*12

1.3K 144 38
                                    

"Belki de hastaneye gitmeliyiz?"

Luke kafasını iki yana sallayarak Calum'ı reddetti ve buzu gözünün üzerinde tutmaya devam etti. "Gitmelisin."

"Seni bu halde bırakmamı mı istiyorsun?" Calum kafasını hayır dercesine salladı. "Üzgünüm, Lukey."

Luke'un gece boyunca çalıştığı marketteydiler. Calum ona vurduğunda -ve Luke ona küfür etmediğinde- bir şeylerin doğru gitmediğini anlamış ve Luke'a tekrar sorunun ne olduğunu sormuştu. Tanrı aşkına Luke! Şu sikik sorununu söyle!

Luke ise gülümsemekle yetinmişti. Sorun benim, dostum.

Ve Calum o anda bunun bir 'erkek meselesi' olduğunu anlamıştı. Yine de tek kelime etmedi. Bunun yerine Luke ile birlikte markete geldi ve bütün gece boyunca onun yanında duracağına söz verdi.

Luke buz torbasını gözünden çekip tezgahın üzerine koydu ve arkasına yaslanıp gözlerini kapattı. "Tanrım, biri kıçıma bira şişesi sokmuş gibi hissediyorum."

Calum kafasını koyduğu tezgahtan kaldırdı ve Luke'a baktı. "O 'biri' başka bir şey sokmadığı için mutlu olmalısın."

"Doğru."

Luke ayağa kalktı ve masadaki buz torbasını eline alıp ilerlemeye başladı. Calum'ın sandalyesinin arkasından geçecekken Calum sandalyesini itmiş, Luke'u duvar ile -dolaylı yoldan- kendi arasına almıştı.

"Bırak beni, piç kurusu."

Calum ona bakmadan, yorgun bir sesle konuştu. "Nereye gidiyorsun?"

"Ebene, Calum."

"Onu çok sevdiğimi söyle."

Luke iç geçirdi. "Tanrım, sandalyeni çek."

"Cidden nereye gidiyorsun?"

"Şimdi de 'korumacı ebeveyn' rolüne mi büründün?"

Calum omuz silkti. "Evet."

"Depoya gidiyorum, aptal. Buz torbasını geri koyacağım. Sandalyeni çek."

Calum sandalyesini tekrar öne doğru çekti ve yüzünü tekrar tezgahın üzerine gömdü. Luke ise marketin koridorunda ilerlemiş, sol taraftaki kapıyı açarak merdivenleri inmeye başlamıştı. Basamakları indikçe ortamdaki sıcaklık azalıyordu. Depoya girdi, hızlı adımlarla malzeme dolu kutuların arasından geçerek küçük buz dolabına ulaştı ve torbayı koyduktan sonra koşarcasına merdivene yöneldi, basamakları tekrar çıktı, kapıyı açtı. Marketin içinde tanıdık iki ses birbirine karışıyordu. Luke kaşlarını çatarak kasaya doğru baktığında Calum'ın yeşil saçlı bir çocukla konuştuğunu gördü.

Michael saçlarını mı boyatmıştı?



yine cake yaptım biraz




exchange? no || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin