METRES

11.6K 117 6
                                    

Mat haftasonu alarmsız uyanmanın verdiği mutlulukla güne gözlerini mutlu bir şekilde açttı. Yatağından doğruldu ve gülümseyerek gerindi. Bugün hiç olmadığı kadar mutlu uyanmıştı,içi kıpır kıpırdı. Yatağından kalkıp banyoya gitti,elini yüzünü yıkadı ve aynada ki görüntüsüne uzun uzun baktı. Annesine ne kadar çok benzediğini düşündü, sonra aklına babası geldi. Annesine benzediği halde onu sevmiyordu belki de bu yüzden ondan nefret ediyordu, Emmanın yerini aldığı için.
Karnının gurultusuyla aynaya bakmaya son verdi ve banyodan çıktı. Odadan çıkmak için kapısını açtığında babasının odasının kapısının yarıya kadar açık olduğunu gördü. Usul usul kapıya doğru ilerledi, aralıktan içeriye kafasını uzattı. Babası mışıl mışıl uyuyordu. O kadar güzel uyuyordu ki Mat onu izlemekten kendini alı koyamadı. Babasını izlerken dayanamadı ve yavaşca içeriye girdi, babası uyanmasın diye parmak ucunda yürüyordu. Yatağın oraya vardığında babasının baş ucunda diz çöktü. Bugüne kadar babasına hiç sarılmamış,öpmemiş, bir kez olsun kokusunu içine çekememişti. Şuan cesaretini toplamış ve hazır babası da uyuyorken onu öpe bilirdi. Yavaşca ayağa kalkıp babasının alnını öpmek için eğildi, tam o sırada babasının nane ve sigarayla karışmış kokusu içine doldu. Kendini hiç bu kadar huzurlu hissetmemişti. Mat o an baba kokusunun nasıl huzur verici olduğunu anladı tam da arkadaşlarının anlattığı gibiydi insan koklamaya doyamazdı. Babasının kokusunun etkisinden kurtulup öpmek için alnına doğru iyice yaklaştı sonra babası uyanır diye korkup geri çekildi. Odadan çıkmaya karar verip arkasına döndü sonra dayanamayıp babasına doğru geri döndü. Ellerini babasının gece gibi karanlık siyah saçlarına götürdü. Dokunmasıyla Zayn kızın bileğini kavradı, ela gözleri kocaman açılmış Mat'i delip geçiyordu. Yataktan kalktığı gibi kızını kolundan tutup iktirdi. Parmağını kızına doğru sallayarak sert bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Sakın bir daha bana dokunayım deme!"
Mat o an gelen ani bir cesaretle cevap verdi.
"Dokunursam naparsın?"
"Senin karımı öldürdüğün gibi bende seni öldürürüm. Ve emin ol hiç acımam!"
Babasının sözleri Matchless'ın göğsüne bir ok gibi saplandı . Canını acıtan ise babasının sözlerinde ki doğruluk payıydı. Usulca başını öne eğdi.
"Biliyorum acımazsın."
"Tamam fazla uzatma. Defol git odamdan!"
Matchless başı önde odadan çıktı ve hemen kendi odasına geçip kapısını kapattı. Yerin ayaklarının altından kaydığını hissetti, odasında ki her şey dönüyordu. Kapının koluna tutunup destek aldı. Baş dönmesinin geçmesi için gözlerini bir noktaya sabitledi. Bir kaç dakika içinde baş dönmesi geçmişti. Yatağına doğru ilerledi. Yatağa yatıp yorganını da üstüne örttü. Göz yaşları çıkmak için bu anı beklermişcesine gözlerinden akmaya başladı.
Tek yapmak istediği bir kez olsun babasının saçlarına dokunmaktı. Kötü bir niyeti yoktu. Güne mutlu başlarken böyle sonuçlanıcağını hiç düşünmemişti. Bu kadar kötü davranılmayı hak etmiyordu. Kendisini çok yalnız hissediyordu. Derdini anlatacağı , omzunda ağlayacağı biri yok diye düşündü. Oysa ki Raul tek bir telefonuyla yanına koşar gelirdi. Mat'in ise tek düşündüğü Wade'di , şuan yanında olmasını çok isterdi. Kütüphane de yaşananları hatırladı, Wade o günden sonra Mat'i hiç takmamış,görmezden gelmişti. İçinden bir ses Wade'i aramasını söylüyordu şuan da ona iyi gelecek kişi Wade diye düşünüyordu. Telefonunu alıp Wade'i aradı. Telefon açılmamıştı belki duymamıştır diye tekrar aradı ve yine yanıt alamadı.

Wade duştan çıktıktan sonra hemen kendini yatağına attı. Spor onu baya bir yormuştu. Yatağında dinlenirken belki Darcy aramıştır diye telefonunu eline aldı.  2 tane cevapsız arama vardı ama arayan Darcy değil Matti hayal kırıklığına uğradı. Durduk yere niye aradı diye düşünürken içine bir kuşku düştü daha fazla merakına dayanamayıp Mat'i aradı.
Mat telefonunun zil sesiyle irkildi. Arayanın Wade olduğunu görünce deliye döndü. Hemen telefonu açtı.
"Neden beni arıyorsun ?"
Mat göz yaşlarını tutamadı .
"Çok kötüyüm. Sana ihtiyacım var."
Ağlamaktan sesi titremişti.
Wade kızın o denli içten ağlamasına dayanamadı.
"Yarım saate ilk tanıştığımız yerde olurum."
Sesi donuktu,yelkenleri suya indirmemeye çalışıyordu. Kızın cevap vermesini beklemeden telefonu kapattı.
Mat telefonun kapanmasını umursamadan oturduğu yerden kalkıp hazırlanmaya başladı. Yarım saatte anca sahile varırdı.

Mat sahile vardığında Wade bir bankta oturuyordu. Hemen koşarak gidip yanına oturdu. Wade şaşkın bir yüz ifadesiyle kıza bakıyordu. Mat dayanamayıp oğlana sarıldı. Basit bir sarılma değildi neredeyse oğlanın kemiklerini kırıcaktı. Wade usulca kızı kendinden uzaklaştırdı. Kızın yüzüne baktığında gözlerinin ağlamaktan kıpkırmızı olduğunu fark etti.
"Neyin var? Ne oldu?"
"İyi değilim sadece bunu bilsen yeter."
"Yapa bileceğim bir şey var mı?"
"Omuzuna başımı yaslaya bilir miyim?"
Wade bu soruyu iyice düşündü. Başını omzuna koymasının bir sakıncası olmaďığını düşündü.
"Tabi" demekle yetindi.
Kız usulca başını oğlanın omzuna dayadı. Bütün acısı dinmişti,kendisini bulutların üstündeymiş gibi hissediyordu. Keşke zaman tam şuanda dursaydı ve hep sevdiği adamla bu şekilde kalabilseydi. Dünyalar onun olurdu.

Ne kadar süredir bu şekilde durduklarını bilmiyorlardı. Wade uzaklara dalmış denizi izliyor, Mat ise başı oğlanın omzunda gözleri kapalı bir şekilde anın tadını çıkarıyordu. Bu güzel ortam Wade'in telefonuna gelen mesajla bozuldu. Wade telefonunu cebinden çıkarmak için Mat'i kaldırdı. Mesaj Darcy den di.
"Babam akşam bir iş yemeğinde olacak. Müsaitsen bize gelsene."
Wade'in aldığı mesaj karşısında yüzü güldü. Uzun zamandır birlikte vakit geçiremiyolardı.

Wade kafasını çevirdiğinde Mat le burun buruna kaldı. Kızın bu kadar yakınında olduğunun farkına varmamıştı. Aralarında ki mesafe yok denecek kadar azdı. Mat bir anda çocuğun dudaklarına yapıştı. Wade ne olduğunu anlayamadı dudağında hissettiği sıcaklık içinin buz kesmesine neden oldu. Hemen Mat'i kendinden uzaklaştırıp hiç birşey demeden orada uzaklaştı.
Mat ortada yapa yalnız kaldı. Ellerini dudaklarına götürdü. Wade i öptüğü an kendinden geçmişti. Sanki bir rüyada gibiydi. Öpücüğün etkisi geçince bir an aklına Wade'in bir daha onu görmek istemeyeceği geldi. Akıl alması gerekiyordu. Hemen Raul'u arayıp yanına çağırdı.

Raul yarım saatte geldi. Şaşkın şaşkın kızın yüzüne bakıyordu, arkadaşının yüz ifadesinden neler hissettiğini kestirememişti. Normalde hemen anlardı. Mat çocuğu aceleyle yanına oturttu ve konuşmaya başladı.
"Ne yaptığımı duysan inanamazsın."
"Seni dinliyorum."
"Wade'i dudağından öptüm."
Raul duyduğu karşısanda donup kalmıştı. Mat'in sesi kulağında yankılanıyordu. Ses gittikçe içinde büyüyordu. Bir anda elini kaldırdı Mat'e tokat atıcakken durup elini indirdi. Kız, arkadaşının elini kaldırmasıyla korkudan kafasını çevirdi.
"Utanmadan yaptığınla gurur mu duyuyorsun? O öptüğün adamın bir kız arkadaşı var. Seni sever mi sanıyorsun? Ben söyliyim seni hiç bir zaman sevmeyecek. Onun kalbinde ki tek kadın Darcy ."
Mat cevap vermeden duruyordu. Arkadaşının söyledikleri canını yakmıştı. Göz yaşlarını tutmak için kendini zor tutuyordu. Raul'un öfkesi hala geçmemişti.
"Söylesene Mat sevgilisi olan bir adamın bir tane daha sevgilisi olur mu?"
Matchless daha fazla dayanamadı.
"EVET. OLUR! "
Raul sırıttı.
"Evet olur. Ona da METRES derler."
Mat ani bir tepkiyle Raul' a tokat attı. Attığı tokat Raul'u etkilememişti bile. Hala sırıtmaya devam ediyordu.
"Ne oldu doğruları duymak canını mı yaktı?"
"Canımı yakan sözlerin değil. Bunca yıl seni en yakınım sanmam."
Mat arkasını dönüp yürümeye başladı. Raul da arkasından seslendi.
"EN YAKININ OLARAK SENİ ALKIŞLAMALIYDIM. KUSURA BAKMA MATCHLESS !"


SÜRTÜĞÜN GÖLGESİNDE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin