📷 Peter ve Gwen
🎧 öneri →Florence + The Machine "Heartlines" ve Katy Perry "Teenage Dream"Bendeniz, Gwendolyn, bu sabah bilerek ve isteyerek geç kalmıştım ki, bu da dünya üzerinde gerçekleştirdiğim en garip eylemlerden birisi olmuştu benim için. Garipti çünkü bunun için daha fazla bir çaba göstermem gerekmemişti. Sadece dün yaptıklarımı tekrarladım.
Ve kulaklığımı yanıma almadım.
Yaptığım şeyin biraz saçma olduğunun farkındaydım ama inancım tamdı. Evren, kader, ya da yukarıda bizi yöneten o güç bana ilk defa böylesi bir şekilde vurmuştu ve bu sefer elimden kaçırmak istemiyordum. Coldplay'in o şarkısı aklımdan gitmiyordu. Onunla Everlasting Arms'ta birlikte ritimle sallanmamız aklımdan gitmiyordu. Adını bilmediğim gerçeği ise beni çok sonradan ağır bir şekilde vurmuştu.
Açıkçası dün Felicia ve Paris bana onun adını sormasalar onun adını öğrenemediğim aklımın ucuna dahi uğramazdı ki bu da beni deli eden bambaşka bir olaydı.
Aynı okulda olmamıza karşın onu daha önce hiç fark etmemem ise daha fazla delirticiydi.
Fel uzun sarı saçlarını tek omzunda topladı ve Bailee ile Lucas'a kötü bakışlar atmayı kestikten sonra sonunda bana dikkat verebildi. "Evet," dedi her zamanki hafif umursamaz hafif cilveli ses tonuyla. "Sabahki çocuğu hatırlıyorum Gwenny."
"Ne çocuğu?" diye sordu Paris yanlarına otururken. Fel tekrar Queen Bee'ye baktıktan sonra "Onun bunun çocuğu." dedi sinirle.
Kaşlarımı çatıp önümdeki pipeti ona fırlattım. "Nefretine bir ara verip bana odaklansan diyorum Felicia?"
Omuz silkti ve bana döndü. "Tamam, dinliyorum. Sabahki kimdi anlat."
"Onun bunun çocuğu mu?" Paris'e bakarak kaşlarımı çattım. Bari o yapmasaydı yani. Dişlerini göstererek güldü ve kolasından bir yudum aldıktan sonra bana baktı. "Neden bahsediyoruz gerçekten?"
"Bu sabah bir yakışıklı, yani bilmiyorum." Kendi sözümü keserek iç çektim. "Yakışıklıdan çok tatlı gibiydi sanırım ama neyse, bana kulaklığını verdi. Tabi bir tekini. Birlikte müzik dinleyerek geldik. Ve daha bitmedi," Bomba haberi verirken gözlerimi kocaman açtım. "O da bizim okuldanmış!" Fell aynı ifade ile bana bakmayı sürdürünce istediğim tepkiyi almak için Paris'e döndüm fakat o da bana aynı ifade ile bakış atıyordu.
"Ee? Nerede inanamamız gerekiyordu?" Felicia'ya somurtarak baktım ve çatalımı kenara bırakıp göz devirdim.
"Aslında hikayenin tamamına. Çünkü şu an kendimi izlediğimiz filmlerde gibi hissediyorum." Yemekhanemizin beyaz boyanmış yüksek tavanlarına bakıp hayallerime boğularak iç çektim.
Paris boğuluyormuş gibi bir ses çıkardı. "Yüzünden şu ifadeyi siler misin lütfen? Bak sakın sanırım ondan hoşlanıyorum demeye başlama seni evire çevire döverim Gwendolyn."
"Kes Fransa. Ondan hoşlanmıyorum tabi ki. Ama sadece o kadar tatlıydı ki..."
Paris Fransa dediğim anda bana ilgisini yitirdi ve sinirle iç çekti. Bu aramızda bir şakaydı ve Paris ne kadar kabul etmese de Fel ile beni dört yaşımızdan beri güldürüyordu. Üçlü olarak bizi en zor anlarda bile bir arada tutan bir semboldü. Gülerek koluna vurdum.
"Bir gün sen de bu şakaya güleceksin."
"Evet, her duyduğumda kusma hissimi bastırdığım anda hem de." Bu Fel'i de güldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗄𝗎𝗅𝖺𝗄𝗅ı𝗄 ── peter PARKER
FanficGwendolyn Carol geç kaldığı için o sabah kulaklığını yanına almayı unutmuştu. ©oscen, 2016 cover; art by @hoseyokki