birinci sabah ↬ kulaklık

7.4K 452 285
                                    

📷  Gwenny Carol

🎧
• Coldplay / Adventure Of A Lifetime
• Marina and The Diamonds / Savages
• Vampire Weekend / Everlasting Arms
        

Acele yüzünden annemin yeni silip süpürdüğü parkede kayarak düşmemin hemen öncesinde, duvarımızdaki büyük saate bakmayı akıl etmiştim.

Sabah sekizi on geçiyordu.

Birden beni boğan yakıcı sinir ile birlikte çığlık attım ve bazı şeylerin yolunda gitmesini dileyerek tekrar ayağa kalktım. Kapının hemen kenarında bekleyen sırt çantamı yerden kaptığım gibi sırtıma geçirdim ve telefonumu almayı unutmadan —Milenyum çocuğu olduğumu her zaman kabul ediyordum— kapıyı yavaşça çekerek evden ayrıldım.

Okula yine geç kalmıştım. Her şeye geç kalabilmeyi nasıl başardığımı ben de dahil kimse bilmiyordu. Okulda geç kalmama tüm idare ve öğretmenler alışmıştı, ki bu durumun daha yüksek mevkiilerde bile konuşulduğu gibi kafamda oldukça korkutucu düşünceler de vardı. Buluşmalara geç kalmama arkadaşlarım alışmıştı, sırf bunun için bana buluşacakları saatten yarım saat öncesinde haber veriyorlardı. Sürekli bir şeylere geç kalıyordum ve açık konuşmak gerekirse çevremdeki herkes benim sonradan soluk soluğa "Üzgünüm," diyerek katılmama alışmıştı.

Gwendolyn Carol geç kalan kızdı. Ve bunu herkes bilirdi.

İçi rutubet kokan karanlık apartmanın içinden sıkıntıyla bakışlar atarak emeklilik dönemi bir hayli yaklaşmış olan asansörü çağıran düğmeye üç dört defa daha bastım. Bizim katımızdan bir alt katta asansörün tekrar arıza verdiğini fark ettiğimde sakin kalmak için kendimi sınırlara kadar zorlayarak merdivenlerden aşağı ikişerli ikişerli inmeye başladım.

Annemin arkamdan koşmamamı söyleyen bağırışlarını yankılarla duysam da o sırada bunu umursamadım. Bu sabah o kadar erken kalkmıştım geç kalmamak için oysa. Gözlerimde biriken sinir göz yaşları önümdekileri çift gördürtse bile yoluma devam ettim. Büyük bir şansla düşmeden merdivenleri tamamladığımda büyük hızla kendimi dışarı attım. Ter içinde kalmıştım. Dün akşam aldığım duş tamamen boşa gitmişti.

Kaldırım insan denizine boğulmuştu. Sarı saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra derin bir soluk çektim ve nefesimi ciğerlerime hapsettikten sonra olabildiğince hızlı ilerleyerek otobüs durağına varmaya çabaladım. Kalabalıklar arasında kaybolmadan ilermeleye oldukça alışkındım çünkü ben de bayağı bir kalabalık okulda okuyordum. O okulun teneffüslerinde koridorlar arası yolumu bulmaya alışkındım. Ve bu iki olay birbirine hayret düşürecek kadar benzerdi.

Durakta durdum ve sol kolumu hafifçe sallayıp bileğimdeki saate baktım. Az önceki otobüsü kaçırmıştım. Şimdi bir sonrakine binmek zorundaydım ki, bu da zaten geç kaldığımın kesin bir kanıtıydı. Uğraşmama artık gerek kalmamıştı.

Sıkıntıyla sırt çantama tutundum ve ileriden yaylana yaylana gelen araca hızlanmasını emreden zihinsel emirler yolladım. Bazen mutant olmak istemiyor da değildim. Uçabilmek isterdim, ışınlanabilmek, zamanı durdurabilmek ya da şu sinir bozan otobüsü kendime çekebilmek...

Durakta et parçası görmüş aç aslan kabilesi gibi otobüse bakan kalabalıktan kendimi sıyırarak çıkardım ve merdivenlere atlayıp kendime yer bulmak için bacaklarımı buna hazırladım. Geliyordu. Derin bir nefes aldım.

Bir... Olduğum yerde sallandım.

İki... Neredeyse kapılar açılacaktı. Birisi beni yine itecek miydi?

𝗄𝗎𝗅𝖺𝗄𝗅ı𝗄 ── peter PARKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin