*20

1.2K 141 95
                                    

Michael ikinci ayın sonunda televizyonun karşısına geçti. Ashton evde değilken oraya buraya vurup kendisini cezalandırmak yerine televizyon izliyor, filmdeki herhangi küçük bir olayda küfürler savuruyordu. Gözyaşlarına boğulmak yerine küfür etmek onun için çok daha iyiydi.

Ashton ile birlikte koltukta oturmuş, ortalarına koydukları patlamış mısır dolu tabağı sömürüyorlardı. Ashton -her zamanki gibi- birkaç dakika izledikten sonra kanalı değiştiriyor, Michael bu sefer ona ses çıkarmıyordu. Eline sarılan bezi birkaç gün önce çıkarmış ve attığı yumrukların izlerinin hala orada olduğunu görmüştü ama o sargı bezleriyle iyi hareket edemiyordu. Ashton ise yara izleri geçene kadar bezleri çıkarmamasını sağlamıştı.

Michael, kulaklarına misafir olan "Greens Market" lafını duyduğunda bakışlarını patlamış mısırdan çekti ve hemen ekrana çevirdi. Ashton'ın kucağındaki kumandayı kapıp sesi açarken gözleri ekranda dolaşıyordu. Luke'un çalıştığı market gösterildiğinde yutkundu.

"Sorun ne?" diye sordu Ashton. Michael cevap vermedi ve ekrandaki görüntüleri izlemeye devam etti. Marketin dağıtılmış görüntüsü ekrana geldiğinde ayağa fırlamış ve koşarak evden çıkmıştı. Ashton da onun arkasından koştuğunda Michael arabaya binmişti bile. Ashton cama vurup ne olduğunu sorsa da Michael onu umursamadı ve arabayı çalıştırıp gaza bastı. Ne kadar hız yaptığının önemi yoktu. Yol boyunca ona küfür edecek insanların da.

Markete ulaştığında polis binanın etrafını şeritlerle çevirmiş, kimseyi içeri geçirmiyordu. Michael hızla arabadan indi ve öfkeli adımlarla şeritlere yürüdüğünde iki polis onu durdurdular.

"Çekin ellerinizi!" diye bağırdı Michael polislerden birine yumruk atarken. Diğeri onu kollarından tuttuğunda ona kafasını geçirdi ve acıyan canını umursamadan tekrar şeritlere yöneldi. O sırada iki polis daha yanlarına gelmişti. Michael, kolunu tutup onu geri çeken polisin son damla olduğunu anladı. Adamın karnına bir tekme geçirdi ve yere düştüğünde üzerine çıkıp tüm öfkesini adamdan çıkarmaya başladı. Yumruk üzerine yumruk atıyor, yanaklarını ıslatan gözyaşlarını umursamıyordu. Polisler onu geri çekerken Michael son gücüyle yumruklar savurmaya devam etti. İki polis onu arabalarının üzerine yapıştırıp ellerini arkadan kelepçelerken Michael onlara küfürler yağdırmakla meşguldü ve hala ağlıyordu. Polisler onu arabaya tıkarken "Luke nerede?" diye sordu Michael titreyen sesiyle. Arabaya bindiğinde yanına bir polis daha bindi ve bir polis de şoför koltuğuna yerleşti.

"Luke Hemmings, değil mi?" diye sordu yanındaki polis. Michael gözyaşları içerisinde kafasını sallayarak onu onayladı. "Ona bir şey oldu mu?"

Adam bakışlarını ondan kaçırdığı an kötü bir şey olduğunu anlamıştı. Polis camdan dışarı bakarken cevapladı. "Bıçaklanmış. Birkaç kere."




bölümü yazarken kalbim parçalandı amk

exchange? no || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin