‘‘Bıçağı buldunuz ama bir işe yaramadı. Yine elimizde hiçbir şey yok! Ne DNA ne de parmak izi. Katil kimse oldukça başarılıymış.’’
Birim şefi koltuğunda geriye kayarken yüzü acı çekiyor gibi buruşmuştu. Sierra başının ağrısını en derinlerde hissediyordu. Kafasını ellerinin arasına alırken neden o adamın yüzünü göremediğini merak etti. Ardından başını sağa sola salladı. Kadının öldürülüşünü neden gördüğünü merak etmiyordu ya da gerçek olup olmadığını. Deliriyor olmalıydı.
‘‘Raporları tamamlamalıyım.’’
Şefinin kötücül bakışları kadına yöneldi. ‘‘Grant.’’ diye tısladı elinde olmadan. ‘‘Buradan ben konuşurken saygısızlık yapamazsın.’’
‘‘Bunları anladım efendim. Sadece raporları yazıp ipucuna tekrar bakmak istediğimi belirttim.’’
Şef başını çıkın anlamında salladı. Ardından önündeki sarı kapaklı dosyayı açtı. Sierra derin nefeslerle solurken ayaklandı. Nolan ve Jack o ana kadar sessizce ikiliyi dinlemişti. Onlar da ayaklanırken genç kadını izlediler.
‘‘Yine oldu mu?’’
Jack’in sorusuyla gözlerini devirerek arkasına döndü. Kaşlarını kaldırırken sıkıntıyla nefesini üfledi. Onlar kendinde bir hastalık olduğunu düşünüyordu. Tekrar eden depresyon hastalığı.
‘‘Hayır, olmadı. Olmayacak.’’
Bir şekilde öfkesini bastırabilirdi. Hep bastırmıştı. Bunu yapabilirdi. Sierra, güçlüydü. Başını geri atıp kaslarının gerinmesinin verdiği hazzı yaşadı. Elleri atkuyruğu şeklinde toplanmış saçlarına gitti.
‘‘Hadi şu raporları yazalım.’’
İki genç adamın da yüzünde acı çekiyormuş gibi bir ifade belirdi. Buna karşılık Sierra sinirlendiğini hissetti. ‘‘Başım çatlıyor.’’ diye tısladı dudakları arasından. ‘‘Bu yüzden homurdanmadan doğru düzgün yapın şu işi!’’
Nolan ve Jack yerlerine oturdukları an telefon çalınca genç kadın ileri atıldı. Telefonu açıp kulağına dayadığında yeni bir cinayet olduğunu öğrendiler. Sierra şaşkındı. Cinayetler artmıştı. Bu sefer merkez de bir binadan düşmüş kadın cesedi bulunmuştu. Genç adamlara bakarak alaycı gülümsemesini sundu.
‘‘Rapor yazmayacağız. Çok daha iyisi. Bir ceset daha. Kalkın aylaklar!’’
Sierra gömleğinin ilk düğmesini açarken elleriyle yüzünü yelledi. İçtiği ilaçların yan etkilerinden birisi de ateşinin yükselmesiydi. Genç kadın hızla adrese baktı. Telefondayken yeri öğrenmişti. Birkaç adım atıp arkasını döndü. İkili hala oturdukları yere yayılmış halde bekliyorlardı.
‘‘Siz yarın gelirsiniz değil mi?!’’
Nolan derin nefes verip takım arkadaşına -Jack’e- döndü. ‘‘Bazen..’’ derken başını sağa sola sallamaya başladı. ‘‘Vurulup erken emekli olasım geliyor.’’
Jack kahkaha atarken Sierra ellerini beline dayamış ve hızlı olmaları gerektiğine dair kısa(!) bir nutuk çekmişti. İkili sonunda koltuktan kalkıp hızla binadan çıktılar. Sierra hala herkese soyadıyla hitap etse de buzdan duvarının aralandığını hissediyordu. Jack ve Nolan onun tabularını bir bir yıkıyordu. Onlarla şakalaşıyor ve arada bir gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Science FictionUnuttuğu 3 haftayla yaşadığını hisseden Ajan Grant'ın hikayesi.