-20ღ

1.3K 109 192
                                    

Büyük bir gök gürültüsünün ardından şimşek çakmasıyla birlikte Taehyung sıçrayıp bana sarıldığında başımı omzundan kaldırıp gülümsemiştim.

"Senin şemsiyen olacağım Hyung."

Kendini benden geri çektiğinde yüzüme bakmıştı. Tanrım ne kadarda güzel görünüyordu.
Alnına düşen saçlarının her bir teli için ölebilirdim.

"Eğer şemsiyem olursan ıslanırsın Jungkook."

Islanmak mı? Ben boğuluyordum ve ıslanmak benim için hiç birşeydi...
Fakat o benim bozulduğunu bilmeyecek kadar kördü bazen duygularımı bilip bilmediğinden emin olamıyordum.

Hiç itiraf etmemiş olsam bile Taehyung zekiydi. Ve bunu bilme ihtimalini düşünüyordum.
Ihtimallerdi benim canımı yakan emin değildim.

Emin olduğum tek şey tüm bedenimi ele geçirmiş olan duygularımdı...
Kimseye hissetmediğim bu ağır duyguları ona hissediyordum.

Sanki gözüme bir perde inmişti sadece onu görüyordum başka kimseyi görmüyordum. Görmekte istemezdim zaten...

Canım yanıyordu. Taehyung benim için bir eroin gibiydi kokusu ve hissettirdiklerini yok sayamıyordum .

Büyülenmiştim.
Eğer aşk Tanrısı olan Eros ok atıyorsa kesinlikle bana attığı ok işe yaramış olmalıydı.

Platonik bir şekilde delicesine aşık olmuştum. Kokusu bile beni cezbediyordu.

Hayatımda bu kadar sevdiğim hiç birşey olmamıştı. Hayatım boyunca Sevgi haricinde istediğim her türlü şeye sahip olmuştum.

En pahalı oyuncaklara ve giysilere sahip olmuştum. İstediğim her türlü şey alınıyordu. Tek değer verdiğim şey oyuncaklarımdı.

Fakat bir yaştan sonra artık oyun arkadaşı istemiştim. Fazla bencil olmaya başlamıştım. Yalnızlığı sevmiyordum. Alışmaya çalışmıştım fakat olmamıştı.

Playstation aldırmıştım. Yine oyun arkadaşım yoktu fakat en azından karşıda oynadığım hayali bir karekter vardı.

Okula başladığımda bir sürü arkadaş edinmiştim. Hepsi mutlu çocuklardı ve hepsi şımarıktı. Annesine babasına şımarıyorlardı.

Ama benim şımaracak ve kucağında ağlayabileceğim bir annem yoktu. Arkadaşlarımı kıskanmaya başlamıştım. O zamanlar aile kavramını sorgulamaya başlamıştım. Benim aile dediğim şey hiç bir zaman aile değildi.

Bir gün babam bahçede gazetesini okurken bahçede çimenleri sulamaya olan hortumu almıştım. Arkadaşımın babasıyla eğlendiği ve bunu bana anlattığı şeyi yapmak istemiştim.

Şımarmak ve şımartılmak istemiştim.
Hortumu babama tuttuğumda babam elindeki gazeteyi masaya bırakıp bana durmam gerektiğini söylemişti.

Fakat ben eğleniyordum ve babamında eğlendiğini düşünüyordum.

Babam oturduğu yerden kalkıp hızla bana gelmişti. Elimdeki hortumu sert bir şekilde çekip yüzüme sert bir tokat atmıştı. Attığı sert tokatla birlikte yere düşmüştüm.

O günden sonra Şımarmak istememiştim. Ve artık hiç bir şey ilgimi çekmemişti. Ardından kendimi kitaplara vermiştim. Bir çok kitap okumuş ve o kahramana bürünmüştüm.

Ama en sevdiklerim çizgi romanlar olmuştu. Daha az yorucuydu zihnimde canlandırmak yerine resimleri inceliyordum.

Ve o zaman anlamıştım ki çizgi roman dışında, benim bir kahramanım yoktu...
Olmamıştı da...

I NEED YOU ❤  VKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin