Genç kadının canı çok yanıyordu. Bedenindeki her kas isyan edercesine sızlıyordu. Bağırmak ve artık bu acıyı sonlandırmaları için yalvarmak istiyordu. İçinde bulunduğu sıvı bedenini okşuyordu. Sıvının getirdiği acı, katlanılmaz olmaya başlamıştı.
‘‘Bunu yapabilecek mi?’’ diye sordu sert bir erkek sesi. ‘‘Bedeni bunun için güçlü mü? Ya ölürse?’’
‘‘Ölürse,’’ dedi kadın sesi. ‘‘Vatanı için iyi hizmette bulunmuş olacak, ölmezse çok daha iyi bir hizmet.’’
‘‘Hatırlayabilir’’ dedi başka bir ses. ‘‘Hafızası bize ihanet edebilir.’’
‘‘Sierra!’’ dedi biri. Genç kadın gözlerini açtı. Başındaki ağrıdan nefret etmeye başlamıştı. Hastanedeydi. Kaç gün geçtiğini bilmiyordu. Bedenine sayısız test yapılmıştı. Olaylara açıklama getirmeye çalışıyorlardı. Damar yolu açıyorlardı fakat fazla sürmüyordu. Acıyla iğneyi çıkartıp atıyordu. Baktıklarında yara çoktan kapanmış oluyordu.
Doktor ve bütün çalışanlar şaşkındı.
Sierra hepsinden daha fazla şaşkındı.
‘‘İyi misin? Kâbus mu?’’
Nolan’ın rahatlatıcı sesini duyduğunda bedeni gevşedi. ‘‘Bilmiyorum,’’ diye fısıldadı. ‘‘Ne zaman çıkacağım Nolan? Yoruldum.’’
‘‘Geçecek’’ dedi genç adam. Ona zaman veremiyordu. Bitecek diyemiyordu. Herkes şaşkındı. Kimse ne yapacağını bilemiyordu. Anlaşmalı iki hemşire ve o doktor dışında Sierra’yı kimse bilmiyordu.
‘‘Geçmeyecek!’’ dedi doktor sert sesi ile. Elindeki gri dosyayı sertçe deri koltuğa fırlattı. ‘‘Hayatım üzerine yemin ederim ki böyle bir şey görmedim! Ne yapacağız? Kimsin sen? İnsan olmadığına eminim!’’
‘‘Yeter!’’ dedi Jack. Kaşları çatılmıştı. ‘‘Senin saçma sapan lafların olmadan da durumu yeterince kötü zaten!’’
‘‘Çıkın’’ diye tısladı Sierra bu karmaşa içinde çok yorulmuştu. Genç kadın yatakta doğrulurken ‘‘Lütfen’’ dedi. ‘‘Çıkın’’
Doktor bir şey demek için kuru dudaklarını araladı ama Nolan’ın insanı ürküten sert bakışlarını gördüğünde yutkundu. ‘‘Bugün tekrar teste gideceksin.’’ dedi. Kar beyazı önlüğünü çekiştirerek düzeltti ve arkasına bakmadan kapıdan çıkıp gitti. Nolan genç kadının yanına oturdu.
‘‘Seni hastaneden çıkarmaya çalışıyoruz ama bizi tehdit ediyor.’’
Sierra bütün duygularını gizleyerek alayla gülümsedi. Umurunda mıydı sanki bunlar? İçindeki son ümit kırıntısı da çoktan tükenmişti. "Etsin, hatta hemen şimdi gidip hepiniz anlatın. Olaylara ben bile inanamıyorum başka insanlar neden inansın?’’
‘‘Kanıtı var.’’ dedi Jack nefesini üfleyerek. "Görgü tanığı var. Kan, DNA’n hepsi ondan mevcut Sierra. Yapamayız.’’
‘‘Bunaldım’’ diye patladı genç kadın. ‘‘Yeter, bıktım. Bu nasıl bir şey anlamıyorsunuz! Her gün iğne yapıyorlar, ilaç veriyorlar. Serum takıyorlar. Bazen testler o kadar canımı yakıyor ki kendimi kasmaktan bütün kaslarım isyan ediyor! Anlamıyorsunuz! Bunu çekmektense ölmeyi yeğlerdim!’’
‘‘Öyle deme!’’ diye araya girdi sert sesi ile Nolan. Bunu düşünmek bile kendini ürpertiyorken Sierra nasıl bu kadar doğalmış gibi konuşabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Science FictionUnuttuğu 3 haftayla yaşadığını hisseden Ajan Grant'ın hikayesi.