Sabahın ilk ışıklarında hızlıca hazırlanmış ve evden çıkmıştım. Taksi durağına doğru ilerleyip boşta olan herhangi bir taksiye bindim. Adama gideceğimiz yeri söyleyip, başka bir sohbet oluşturmamak adına cebimden telefonumu çıkartarak oyalanmak için rehberdeki kişilerin adlarını değiştirmeye başladım.
İşsiz olmak bunu gerektirirdi!
Eve yürümelik 30-40 dakika mesafe kala arabayı durdurup ücreti ödeyerek yürümeye başladım.
En azından yürürken cesaretimi toplayabilirdim. Yollar ezberimde olduğundan yolumu biraz daha uzatmak için ara sokaklardan geçiyor, yolu uzatacak yerlere sapıyordum. İçimde bir yanım gitme derken diğer yanım baskın çıkıyor git ve sarıl diyordu. Biri mantığımken diğeri kalbimdi. Ve bu sefer kalbimi dinliyordum.
Daha şimdiden gözlerim dolmaya başlamışken peki ya annemi, babamı görünce halim ne olacaktı?
--
Merdivenleri yavaşça çıkmaya başlamıştım. Ayaklarım titremeye başlamış ve soğuk soğuk terler döküyordum. Avuç içlerim ise yeni bir ortam kurmuşcasına su gibi olmuştu. Avuç içlerimi pantolonuma değdirip sildim. Saçlarımıda tekrardan sıkıca bağladım.
Kapının önüne geldiğim gibi kapıya vurmaya cesaretim olmadığını anlayıp tekrardan geri dönmek için arkamı döndüm.
"Ahu gelmişken insan evine girmez mi?" elimle susması için işaret ettim.
"Zeynep ben... ben gitmeliyim. Lütfen anneme,babama bir şey söyleme. Onların yüzüne bakacak cesaretim henüz yok."
"Peki ne zaman cesaretin olacak?"
"Hiçbir zaman."
"Ahu onlara söz verdim ben,seni getireceğime. Gelmişken seni geri döndürmem."
"Zeynep anlamıyor musun? Gitmeliyim. Olmaz."
"Olur." önüme geçip kolumdan tutarak zile bastı.
"Sen...sen ne yaptın." debelenmeye başlamış hareket etmeye çalışıyordum.
"Doğru olanı yaptım. Şimdi kes sesini!"
Kapı hızla açıldığında, açan kişiye bakmamla nasıl olduğunu anlamadan hızla sarıldım.
Annemin gözlerinin kenarları hafif buruşmuş tabiri caizse hafiftan halk arasında dediğimiz kaz ayağı çıkmıştı ve yüzünde pek fark edilemeyecek 2-3 çatlak oluşmuştu.
Annem ağlarken konuşmaya başladı.
"Orhan! prensesimiz gelmiş! Orhan geldi... Ahu'm geldi." Merdivenlerde koşuşturma sesi duymamla bende annemin boynuna kafamı gömüp ağlamaya başladım.
"Kızım!" babamın sesini duymamla kafamı annemin boynundan kaldırdım. Babamın yüzüne kızarmış gözlerimle bakarken onunda gözünden bir damla yaşın usulca aktığını fark ettim.
Annemi son kez öpüp babamın yanına yavaş adımlarla ilerledim. Karşısında durmamla kollarını açabildiği kadar açıp sıkıca sarıldı.
"Affet kızım."
"Baba öyle deme. Sen affet beni."
"Ağlamana dayanamam Ahu. Ağlama güzel kızım." Babama öyle bir sarılmıştım ki sanki birisi elimden alacakmış gibi... Dahada sıkı sardım kollarımı canımdan çok sevdiğim adama.
Babamdan ayrıldığımda tekrardan anneme baktım. Kollarını birbirine bağlamış boynunu hafif sağa yatırarak bize bakıp gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ANLAŞMASI
Teen FictionSanki ölüyormuş gibiydim. Son nefesimi verircesine kısık ve titrek bir nefes verdim. Dudağımı dilimle ıslatıp şaşkın gözlerimle karşımdaki adama sorumu sordum. "Sen ve ben?" aslında soracağım çok sorum vardı fakat diyebildiğim sadece buydu. "Sadece...