Genç kız ormanda tek başına yürürken uzaktan onu izleyen annesini gördü. Koşarak annesine kavuşmaya çalıştı , aralarında çok az bir mesafe kalmıştı. Annesine dokunduğu anda annesi ortadan kaybolmuştu. Ormanın içinde annesini aramaya başladı. Kadın çalıların arasında, arkası dönük,çıplak bir şekilde duruyordu. Annesini kolundan tutup çevirdiği anda karşısında kendi yüzünü gördü.
Bulanık suda görülen bir yansıma gibiydi.Matchless sıçrayarak uykusundan uyandı. Yine aynı rüyayı görmüştü. Sürekli bu rüyayı görüyordu. Ne anlama geldiğini bir türlü çözememişti. Bilinç altında neler yattığını bilmiyordu. Raul bu konu ile ilgili psikolojik yardım alması gerektiğini söylemişti ama Mat bunu sürekli reddediyordu. Yatağından yavaşca kalktı ve banyoya gitti. Soğuk suyla elini, yüzünü yıkadı. Aynada kendine baktı. Yüzü çok soluk duruyordu. Gördüğü görüntü moralini bozdu. Banyodan çıkıp odasına geri döndü.
Bugün hafta sonuydu, babası çoktan göl kenarında ki eve gitmişti. Gitmese de pek bir şey farketmiyordu. Son yaşananlardan sonra zaten bozuk olan araları daha çok bozulmuştu. Mat o günden beri Raul ile hiç konuşmamıştı. Şaşırtıcı bir şekilde Raul da Mat ile konuşmamıştı. Genç kız yaşananların en yakın arkadışı ile arasını bozmasını istemiyordu. Telefonunu eline aldığı gibi Raulu aradı. Telefon açılır açılmaz kız konuşmaya başladı.
" Günaydın yakışıklı. Görüşmeyeli nasılsın bakalım?"
" Günaydın. İyiyim. Sen nasılsın?"
Raul'un sesinde ki soğukluk Mat'in dikkatini çekmişti. Normalde Raul hiç bu kadar kısa cevaplar vermez ve çok cana yakın konuşurdu. Bugün ise sesinde buz gibi bir soğukluk vardı.Wade'in kızın göz yaşlarını silmesi çocuğun aklından çıkmıyordu. Hep Wade'in yerinde kendisinin olması gerektiğini düşünüyordu. Ne kadar Mat'e sıcak davranmak istesede davranamıyordu.
" Bende iyiyim. Sorduğun için teşekkür ederim."
" Kusura bakma Mat bu aralar kafam pek yerinde değil."
" Hala o gün yaşananlardan dolayı kendini suçluyorsan buna artık bir son vermelisin."
" Lütfen o gün yaşananları hatırlatma. Hatırladıkça kendimi iyi hissedmiyorum."
" Peki. Bugün birlikte bir şeyler yapalım mı?"
" Olur. Ben öğleden sonra gelir seni alırım."
" Anlaştık."
Telefonları kapattıktan sonra Mat mutfağa gidip kendine kahvaltık bir şeyler hazırladı. Bu ara pek iştahı yoktu. O yüzden sadece süt ile yulafı karıştırıp yedi.Buluşma saatinin gelmesine yakın Mat hazırlanmaya başladı. Raul' un yanındayken kendini rahat hissettiği için kıyafet konusunda da pek kasmamıştı.
Raul yol boyunca Mat'in yanında mutlu gözüksün diye gülme provaları yapmıştı. Kapının önüne geldiği zaman her zaman ki yüz ifadesini takındı ve kapıyı çaldı. Mat kapıyı açar açmaz kocaman gülümseyip Raul'a sarıldı. Çocuk o an bütün yaşananları unuttu ve sevdiği kıza kocaman sarıldı. Mat'in kokusunu içine çekti. Dünyada ki en sevdiği koku Matchless'ın kokusuydu.
Sarılmaları bittikten sonra her zamanki gittikleri kafeye gitmek için yola koyuldular.
Yol boyunca şakalaşıp, muhabbet ettiler. Keyifleri gayet yerindeydi.
×××
Darcy sabah erken uyanıp soluğu mutfakta aldı. Babası bugün evdeydi o yüzden babası için süpriz kahvaltı hazırlamaya başladı. Sofrayı babasının en sevdiği kahvaltılıklarla donatmıştı. Her şey tamamlandıktan sonra kurduğu sofraya göz attı. Her şey mükemmel görünüyordu.
Babası uyanmasın diye yavaşça kapıyı açıp içeriye girdi. Robert mışıl mışıl uyuyordu. Darcy'i usulca babasının yanına sokuldu ve yanağından öptü. Robert kızın öpücüğüyle gözlerini aştı.
" Günaydın babişkom."
" Günaydın aşkım."
" Sana harika bir kahvaltı hazırladım. Hadi elini yüzünü yıka ve mutfağa gel."
Robert başıyla kızını onayladı. Darcy odadan çıktıktan sonra Robert ne kadar şanslı bir baba olduğunu düşündü. Darcy onun yaşama sebebiydi.Aşağı indiğinde harika bir kahvaltıyla karşılaştı. Kızıyla muhabbet ederek kahvaltılarını ettiler.
"Ee prenses bugün ne yapmak istersin?"
"Balık tutmaya gidebiliriz."
"İyi fikir"
×××
Mat ve Raul dönüş yolunda Raul'un işi çıktığı için ayrılmışlardı. Mat de geze geze evine gidiyordu. Yolda giderken biri koluna sertçe çarptı. Arkasına döndü.
"ÖNÜNE BAKSANA. KOLUMU KIRIYORDUN."
Çocuk Mat in bağırmasıyla Mat e doğru döndü.
"Ben önüme bakıyordum. Suç senin görünmeyecek kadar kısa olmasaydın."
Mat bu lafa çok sinirlenmişti. Tamam kısa olabilirdi ama bunun yüzüne aşağılayıcı şekilde vurması gerekmezdi. Çocuk gerçekten de baya bi uzun boyluydu.
" İnsanların dış görünüşüyleriyle dalga geçmenin yanlış olduğunu bu yaşa kadar öğrenemedin mi ?"
"Öğrenemedim sen mi öğreticeksin?"
Çocuk alaycı bir şekilde gülüp arkasına dönderken Mat o sırada çocuğu tanıdı. Okulda kızı üstüne alıp öpüşen çocuktu bu.
"Ben seni tanıyorum."
Çocuk tekrardan sırıttı.
"Beni herkes tanır pıtırcık."
"Okulda teneffüs aralarında kızları beceren birinin tanına bileceğini pek düşünmüyorum."
Çocuk iyice Mat'e doğru yaklaştı ve gözlerini kızın gözlerine kenetledi.
"Seni de o şekilde becermemi ister misin ?"
Mat bu duyduğu karşısında çok sinirlenmişti. O kim olurdu da böyle bir şey söylerdi. Mat çocuğu göğüsünden iktirip,koşarak oradan uzaklaştı.
Çocuğun yüzü aklından çıkmıyordu. Hafif dalgalı saçları, kalın kaşları, güneş ışığı altında parlayan deniz gibi mavi gözleri,sivri bir suratı vardı. Kulakları kepçe olmasına rağmen ona çok yakışmıştı. Her ne kadar yakışıklı olursa olsun Mat'e öyle bir teklifte bulunamazdı. Eğer Mat birisiyle birlikte olucaksa tek istedeği kişi Wade di. Kalbi Wade aitti tabi her ne kadar Wade'in kalbi başka bir kadına ait olsada. Belki Mat aşkı Wade de aramak yerine etrafına biraz bakınsa onu gerçekten sevenin yanı başında olduğunu görebilirdi. Gerçi hep böyle olmaz mı? Biz başkalarının peşinde koşarken bizi gerçekten sevenleri gözden kaçırırız.Mat sonunda evine gelmişti. Kapıyı açıp içeriye girdi. Yukarıda ki kattan tak tak sesler geliyordu. Mat hırsız olabileceğini düşüp önce mutfağa gidip eline bıçak aldı. Sonra yavaş yavaş adımlarla yukarıya çıktı. Babasının odası açık duruyordu. Yavaşca odaya yöneldi. Kafasını odadan içeriye uzattı. İçeride ki hırsız değil babasıydı. Elinde kocaman bir tablo vardı . Babası tabloyu tam yatağının karşısında ki duvara asıyordu. Mat babası önünde durduğu için tabloda ne olduğunu göremiyordu. Babası tabloyu astıktan sonra nasıl durduğunu görmek için kenararıya çekildi ve o zaman Mat tabloda annesinin kara kalemli çizili olan tablosunu gördü. Resmin altına babasının imzası vardı. Mat babasının resim yapmaya bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordu. Annesi resimde tıpkı bir melek gibiydi. Mat babası onu görmeden yavaş adımlarla aşağı indi, elinde ki bıçağı da mıtfağa bıraktı. Sonra da eve yeni gelmiş gibi odasına çıkıp kapısını kapattı.
Zayn odanın kapanma sesiyle Mat'in geldiğini anlamıştı. Hiç aldırış etmeden karısının resmine bakmaya devam etti. Uzun zamandır bu resmi yapmak için uğraşıyordu ve sonunda başarmıştı. Artık her güne karısıyla başlayıp, gözlerini karısıyla kapaya bilirdi.
Birini sevmek için illa yaşaması gerekmiyordu. Zayn de bunun güzel örneklerinden biriydi. Bazen düşünüyordu keşke karısını en başından böyle sevseydi o zaman kötü olan şeylerin hiçbiri yaşanmazdı. Ama unuttuğu bir şey vardı bu yaşananlar yaşanmasaydı Emmasını bu kadar büyük bir aşkla sevemezdi. Onları bu denli bir birine bağlayan şey yaşadıkları olaylardı.
Yeni bölümümüz sizlerle. İnşallah beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Desteklerinizi esirgemeyin lütfen seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRTÜĞÜN GÖLGESİNDE +18
Novela JuvenilDaha gözlerini açtığı ilk anda hayata 1-0 geride başlayan birinin mutlu olması beklenemezdi. Ben Matchless Malik anne ve babamın günahlarının bedelini ödemekle cezalandırıldım. Hayat her zaman adil olmuyor değil mi? Sürtüğün gölgesinde kalan genç b...