KKA -3-

19 4 2
                                    

Hastanedeydik. Saatlerin, dakikaların, saniyelerin, saliselerin geçmediği ve ortalığı birbirine kattığım hastanede..

..

Duvarın dibinde Arda'nın otopsisinin bitmesini bekliyorduk. Aslında bizim bir faydamız yoktu ama eve gitmek istemiyordum.

..

Ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Karşımdaki duvar saatinin yelkovanına hipnoz olmuştum.

..

Tik tak tik tak tik tak..

..

Sesler boğuk geliyordu. Tek duyduğum ses saatin sesiydi.

..

Birden sarsılmamla gözlerimi kırpıştırarak sol yukarımda olan Gizem'e baktım. Gizem benim çocukluktan beri arkadaşımdı. Çocukluktan beride birbirimizi yanlız bırakmazdık. Şimdi de olduğu gibi..

"Kalk hadi eve gidiyoruz"

Oturduğum yerden sakince gözlerimi saatten ayırmadan "Ben hiçbir yere gitmiyorum." dedim.

Gizem'in diretmesi üzerine birden ayağa kalkıp sesimi yükselterek "Hiçbir yere gitmiyorum dedim" dedim.

Daha sonraysa dikiş atılan ve pansuman yapılıp sarılan ayağımın acısını hissedip bir hastane sandalyesinin kolluk kısmına tutunup oturdum. Yerdeyken onun acısını bile hissetmiyordum.

"Ya Hazal bir kerede inat etme işte hadi nolabilirki sanki zaten Arda.." cümlenin devamını biliyordum. Tamamlamadan kesip yeniden "Hayır" dedim ve ne kadar zamandır oturduğumu bilmediğim yere tekrar oturdum.

"Siz gidin ben size haber veririm, burda neler olup bittiğine falan. Annenle babanda perişan oldu zaten. Hem koridorun sonundada yakın arkadaşım yatıyo. Farketmez benim için."

Sesin geldiği yöne baktıktan sonra o adamın olduğunu gördüm. O da bizimle burda duruyordu. Bir şey lazım olur diyedir heralde veya meraktandır veya işsizdir diye düşünürken Gizem;

"Zaten hastanede yatıp dinlenmen gerekirken olmaz diye inat ettin, bari evde yat uzan dinlen."

Biraz düşündükten sonra mantıklı geldiğini anladım. Annemle babama baktığımda benim yüzümden perişan olduklarını gördüm. Annem elindeki peçeteyi burnuna tutuyordu ve ağlıyordu. Babamsa onun omzunu sıvazlıyordu. Zaten Arda çoktan ölmüştü dimi..

..

Hastaneden deyneklerle çıkıp taksiye bindikten sonra eve varmamızla kendimi yatağa atmam bir oldu. Artık o yoktu. Yoktu işte. Yapayanlızdım. Büyük bir kısmım eksikti, o yoktu..

Bu düşüncelerimle ağlamaya başladım. Sesli sesli ağlamaya..

..

02.06.2017
Arda'nın ölümünün üstünden 1 hafta geçmişti. Mayısın 26'sında o kabus gibi gece olmuştu. Bu bir haftada ne mi oldu? İlk olarak ismini bilmedigim gıcık yardımsever -az da olsa- adam beni aramıştı. Telefon numaramıda Gizem ondan haber alabilmek için vermiş. Niye kendi telefonunu vermedi dersenizde servisteydi. Mağlum sıkıntıdan evcilik oynarken kendini zengin sanıp role fazla girdiği için telefonu duvara fırlatmasıyla hatim indirip telefonu almamızla o feci görüntüyü görmüştük.

Biz eve gittiğinizde Arda'nın ailesi hastaneye gelmiş ve ortalığı birbirine katmışlar. Bunun üzerine bize haber vermek için o adam beni aramıştı. Tekrar hastaneye gittiğimizde tekrar ortalığı birbirine katmıştım. Sakinleştirici vermek isteselerde ben istemedim. Morg için işlemleri yaptıktan sonra akşam olduğu için herkes evine gitti. Ondan sonraki gün ise Arda'yı gömmüştük. Yine ortalığı birbirine verdikten sonra ben mezarlığın başında kalmıştım. Sonraki günlerse evden çıkmadım. Doğru dürüst yemek bile yememiştim. Gözlerimin altı mosmor ve midem sırtıma yapışmış şekilde duruyordum. 1 hafta.. Nasıl geçtiğini doğru dürüst anlayamadığım ve hatırlayamadığım 1 hafta..

Karanlık Kokulu AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin