8. Aptal

36 3 0
                                    


Anlatıcı tarafından anlatılıcaktır

Olay öncesi

Sesli bir frenden sonra asfalt üzerinde berilmiş lastik izleri arabanın hızlı kullanıldığının beriltisiydi.Ani frenleri seven Martin Jessicaların evinin önünde arabasından indi. Böyle bir şeyi sevmesine bakılırsa normal olmadığı kesindi. Üzerindeki T-shirt vücuduna iyi oturmuş, siyah reng güneş gözlükleriyse güneşli hava olmadığı için garib bir seçim olmuşdu. Hafif rüzgarlı hava olmasına rağmen üzerindeki ince kıyafet kol kaslarını daha berilgin bir halde gözler önüne seriyordu. Ne kadar kötü çocuk olsa da yakışıklığı da bir gerçekti. Arabadan indiği havalı hareketine benzer bir haraketle kapı zilini çaldı.
Açılan kapıdan içeri girerken genç hizmetçiye göz kırmayı da es geçmedi. Hizmetçinin kendine hayranca bakışlarından haz duyardı. Güzel kızdı. Uzun boylu, esmer, mavi gözleriyle ilk bakışdan manken gibi duruyordu. Hayat işte.
Kendisini karşılamaya gelen Jessicayla selamlaşdıkdan sonra kanepeye oturdu. 2 kahve getirilmesini isteyen Jessica hizmetçinin gitmesinden sonra:
"Burda olmanı neye borçluyuz?"
"Sana işim düştü be arkadaşım"
"Yine ne istiyorsun?"
"Kolay bir şey. Benim hatrıma yaparsın artık"
"Ne olduğuna göre değişir"
"Dedim ya kolay bir şey"
"Tamam bakarız. Nedir o benden yapmamı istediğin şey?"
"Biriyle yatıcaksın?"- diyen Martine Jessica yerinden hemen kalkarak :
"Sen beni ne zannettin ya? Siktir git evimden"
"Kızma ya . Olay aslında öyle olmayacak"
"Ne olmaması biriyle yatmamı istiyorsun, sonra öyle değil diyorsun. Sen yine mi başladın yoksa?"
"Hayır hayır öyle bir şey yok. Bak anlatacağım gel otur"
Tekrar oturdu ve kahvelerin gelmesiyle oluşan sessizlik hizmetçinim tekrar gitmesiyle son buldu.
"Şimdi benim sevmediğim bir çocuk var biliyorsun"
"Evet üzerine benim kahve döktüğüm, senin dudağını patlatan çocuk"
"İşte o. Ona bir komple kurucaz"
"İstediğini yap. Bana ne? Hem benim biriyle yatmam ne alaka?"
"Komplo o işte"
"Hasta mısın ya?"
"Ama bir dinle ya dinle"
"Tamam hadi dinliyorum. Söyle ne söyleyeceksen. Söz dinleyeceğim"
"Ona ilaç verip uyutucaz. Sonra sen yanına uzanıcaksın. Sevgilisi sizi yakaladığında birlikde yatmışsınız gibi görünücek"
"Peki bunu neden yapayım?"
"Senden başka kimseye güvenemeyeceğim için. Hem unutma senin belalı sevgili olayını ben halletmişdim. Bana bunu borçlusun"
"Hallettin,yine teşekkür ederim ama bu başka bir şey"
"Bide kahve olayından sonra seni herkesin yanında azarlamışdı"
"Beni azarladı diye mi yani?"
"Hayır ama bana yardım etmelisin.Ben sana en baştan anlatayım. Farklı olmadığını göreceksin"
"Anlat bir"
"İlk önce ben iyi davranmaya başlayacağım. Arayı düzeltmek istediğimi falan söyleyeceğim. Onu kendi partime davet edicem. Partiye geldiğinde..."
"Ya gelmezse?"
"Gelecek. Ona öyle davranacağım ki pişman olduğuma inanıcak ve partiye gelecek. Yine çok iyi davranacağım ve bizim çocuklarla tanıştıracağım. Sen de ayrıca ilgileniceksin. Parti bitecek ve herkes dağılıcak. O geceden aklına iyi şeyler kalacak. Yani bilinç altı mesaj vereceğiz"
"Yani işe yarayacağından eminsin"
"Tabi ki. Dur bitireyim. Benden bir hafta sonra da senin doğum günün var. Oraya gelecek"
"Peki bu nasıl olucak"
"Davet edeceksin. Olmadı ısrar edeceksin. Zaten çok şey yapamayak. İşte bilinç altı mesaj burda işe yarayacak ve doğum günü partine katılacak. Yine iyi davranacağız ve hiçbir şey çaktırmayacağız. Sonra ben içkisine ilaç atıcam"
"Eeee"
"İşte eeesi sonra odana götürüb atıcaz. Sabah işte ben sevgilisine haber vereceğim. Sende hazırlığını göreceksin"
"Ne üzerini ben mi çıkarıcam?"
"Tamam ben akşam onu da hallederim. İşte tüm plan bu. Nasıl ama?"
"İdare eder işte. Ne yapalım yapıcaz artık"
"Bence de"-diye etrafdan bir ses geldi. Sesin sahibi Alfaydı. Büyük beden t-shirt ve enli paça pantolonuyla kendine has tarzıyla salona girdi.
Buna kızan Martin:
"Oğlum sen bizi mi dinliyordun?"
"Ne dinlemesi ya. Kulak misafiri oldum sadece"
Kanepede Jessicanın yanında oturan Alfa bacak bacak üstüne atmışdı. Kendisini izleyen Martini umursamadan önündeki kahveyi eline alarak yudumlamaya başladı. Kahve kendisinin bile değildi.
Durukan bu arada evinde kanepede oturmuşdu. Yapacak bir şeyi olmadığından boş boş televizyon izliyordu. Bacaklarını önündeki masaya uzatmış, öyle duruyordu. Üniversiteye geri döndüğünün haberini almak için sabırsızlanıyordu. Telefonuna çağrı geldiğinde sağ elini uzatarak telefonu masadan aldı. Telefonunda bu numara kayıtlı olmadığı için kimin aradığını bilmiyordu. Açtığındaysa rektör yardımcısı olduğunu anlamışdı.
Jessicanın doğum günü partisi
Parti biraz erken başlamış, ortalık bir hayli kalabalık olmuşdu.Ev kız tavlamak için bin takla atananından, erkenden sarhoş olanına kadar garip-garip tiplerle dolmuşdu. Saat 8-i 5 geçiyordu. Aynı masada bulunan 2 kötü arkadaş bir-birlerine tedirgin bir şekilde baktılar. Bakışmadan bir halt anlamayan Jessica:
"Geleceğinden emin misin?"
"Tabi ki. Rahat ol"
"Ya gelmezse?"
"Gelecek"
Bu konuşmadan çok geçmemiş durukan kapıdaki görevliye hediyesini verip ortama giriş yaptı. Biraz garip bir hediye hazırlamışdı. Evet almamış, hazırlamışdı. Çünki hediyesi, bilinmeyen numaradan kendisine gönderilen mesajın fotoğrafıydı. Bunu yaparak ala edeceğini düşünmüşdü . Ama asıl ala konusunun kendisi olduğundan haberi yoktu.
"Geldi seninki. İlaç hazırmı?"
"Hazır. Şimdi hall ediyorum. Onu biraz oyala"
Martin içkilere, suya toplamda içilebilecek tüm içkilere bu etkili ilacı katdı ve barmeni sıkı tembihledi. Kendisi parmağını yukarı kaldırdığında barmen bu içkilerden birini, Durukan hangisini isterse istesin verecekti. Barmen çocuğun ne olub bitdiğinden haberi yoktu. Sadece işini yapıyordu. İşini yaptığından, haberi olsaydı bile farklı bir haraket sergilemeyeceği olağandı.
Durukan masadan kalkmış içkilerin verildiği barmen köşesine gidiyordu. Ortalıkda dolaşan qarsonlar içki servisi yapsa da, onların yanından uzaklaşmak için olsa gerek barmen köşesine gitmeyi seçmişdi.
Martin parmağıyla işaret verdiğinde barmen içkilerden birini vermek için elinin altında hazır bekletiyordu. Fakat hiçkimsenin beklemediği bir şey vardı. İstek her hangi bir içki değil suydu. Barmen masasından suyun istendiği alışılmış durum olmasa gerek, suya ilaç atmak kimsenin aklına gelmemişdi.
Fakat barmen ,bilgisinden olsa gerek kendisini kaybetmedi ve diğer içkilerden birini suyla karıştırdı.
Tadı hissedilecek fakat anlaşılmayacakdı.
Suyu içib bitirdikden sonra başı dönmeye başlamışdı.Kendini kaybedib yere kapaklanan sırada koluna Martin girmişdi. Ayakta zar-zor yürüyen Durukan 2-ci kata çıkan merdivenlerin başında kendisini tamamen kaybetmiş, Martinden asılı halde kalmışdı.
Tek hamleyle kucağına aldı ve merdivenleri öyle çıkmaya başladı. Fiziksel durumu iyi olduğundan bu onun için fazla zor olmamışdı.
Yatak odasına girib onu yatağın üzerine fırlatdı. Biraz efor sarf etdiğinden alnındaki ter damlaları sırasıyla yere düşmeye başlamışken lavaboya gitdi ve yüzünü suyla yıkayarak, havluyla sildi. Geri döndüğünde yatağın üzerinde habersizce uyuyan durukana sinsi bir gülümseme verdi ve onu sağ tarafa sürükledi. Üzerindeki kıyafetleri sırasıyla çıkardı ve misyonunu tamamlamış oldu.
Sabah oldu
Sabah erkenden uyanan Martin Durukanın telefonunu almış, Esraya mesaj atmışdı bile.
Esra eve geliyor ve onları basıyor.

ONUN İÇİN (PSIKOPAT #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin