Sessizlik...
Herhalde bu ülke için çok uzak bir kelime olacak diye düşündü İsra;yola çıktıklarından beri bazı yerlerden bomba sesleri,silah sesleri susmuyordu.Askeri araçlar heryerdeydi.Olayların ortasında kalmak mı kötü,askerlerin eline düşmek mi;ölmek mi korkutucu yoksa yaşamak mı...Her ihtimalde korkutuyordu küçük kalbleri.Sahi ne istemişlerdi diye düşündü?Amerika ülkeye barışı getirmeye geliyoruz dediklerinde tüm ırak haklı sevinmişti.Saddamın diktatörlüğü bitecek,şiiler öldürülmekten kurtulacak,kadınlar belki artık mal gibi alınıp satılmayacaktı..Kadınlar hakettiği değeri bulacaktı nihayet ama olmadı.Gelenler gidenleri arattı.Baasçılar,ABD ve ingiltere yanlıları,mücahitler ordusu,ceyşu'l islami,1920 devrim tugayları,şii bedir tugayları...bunlar gibi birçok örgüt ülkeyi birbirine kattılar sadece..Fakat tüm kargaşanın içinde kaybolup giden sadece kadınlar ve çocuklar oldu;onların çığlıkları tüm Bağdat'ı inletsede kulaklar sağırlaşmıştı birkere.Sonumuz yakındır diye düşündü genç kız.Artık bırakmıştı herşeyi tek derdi huzur sağlanana kadar sağ kalıp kız kardeşini korumak ve para biriktirecek bir iş bulmaktı..Böylece Züleyha'yı Türkiye'ye gönderip hayatını kurtarabilirdi.Okuyacaktı Züleyha kendisini kurtaracak ve annesinin,onun hayallerini gerçekleştirecekti...
Bunları düşünürken yüzünde tebessüm oluşmuştu İsra'nın;düşüncelerden sıyrılıp çalışacağı yere Aldara lokantasına gelmişlerdi.
"işte orası ablacım"diyip kardeşiyle oraya yöneldiler.Kapıdan içeri girdiklerinde esmer,orta boylu göbekli bir adam karşıladı onları niye geldiniz der gibi bakınca;isra bulaşık işi için akile teyze tarafından gönderildiklerini söyledi.Adam bunlara baştan aşağı baktı "tövbe yarabbim tövbe,sen günahımızı bağışla dua et ortalık karışık,herkes bir yere kaçtı eleman yok çalıştıracak yoksa ne işi olur kadının işlerde"diyip onları eliyle mutfağı gösterdi.Lokantacın karısı olduğunu söyleyen kadın İsra'ya ters ters bakıp hemen ona bir önlük attı.İsra'ya bakıp tiksinir bir şekilde;
"bu piçine sahip çık ortalarda dolanmasın birşeye dokunur kırarsa paranı vermem sizi kovarım hemen"deyip dışarı çıktı bir anda.
İsra birşey demeden çarşafını çıkarıp şalını taktı;ona züleyha'nın kızı olmadığını,piç hiç olmadığını söylemeyi çok isterdi ama herzaman ki gibi sustu biliyordu ki susmaktan başka şansı yokru.Önlüğü başından geçirip işlere başladı hemen temizliği yaptı,bulaşıkları yıkadı,ortalığı toplayıp yerleri sildi..Önemli misafirleri gelecek diye kadın herşeyi tas tamam istiyordu bu yüzden ona her işi yaptırıyordu farkındaydı ama paraya ihtiyacı vardı mecburdu bu yüzden itiraz etmiyordu.
Aaron bu sabah ki hezimetten sonra hala sinirli ruh halinden kurtulamamıştı bide üstüne öğlen yemeği için dostu ve silah arkadaşı william'a söz vermişti,gitmek istemiyordu ama mecburdu biliyordu.Lokantaya geldiğinde william çoktan gelmişti.Yemeklerden gelmeden sohbet ettiler bir süre.William onun kafasını dağıtmaya çalışıyordu farkındaydı fakat yemekler gelince William'da oda konuşmayı kestiler. Buranın tek sevdiği yönü yemekleriydi.Hepsini çok beğeniyordu spor yapmasa kilo alacağına emindi genç adam..Yemeğini bitirmiş buraya özel kırmızı çayı içerken bir karartı ilişti gözüne,mutfak gibi duran kapıdan küçük çarşaflı bir kız onları izliyordu.Çocukları sevmezdi hele ırak'lı çocukları hiç sevmiyordu ama bu kızın gözleri çok değişik bakıyordu;birden göz kırptı genç adam Züleyha'ya bunu gören küçük kız hemen içeri kaçtı,bu hareket genç adamı güldürmüştü.Ablası yabancılara bakma,konuşma diye uyarmıştı Züleyha'yı anlamasın diye hemen bir tabureye oturdu.Annesinden kalan kolyesini çıkarıp ellinde sallamaya başladı küçük kız;lokantacının kızı kolyesini görünce hemen ondan alıp mutfaktan koşarak çıkmaya çalıştı,Züleyha kolyeyi kaybetme korkusuyla onu kovalayıp elinden çekti ve geri geri yürümeye başladı;bu sırada boşları toplayan lokantacı kızı farketmeyince çarpıştı ve elindeki tüm tabakları yere düşürdü.Tabakların kırılma sesleri tüm lokantayı doldururken İsra züleyha'yı göremeyince onun sebep olduğundan korkup hemen mutfaktan çıktığında; Züleyha'yı yerde ayaklarını karnına çekmiş ağlar vaziyette gördü.Adamın üzerine yürüdüğünü görünce hemen araya girip adamdan af dilemeye başladı genç kız...
Bunlar yaşanırken Aaron kitlenmiş gibiydi sadece mutfaktan çıkan kıza bakıyordu.Onu neyin etkilediğini bilmiyordu fakir bir kızdı belliydi üstündeki siyah eteği,bluzu ve aynı renk şalı eskimiş rengi atmıştı.Orta boylu,zayıftı.Bu çöl iklimine rağmen bembeyazdı sanki elini atsa damarlarını seçebilecekti.
Gözleri...
İşte onlar çok güzeldi sanki kalemle çizilmiş gibi uzundu ceylan gözlü bu demek oluyor dedi içinden..Rengi şimdiye kadar hiç görmediği şekildeydi sarının bir ton koyusu bal gibiydi...Aaron'u en çok etkileyen kızın gözlerindeki hüzün,kimsesizlik ve korkuydu.Ona yardım etmek istedi bir an,O büyük güzel gözlere kimin bu hüznü verdiğini sormak istedi..
Kızın bir hışımla ağlayan küçük kıza sarılıp adamdan af dilemeye başlaması onu kendine getirdi..
Lokantacı eğer askerler burda olmasaydı onlara ne yapacağımı bilirdim dedi içinden kıza çabuk buraları elleriyle temizlemesini söyledi en azından içi birazcık rahatlayabilirdi.
İsra onu izleyenlerden habersiz hemen yerdekileri parmağı kanamasına rağmen toplayıp tam kalkacakken bir çift göz gördü.İçinden kekeleyerek bu-bu o dedi;şah şehriyar..O gece gözlerini görmemişti ama şimdi iyice seçebiliyordu;griydi..Yİne aynı sertlikte duruyordu karşısında. Geniş omuzlarına tam oturan lacivert bir gömlek giymişti.Kirli sakalları, çizilmiş gibi bir burnu,kalın dudakları vardı.O kadar sert durmuştu ki;kız onun sadece gözleriyle herkesi yıkabileceğini düşünüyordu...
Aaron kızı yakından gördüğünde sıradan dediği için kendisine kızdı bir an.Mükemmel bir yüzü vardı kaşları, burnu dudakları sanki ressamın elinden çıkmıştı.Küçük etli dudakları vardı sanki boyanmış gibi pembeydi ama biliyordu ki yüzünde tek bir makyaj yoktu.Tek kelime ile mükemmel dedi Aaron..Hayatında ilk kez bir kadının gözleri onu bu derece etkiliyordu.Onun için kadın ihtiyaç görüldükten sonra kurtulması gereken yüktü.Tek saygısı annesi ve kız kardeşineydi diğerleri onun için gereksizdi.Onun tek takıntısı daima işi ve intikamı olmuştu.Kadınların para için,lüks için,statü için ne derece alçalacağını görmüştü onun için hepsi aynıydı..Ama bu gözler...
İkisini daldığı ummandan çekip alan Haticenin"çabuk ol hadsiz" lafı oldu.İsra hemen başını eğip tüm yeri temizledi.William onların bakışmasından sonra temessümle Aaron'a bakmıştı..Lokantacı iki adamdan özür dileyip geçici aldığı bulaşıkçıyı ve kızını kovacağını belirttiğinde İsra içeri girmişti ona döndü ve "çabuk eşyanızı alıp defolup gidin"dedi, genç kız bunu bekliyordu zati mutfakta kendini bekleyen Züleyha'yı hazırladıktan sonra tekrar adama gidip çalıştığı saatlerin parasını istedi.Biliyordu bu hakkıydı cok çalısmıştı en azından çalıştığı saatten tabakların parasını çıkartıp bir kaç dinar verse bile yeterdi ona..Adam para vermek şöyle dursun kolundan tuttuğu gibi çekiştirip dışarı attı.Züleyha ablasının eteğini tutup ağlamaya başlamıştı.İsra'nın yapacak birşeyi yoktu kardeşine sarıldı onu teselli etmeye çalıştı.Bu adamlara ne diyebilirdi dese ne değişecek ki..Kuvveti yetermiydi bunlara...
William adamın son hareketiyle ayaklanan Aaron'un adamı döveceğini anlamıştı.Hemen hesabı ödeyip kalktı masadan.William Aaron'un adama bakışlarından korkmuştu,niyetini az çok anlamıştı kolunu tutup "boşver değmez"dedi. Lokantacı tekrar gelip konuşmaya başlamadan Aaron onu yakasından tutup duvara yapıştırdı."Sen kimsin karşımda saygısızca hareketler yapmaya cürret ediyorsun"diyip bir yumrukla yere serdi onu."Karşıma bir daha çıkma"diyip çıktılar lokantadan.Tam arabaya bineceği sırada kızına sarılan güzel gözlüyü gördü.İkiside çocuk daha dedi Aaron. Ağlıyordu güzel gözlü...O gözlere yaşı hiç yakıştırmadı bir an.Onlara bakarken aklına gelen fikirle arabada bekleyen yaveri carll'ı çağırdı..
İsra gözyaşlarını sildi Züleyha'ya sarılıp yürümeye başladı,tam sokağı dönecekken bir asker durdurdu onları genç kız korkuyla kardeşini arkasına sakladı hemen adama ne istediğini sordu.Yaver carll elinde bir deste dinarı çıkarıp ona uzattı bunu biraz önce lokantadaki albayın gönderdiğini belirtti.İsra paralara baktı bir an,yaşananları hepsi görmüştü tabi kendilerine acıdığı için sadaka göndermişlerdi anladı...Başını eğdi bir an adama parayı istemediğini,parasını nede acımasını istemediklerini söyleyip hemen uzaklastı oradan...
Aaron carll'ın anlattıklarına sinirlenmişti.Ne demek onun parasını kabul etmemek bu kadın kendini ne zannediyordu.Bir Iraklı hemde bir kadın onun lütfuna karsı gelmişti.Bu onu daha çok sinirlendirdi.Dua et dedi içinden dua et bir daha karşılaşmayalım...
İsra elinde ki parayla yine ekmek peynir almış eve gidiyordu yürürken içi ferahlamıştı biraz.Züleyha'nın ağlayıp ona kolyesi için koştuğunu anlatmasıyla dinmişti üzüntüsü.Ona sıkı sıkı sarılıp gülümsemişti yine.Eve vardıklarında güneş batmak üzereydi kapıyı tam açıp içeri adımını atacakken;bir kol onu hızlıca içeri çekip yere itti, aynı şekilde Züleyha'yıda.. Kafasını kaldırıp tam bağıracakken onu gördü karşısında.Eli ayağı titremeye başladı. Ağzından tek kelime çıkabilmişti..
Sen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(...isra...)
RomanceHayatın acımasızlığıyla erkenden tanışmış;18 yaşında Irak'lı genç bir kız.. Babasını I.Körfez Savaşı'nda kaybeden,intikama susamış İngiliz bir Albay.. Bu aşkın bir sonu olabilir mi?? Şahşehriyar,Şehrazat'a tekrar aşık olabir mi?? Not:hikayemin bazı...