3. Ters köşe

125 4 0
                                    


Polis merkezindeydik. Martinin durumu ciddiydi. Onu umursamıyordum ama yaşaması Esra için çok önemliydi. Eğer ölseydi bu her şeyin bittiği anlamına geliyordu . Esrayı sorguya almışlardı. Onunla konuşa bilmem için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Ama bunun için daha sorgu bitmeliydi ve karar daha sonra verilecekti. 2 saatdir beklemedeydim.
Ona bir şey yapmışmıdır? Bu soruyu kendi kendime sorarken kapı açıldı. Galiba sorgu bitmişdi.
Evet. Elleri kelepçeli bi şekilde kapıdan çıkarıyorlardı.
"Seni çıkarmak için elimden gelen her şeyi yapacağım"
"Her şey bitdi. Hapse gidicem"
"Gitmiceksin. Olmayacak"

Polisler hemen götürerek nezarete götürdüler. Az sonra arkasından onun için ayrılan avukatla konuşmaya başladım.
"Durum nasıl? Umut varmı?"
"Kendisine tecavüz edilmeye çalışıldığını söylüyor. Ama edilmemiş"
"Allahım çok şükür" Bu kelimeleri türkce söylerken avukatdan "ne dedin" gibisinden bi bakış gördüm.
"Bazı testler yapılıcak. Ama tek umut Martinin hemen kendime gelmesi. Şikayet etmese çıkma ihtimali yüksek. Şimdi gitmeliyim" . Giderken kartını da verdi.
Bense koridorun köşesinde oturmaya başladım. Beklemeliydim. Elimden başka bir şey gelmiyordu.

2 saat geçiyor

Beklemek acıyı daha da artırıyordu. Hastaneden gelecek bi habere bağlıydı tüm geleceği. Daha fazla dayanamayıp hastaneye gittim. Kafamda yüzlerce soru vardı. Oteldeki baskından Esranın nezarete düşmesine kadar. Bi anda neler olmuşdu böyle?

Hastaneye geliyorum

Ilk durumu öğrendikden sonra içim azda olsa rahatlamışdı. Durumunda irelleme kayd edilmişdi. Bu iyi haber ola bilirdi.

1 gün geçiyor

Martin artık kendine gelmiş ve ifadeti de vermişdi. Şimdi mahkemedeydik. Hakim salona girince her kes ayağı kalkdı ve sonrasında yerlerine oturdu. Mahkeme salonunda birkaç kişi vardı.

Karar anı

Karar verilmişdi . Evet Esra serbestdi. Çünki Martin olayın sadece kaza olduğunu ve bunun da kendisinin yaptığını söylemişdi. Tecavüz raporundan da hiçbir şey çıkmaması 2 tarafında işine yaramışdı. Artık Esra serbestdi ve onunla konuşucak çok şeyim vardı.

1 saat geçiyor

Bir kafede güzelce yemek yiyorduk. Nezaretden çıkar çıkmaz bunu yapmak biraz garipti ama biz böyleydik işte.
"Esra yemeyin bittiyse konuşmamız gereken şeyler var"
"Tabi konuşalım"
"Martinle aranda bi şey varmıydı?"
"Tabi ki hayır. Sadece burda ilk günlerden tanıştığım ve bana şehre alışmama yardım eden biriydi sadece"
"Bak bunu sormak sorundayım"
"Öyle bi şey olmadı. Izin vermedim"
"Bunu sormak zordu ama yemeğini bitirde gidelim hadi"
"Tamam"

Yemeyi bitirdikden sonra kafeden çıktık. Onunla yurddan ayrılıcaktık. Yani ben öyle düşünüyordum. Ona daha sormamışdım. Deniz mavisi gözleriyle bana bakarken ona dedim
"Bana hala kırgınmısın?"
"Tabi ki hayır. Benim için yaptıklarınla beni hala sevdiyini kanltladın. Bende seni sevdiyime göre hiç bir sorun yok"
"Peki bunu kutlayalımmı?"
"Neyi?"
"Sevgili olmamızı"
"Daha sonra evet" dedi dudak kenarındakı hafif gülümsemeyle. Çiseleyen yağmura aldırış etmeden, mazgaldan çıkan dumanı kafaya takmadan gidiyorduk. Ara ara tenimdeki ıslağlığa göz gezdirirken artık bu kadar yeter dedim kendi içimde. Esranın haberi olmasa bile eşyalarımızı toparlamaya gidiyorduk. Ona bi süprizim vardı.

1 saat sonra

Yurda gelmiştik . Odasına çıkmaya tereddüt eden haraketleri beni rahatsız etmişdi.
"Esra istersen eşyalarını ben toplayım"
"Ne eşyası?" diye sordu garip bi ses tonuyla.
"Artık yurdda kalmayacağız"
"Ben seni tanıyorum. Yani yeterince. Bana bir daha burada kalmama izin vermeyeceğini biliyordum. Nereye gidicez?"
"Demek öyle. Ama evde yalnız ikimizin kalacağını da biliyorsundur umarım"
"Ne? Hayır olmaz. Hem sen o evi nasıl tuttun ya? Parayı nerden buldun?"
"Bir arkadaş saolsun diyelim. Hem böylesi daha iyi olucak"
" Tamam.Peki kimmiş bu arkadaş?"
"Orasını boş ver"

Akşam oluyor

3 2 1 açıyorum ve açdımmmm. Hadi gir içeri. Evi bende ilk kez görüyordum. O kadar güzel değildi ama idare ederdi işte. Esranın hayret dolu bakışlarının sebebini anlamamışdım dersem yalan söylemiş olurdum. Çünki para bizim için biraz zor bulunan bir şeydi. Buralara kendi gücümüzle gelmemiz bizim zaferimizdi. Bizim azmimiz ve başarımızdı bu. Her neyse .
"Esra mutfağa bak bir şeyler varmı. Kiracılar yeni çıkmış. Belki bir şeyler bulursun"
"Burda hiçbir şey yok. Hem ne olmasını bekliyordun? Hazır yemek mi?
Bu alaycı konuşmalarını çok seviyordum ama aşırıya kaçınca da pek hoş olmuyordu açıkcası.
"Tamam . Gidip bir şeyler alıyım"
"Dikkatli ol"
Kapıyı kapatıp çıkmışdım bilir. Sokağa çıktığmda her şey yolundaydı ama o oteldeki baskını hatırlayınca bi garip olmuşdum. Korku mu , endişe mi? Bilemedim.
O baskın tesadüf müydü? Yoksa Martinle bi ilgisi mi vardı? Sonuçda burası Amerikaydı ama Martinin şikayetçi olmaması içimi endişeye sürüklüyordu. Bi hesapların olduğu ortadaydı ama şimdilik olayların dışındaydım.
Esraya daha söylememişdim , söylemek gibi bi niyetim de yoktu.
Az ilerlemişken sokağın sonunda açık bi erzak mağazası olduğunu görünce oh be diyerekden adımlarımı hızlandırdım. Etraf karanlık ama zifiri değildi. Ama sokakda arkada kalan sarhoş yaşlı kişiden başka hiç kimse yoktu. Ihtiyac olan bir kaç şey aldıkdan sonra geriye doğru yürümeye başladım. Şehri iyi değil ,hiç tanımıyordum. Ama geldiğim yolu aklımda tuta bilmişdim. Sokakların ışıklandırılmaması iyi değildi. Aslında bu Amerikanın iç yüzünü aydınlatıyordu. Buranın filmlerdeki gibi yer olmadığı açıkca ortadaydı. Biraz daha irellemişdim ki 4 siyahi adam yolumu keserek beni durdurdular.
"Bize para lazım. Yani anladın"
Korkmama rağmen korkumu belli etmeden
"Mağazadan şimdi çıktım. Üzerimde para kalmadı"
"Ahhhh üzerinde para kalmamış . Baksanıza çocuğun parası yokmuş"
Lanet olsun kalan parayı eve bırakmayı unutmuşdum . Üzerimdeki ceketin trençkotun cebindd kalmışdı. Yani kiradan geriye kalan parayı. Bizi bi süre daha idare edecek parayı.
"Bakın üstümde para yok. Çekilin yolumdan gidi..."
Lafımı bitirmemişken en büyük olanından bi yumruk yemişdin. Hemde tam dudak üstüne. Yerde kanayan dudağımdan akan kanın parmaklarıma bulaşdığını görünce başka çarem olmasığını anladım ve ayağa kalkarek koşmaya başladım. Geriye doğru, nereye gitdiğimi bilmeden koşuyordum. Karanlık sokaklardan ardıma bakmadan koşuyordum. Işte bu beni korkutmuşdu.

ONUN İÇİN (PSIKOPAT #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin