Zayn göl kenarında ki evinin bahçesinde oturmuş bir yandan gölü izliyor bir yandan da içiyordu. Emma öldüğünden beri kendini iyice içkiye vermişti. Karısı öldüğünden beri kendini kocaman bir boşlukta hissediyordu. Onun yerini kimse dolduramazdı. Ona sevmeyi Emma öğretmiş, hayattan zevk almasını sağlamıştı. Kötü alışkanlıklarından kurtarmış onun iyi adam olmasını sağladı. Böyle bir kadının yerini kim doldura bilirdi ki?
Zayn derin düşüncelere dalmışken yanına yavru bir kedi geldi. Emma'nın kedileri ne kadar çok sevdiğini anımsadı. Kediyi sevmeye başladı. Zayn'in dokunuşuyla yavru kedi kaçtı, Zayn de istemsizce kalkıp kedinin peşinden gitti. Kedi Zayn den daha hızlı gidiyordu. Zayn ayağa kalktığı zaman sarhoş olduğunu fark etti. Bu kadar çok içtiğini tahmin etmemişti. Başı dönüyor, yürümekte zorluk çekiyordu. Kedi kayıplara karışmıştı, Zayn'in ise baş dönmesi katlanılmaz bir hal almıştı . Eve gitmeye çalışıyordu ama kaybolmuştu bir türlü evinin yolunu bulamıyordu. Yürüyecek hali kalmamıştı. Dizlerinin üzerine çöktü ve gözlerini kapadı. Belki gözlerini yumması bir anlığına işe yarardı. Rahatlamaya,aklını boşaltmaya çalışacaktı;çünkü kanında ki alkol hafızasına güvenmesini daha da zorlaştırıyordu.
Zayn o an birinin geldiğini hissedip gözlerini açtı. Aklının ona ihanet edip etmediğini merak ederken başını kaldırdı,damarları sevinçle canlandı.
"Emma?"
Karısı hemen karşısında sokak lambasının altında bir gölge gibi belirmişti. Gülümsemesi içini ısıttı,gözlerini kocaman açıp karısının kaybolacağından korkarken doğruldu. Karısı yardımına koşmuş,onu kurtarmaya gelmişti.
"Bu, sensin, öyle değil mi?"
Cevap vermedi ama orada hareketsizce durdu. Zayn karısının göz kamaştıran güzelliğine hayran hayran baktı. Emma, hayatının ilk ve tek aşkı olmuştu. Zayn onu çok ama çok özlüyor, en çok ihtiyacı olduğu anda yanına gelmesine seviniyordu.
Zayn ona uzandı ama Emma geri çekildi. Zayn hemen elini indirip yüzünü astı. Ona dokunamayacağını anlamalıydı. Ölülere dokunamazdı.
"Kayboldum" diye fısıldadı." Bana kızma ama evin yolunu bulamıyorum. "
Emma bir kez daha gülümsedi. Karısının ona kızmadığını anlayınca Zayn'in içi rahatladı.
Neler olduğunu açıklaması gerektiğini düşündü.
"Kedinin peşinden gittim ve onu kaybettim. Sonra da evin yolunu bulamadım. Bu kadar içmemeliydim."
Emma elini uzattı, Zayn ayağa kalktı.
"Beni eve götürür müsün?" diye sordu,hüzünlenmesine ve kendisini çaresiz hissetmesine kızdı.
Emma evet dercesine başını salladı. O ölüp gideli 14 yıl olmuş, o yılların her biri de Zayn'e sonsuzluğu tattırmıştı.
"Gelmene çok sevindim" diye fısıldadı, sesinin hissettiği duygularla çatlamasını gizlemeye çalıştı."Emma seni çok özledim."
Boş boş konuştuğunu bilmesine rağmen ona işlerinden bahsetti. Zayn karısının birazdan gitmek zorunda kalacağından ve anlatmak istediği onca şeyi anlatamayacağından korkuyordu.
"Seni öldüren katille her gün aynı evde yaşamak gittikçe zorlaşıyor. Ne yapıcağımı bilmiyorum. Ne yapmalıyım?" Bir cevap duymayı beklemiyordu,cevap da alamadı zaten. Aradığı cevabı yıllar önce Emma ona yazdığı mektupta vermişti tabi Zayn bu cevabı kabul etmek istemiyordu.
Sonra aniden evini gördü. Emmayla yaşlanmak için aldığı ama tek başına yaşlanmak zorunda kaldığı evin tırabzanına tutunup her basamağı teker teker zorlanarak çıktı. Emma'ya teşekkür etmek için arkasına döndü ama sevgili karısı çoktan ortadan kaybolmuştu.
İç çekerek,"Ah, Emma. Ne olur bana geri dön. Ne olur."×××
Mat teneffüste deli gibi Wade'i arıyordu. Onu bulup anlamadığı derslerin olduğunu söyleyip ve yardımcı olabilir mi diye sorucaktı. Biraz daha dolandıktan sonra Wade'i arka bahçede arkadaşlarıyla konuşurken buldu. Yanlarına biraz yaklaştı ama Wade onu görmedi. Yüzü asık duruyordu. Mat merak edip ne konuştuklarını dinlemeye başladı. Arkadaşları Wade ile hala Darcy ile birlikte olamadığı için dalga geçiyorlardı. Wade bu duruma daha fazla dayanamadı ve arkadaşlarının yanından ayırıldı. Matchless duyduklarına çok şaşırmıştı. Wade o kadar sinirliydi ki Mat'in yanından geçmesine rağmen onu fark etmemişti. Duydukları Mat'in hoşuna gitmişti. Darcy'nin veremediği her şeyi Wade'e vermeye hazırdı. Ders konusunu başka bir gün konuşmaya karar verdi ve sınıfına doğru yola koyuldu.Sınıfa girdiğinde yerinde başka bir kız oturuyordu. Kız resmen Raul'un içine düşücek gibi duruyordu ama Raul tepkisizdi. Zaten kızlara karşı hep tepkisizdi. Hiç bir kızla ilgilenmezdi. Arkadaşını tanımasa gay olduğunu düşüne bilirdi. Daha fazla kapıda dikelmeyi bırakıp yerine doğru yürüdü. Masasına vardığında kızın tepesinde dikeldi. Kızın kalkması için 'öhö öhö' diye ses çıkardı. Kız kafasını kaldırıp göz ucuyla Matchless'a baktı.
"Ne var?"
Mat soru karşınsında donup kaldı. Kız hem yerinde oturuyor hemde ne var diye utanmadan soruyordu.
"Burası benim yerim kalkar mısın?"
Raul da Mat'i destekledi.
"Burası onun yeri kalkar mısın?"
Kız gülümsedi.
"Normal de kalkmazdım ama sırf Raul istedi diye kalkıyorum."
Kalktıktan sonra Mat'e omuz atıp kendi sırasına oturdu. Mat iyice sinirlenmişti ama rezillik çıkmasın diye kendini tuttu.
"Bu kızın sorunu ne?"
"Benden hoşlanıyor ve sen sürekli etrafımda olduğun için sana gıcık. Hepsi bu."
"Peki bundan benim neden haberim yok."
"Bütün gün Wade Wade diye orta dolanıcağına bana biraz olsun vakit ayırıp,hayatımın nasıl gittiğini sorsaydın haberin olurdu."
"Ne yani ben seninle ilgilenmiyor muyum?"
Raul sinirli sinirli " Bu sorunun cevabını kendin ver " dedi ve önüne döndü. Mat tam cevap vericekken içeriye dersin hocası girdi ve konuşmaları yarım kaldı.
Mat bütün ders Raul'un dediklerini düşündü. Aslında arkadaşı haklıydı. Tek düşündüğü şey Wade di, başka hiç bir şey düşünemiyordu. Aklı fikri hep o çocuktaydı. Raul'un hayatı aklının ucundan bile geçmiyordu. Yaptığı bencillikti. Vicdan azabı çekmeye başlamıştı. Raul her zaman onun yanındaydı buna rahmen Raul'u ihmal etmişti. Raul bunları hak etmiyordu.
Ders bitmişti fakat Mat hayal dünyasında takıldığı için dersin bittiğinin farkına bile varmamıştı. Raul kızı türtükledi, Mat irkilip hayata geri döndü.
"Ders bitti hadi kalk."
Mat eşyalarını toparlayıp kalktı.
"Bir yerlere mi gitsek ne dersin?"
"Bugün ki konuşmayı beni bir yerlere götür diye yapmadım. Arkadaşlara sözüm var başka zaman gideriz."
Raul hiç arkasına bakmadan sınıftan çıkıp gitmişti. Mat bu hareketin üstüne olduğu yerde kaldı, Raul normalde böyle bir şey yapmazdı. Arkadaşının ne kadar kalbini kırdığını fark etti aynı durumda kendisi olsaydı o da kırılırdı.
Mat ağır adımlarla sınıftan çıktı. Merdivenlerden inerken Wade ile karşılaştı. Hala sinirli gözüküyordu. Mat usulca seslendi.
"Merhaba"
Wade o an kızı farkketti.
"Merhaba"
"Pek iyi gözükmüyorsun. Bir şey mi oldu?"
"Arkadaşlarımla tartıştım önemli bir şey değil"
"Bir şeyler içmek ister misin?"
"Aslında kütüphaneye gidip araştırma yapmam lazım. İstersen sende gel bana yardımcı olursun."
Mat bu duyduğu karşısında sevinmişti.
"Olur. Hem benim de vaktim geçer."
Birlikte kütüphaneye doğru yürüdüler. Yol boyunca Wade hiç sesini çıkarmamıştı. Kafası baya karışık gözüküyordu. Mat önce bir konu bulup konuşmayı düşündü ama sonra Wade'in üstüne gitmemesi gerektiğini düşünüp sustu.
Kütüphaneye geldiklerinde boş bir masa bulup oturdular. Wade araştırma konularını ikisine paylaştırdı. Vakit kaybetmeden araştırmaya başladılar. Mat'in tek düşüne bildiği Wade'e nasıl yakınlaşması gerektiğiydi. Bu çocuğu nasıl ayarlar bilmiyordu. Artık harekete geçmeliydi ama nasıl yapacağını bilmiyordu.Yarım saat sonra ikiside konuları tamamlamışlardı. Wade, Mat'e bir şeyler anlatıyordu ama Mat oralı bile değildi. Wade'in büyülü güzelliğinde kaybolmuştu. Wade kızın onu takmadığını görmüştü.
"Hey! Sen beni dinlemiyor musun?"
Mat çocuğun bu söylediğiyle toparlanıp kendine gelmişti.
"Özür dilerim dalmışım"
"Ne düşünüyordun o kadar dalıcak."
Kız ne diceğini bilemiyordu. Sonunda cesaretini topladı.
"Seni düşünüyordum."
Oğlan duyduğu cevapla afallayıp kalmıştı. Kız oğlanın konuşmasına izin vermeden konuşmaya devam etti.
"Bugün arkadaşlarınla konuştuğun şeyi duydum."
Wade'in ağzı bir karış açıldı yüzü utançtan kızardı.
"Mat bak..."
Kız parmağıyla oğlanın dudağına dokunup susturdu. Mavi gözlerini oğlanın kahve gözlerine odakladı.
"Açıklama yapmak zorunda değilsin"
Wade olanlar karşısında şaşkındı. Kız oğlana iyice yaklaştı. Kulağına doğru eğildi ve fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Sana Darcy'nin veremediği her şeyi vermeye hazırım."
Wade duyduğuyla hemen toparlanıp kendine geldi, Mat'i kendinden uzaklaştırdı ve eşyalarını topladığı gibi oradan uzaklaştı. Mat kütüphanede yalnız başına kalakalmıştı. Yaptığından dolayı pişman değildi ama utanmıştı. Bir daha Wade'in yüzüne bakamayacaktı. Şuan tek istediği şey Raul'un yanında olmasaydı. Raul ile konuşunca her şey geçer giderdi. Mat bir daha Wade'in yüzünü göremeyeceğini hissetmişti. Hemen eşyalarını toplayıp kütüphaneden çıktı. Telefonunu çantasından çıkarıp Raul'u aradı. Oğlan telefonuna cevap vermedi. Yapıcak bir şey yoktu. Yaptıklarının sonucuna katlanacaktı.İşte yeni bölüm uzun bir ara oldu. Kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRTÜĞÜN GÖLGESİNDE +18
Novela JuvenilDaha gözlerini açtığı ilk anda hayata 1-0 geride başlayan birinin mutlu olması beklenemezdi. Ben Matchless Malik anne ve babamın günahlarının bedelini ödemekle cezalandırıldım. Hayat her zaman adil olmuyor değil mi? Sürtüğün gölgesinde kalan genç b...