyonun duyguları olduğunu bile düşünmüyordu.
‘‘Nasıl bilebilirler ki?’’
Sierra o kadar gerilmişti ki kasları acıyordu.
‘‘Bu aciz halimle ne anlatırsam anlatayım inandıramam kimseyi zaten!’’
‘‘Yeter!’’
Luke sonunda patlamıştı. O birim şefiydi. Yargılanmazdı, yargılardı.
‘‘Hemen odayı terk et. FBI, CIA’ın ortak kararıyla gözleme alındınız ajan Grant. -Bakışlarını odanın uzağındaki iki genç adama çevirdi- Siz de görev yerlerinize.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Science FictionUnuttuğu 3 haftayla yaşadığını hisseden Ajan Grant'ın hikayesi.