Bölüm -6-

1.8K 137 0
                                    

Sierra çalan kapı ziliyle nefesini dışarı üfledi. Ağrısı olmasa da yaraları canını acıtıyordu. Önceki gece eve yolladığı takım arkadaşları sabahın sekizinde evini ziyaret etme gereği görmüşlerdi. Kapıyı açıp yaslandı ve yüzünü buruşturdu.

‘‘Size iyi olduğumu söyled-’’

Sierra sözünü tamamlayamadan içeri itelendi. Jack özür diler bir ifade ile ona bakınca evin içine doğru yürüdü. Ardından Nolan geldi. Sonunda koltuğa uzandığında rahatsızlıkla inledi.

‘‘Neler olduğunu öğrenmeliyiz Sierra? Seni garipleştirecek bir şey oldu mu?’’

Genç kadın bir kahkaha atınca ikili şaşkınca ona bakmaya başladı. Sierra gözlerini onlara dikip ‘‘Bilmeliydim.’’ dedi. ‘‘Benimle dalga geçmeye geldiniz! Tanrı’m! Üç haftalığına ortadan kayboldum! Ne oldu hatırlamıyorum ve sen bu soruyu soruyor musun Nolan?!’’

‘‘Üzgünüm, seni önemsiyoruz ve ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Nerede uyanmıştın? Oraya bir daha gitmeli miyiz?’’

Sierra sıkıntıyla nefesini üflerken ‘‘Hayır, orada olacaklarını sanmam.’’ dedi. Boynunu esnetirken olayları anlamaya çalışıyordu. Ama hiçbir zaman mantıklı bir açıklama bulamamıştı.

‘‘Ne olursa olsun o üç haftayı hatırlamanı sağlamalıyız.’’

Sierra ellerini başına dayadı ve masaj yapmaya başladı. Bunu nasıl yapacaklardı ki? Oraya ekip gitmişti ve incelemişti. Onlar bir şey bulamadıysa kendi nasıl bulabilirdi. Jack bir ıslık çaldığında kavga etmeye meyilli çift ona döndü. Jack gözlerini dikip Sierra'yı süzdü. Genç kadın bundan rahatsız olarak kıpırdandı.

 

‘‘Artık isimle hitap etme dönemi başladı değil mi?’’ diye sordu. Sierra bir anda vücudundaki kanın yanaklarına çekildiğini hissetti. Tabuları teker teker yıkılıyordu. İsimle hitap etme, telefonla konuşma ya da gülümsemek. Hiç de ajan Grant'a uygun bir davranış değildi.

 

‘‘Ben gidip bira alayım.’’ derken Jack'in sesindeki muziplik fark edilmeyecek gibi değildi. İkilinin arasından geçip sırıtarak kendini koridora attı. Nolan'ın değiştiğini kendi gözleriyle görmüştü. Saf endişeyi. Şimdi ikisi konuşmalıydı.

‘‘Sierra biz senin iyiliğini düşünüyoruz.’’

‘‘Grant..’’ dedi genç kadın. Nolan kaşlarını kaldırınca ifadesiz gözlerini duvardaki hayali noktaya dikti.

‘‘Grant... Bana soyadımla hitap et McConner. Ağzımdan kaçmış olabilir ama hala isimle hitap edecek yakınlığa eriştiğimiz düşünmüyorum.’’

‘‘Senin aksine ben oldukça yakınlaştığımızı düşünüyorum.’’

Sierra birden yumuşayan ses tonu karşısında şaşkına dönmüştü. Bacakları titriyordu. Hayır, bedeni titriyordu. Nolan'ın elleri belini bulunca kendini geri çekmeye çalıştı. Ama beyni ikiye bölünmüştü. Ona çekiliyordu. Bir taraf Nolan'ı istiyordu. Onun sarışın saçlarını karıştırmanın nasıl bir his olacağını yaşamak istiyordu. Diğer yandan alabileceği her türlü duygusal yaraya kendini kapatmaya çalışmıştı.

Ama Nolan ona sarılınca kolları boynuna dolandı. İş yerinde bakışları ona kayıyordu. Bazen etrafa bakınca sadece kehribar rengi gözler görüyordu.

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin