Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤❤❤
Keyifli okumalar...
Toplantı odasındaki kalabalık, küçük sürtüşmelerle kendilerine ait fikirlerini diretmeye devam ederken, üst düzey yöneticiler kapının çalınmasıyla sessizleştiler. Açılan kapının ardından odaya giren sekreter Arzu, gözlerini süzerek en iç yakıcı yürüyüşüyle granit yüzeyi döverek ilerliyordu. Turan Holdingin veliahdı aynı zamanda yöneticisi de olan Cesur Turan'ın yanına yaklaşırken, kendini titremekten alı koyamadı genç kız. Bu adamın sert duran görünüşüne rağmen her daim arsız bakan gözleri, genç yaşlı demeden etrafındaki bütün kadınları kendine hayran bırakıyor ve bu durumun farkında olan patronu da bundan oldukça keyif alıyordu.
"Söyle Arzu!"
"Cesur Bey, babanız iş seyahatinden dönmüş. Sizi acil olarak evde beklediğini iletmemi istediler. "
Arzu, yanında çalıştığı süre boyunca Cesur Turan'ın kendisine gerçekten ilgi duymamış olmasına alınırken, geçirdikleri yasak bir gecenin anıları zihnini talan etmesiyle ateş almaya başlamıştı. Ne var ki o geceden sonra, daha öncesinde de olduğu gibi yalnızca Cesur'un sekreteri olmaya devam etmişti. Bu durumu kendine bir türlü yedirememenin verdiği hırsı her zaman ki gibi gözlerinin ardına saklayarak odadan çıktı.
Uzun ve kalabalık toplantı masasının hemen başında yer alan deri sandalyesinde geriye yaslanan Cesur, derin bir nefesi içine çekti.
"Toplantı bitmiştir beyler ve bir daha ki sefere daha kapsamlı bir bilgilendirme istiyorum."
Cesur bakışlarını onu izleyen yönetim kurulu üyelerinden çekip hemen yanı başında oturan adama çevirdi.
"Ve Kerem, sen de benimle geliyorsun. Bakalım pederin derdi neymiş."
Toplantı solonu boşalırken Kerem başıyla Cesur'u onayladı. Gerçi bu onaylamasa bile olacaklar belliydi bu gün Cesur fırçayı yer, hemen ardından Kerem'e sıra gelirdi. Kerem Cesur'un babası sinirliyken kendini hırçın bir denizde boğulacağını bile bile kulaç atıyor gibi hissediyordu ve böyle bir durumda Cesur yanındayken boğulmak daha rahatlatıcıydı.
Cesur'un Kerem'le yedikleri içtikleri bir olur, ayrı oldukları zamanlar rahat edemez, sırtlarına yel vurur, hep bir parçaları yarım kalırdı. Kerem, sağ koluydu Cesur'un. Ancak Cesur, Kerem'i emir komuta zincirine mecbur kalmadıkça dâhil etmez, sırtını sırtına dayayacak kan kardeşini ve tek dostunu hep yanında görmek isterdi. Yalnızca holding içerisinde ya da iş çevresinde iken Cesur, patron kimliğini baskın tutar Kerem de bunun farkında olarak sınırları bilerek davranır, samimiyetlerini mesai saatlerinde rafa kaldırırdı.
Kravatlarını gevşeten genç adamların aklında aynı düşünce dönüp dururken, Kerem boşalan toplantı salonuna sırıtarak göz attı.
"Salih amca, kesin gazetede yazanları gördü. Bakalım bu sefer nasıl yırtacaksın işin içinden."
Dudakları genişçe kıvrılan Kerem, gömleğinin gerilmesine sebep olacak bir hareketle kollarını kaldırıp ellerini ensesinde birleştirirken Cesur'un kısılan gözlerinden bi'haberdi.
"Hatırladığım kadarıyla o gazetede ki haberde yalnızca benden bahsetmiyorlardı Kerem. İki kızıl hatunu kolunun altına sıkıştırıp flaşlar patlarken kahkahalar atan da ben değildim. Bu da demek oluyor ki babam bana söverken seni de mevzunun içinde kaynatacağı kesin."
Kerem'in aklının bir köşesine sinmiş gerçeğin yüzüne vurulmasıyla dudaklarındaki gülümseme gergin bir çizgiye dönüşmüştü. O an da kahkahasını gizlemeyen Cesur, tek kaşını kaldırmış ve ve koyu mavi gözleri aldığı hazla, keskin kesimli bir safir kadar parlamıştı. Bu da onun cehenneme giden yolun ikisi için döşendiğini haberini veren bir şeytan gibi gözükmesine sebep olmuş Kerem'in geleceği için daha da endişelenmesini sağlamıştı.