yirmi dördüncü gün ↬ kaos

3K 230 263
                                    

📷→ Peter Parker.

Ve Gwendolyn Carol.(You didn't see that coming?)

🎧 → Beyonce'dan "6 Inch" Yine Beyonce'dan "Halo"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎧 → Beyonce'dan "6 Inch"
Yine Beyonce'dan "Halo"

Gürültü mü daha fenaydı yoksa arada üzerime düşen hafif meraklı ve hafif acıyan bakışlar mı bilmiyorum.

Derince bir nefes aldım ve sırt çantamın kollarına tutunarak bahçede ilerledim. Otobüsün sallantısının etkisinden çıktığımda her şey daha yakın gelmeye başladı. Keşke Peter yanımda olsaydı da onunla konuşarak aklımı dağıtabilseydim. Varlığını yakınımda hissetmek istesem bile şu an kim bilir nerelerde birkaç yaşamı daha kurtarıyordu. Hiç değilse sabah mesajla bana kapalı bir şekilde bunu illettiği için şanslıydım.

Düşündüğümde ben oldukça şanslıydım. Bunu dün iyice görmüştüm.

Bana doğru selam verirmiş gibi kafasını sallayan ortak derslerimizden tanıştığım birkaç kişiye karşılık vererek merdivenlere doğru ilerledim. Dün olan olayları herkes duymuş muydu? O kadar hızlı yayılıyor olamazdı. Olmasını istemezdim. Arkada kalmış olmaya alışkındım ve ilerlerken tüm gözlerin üzerimde olmasından nefret ediyordum.

Kendine gel. Çok acil kendine gelmen gerekiyor. Sen pısırık değilsin. Sen bir deli mucidin elinden kurtuldun kendine gel.

Yanağımın içini ısırıp tişörtümü düzelttim ve omuzlarımı dikleştirip sağlam adımlar atarak merdivenleri çıktım. Sınıfa kadar bu havalı yürüşüyümü korumak sonrasında kendimi Fel ile Fransa'nın yanına atıp rahatlamak istiyordum.

Ama genelde olduğu gibi işler yine benim için ters gelişti.

Merdivenin son basamağında ayağımı kaldırmak için biraz geç kalınca dengem hafifçe bozuldu. Düşme anında refleksler işe girer adrenalin hormonu salgılanır ve her şeyin daha farkında olan bir beyinle dünyanın farkına varırız.

Benim farkına vardığım şey yerin tam üzerime doğru gelirken bir çift zarif ama güçlü elin beni kolumdan yakalayıp tutmasıydı. Bakımlı ellerin sahibini Felicia sanıp derince iç geçirdim ve gözlerimi kapatıp biraz şükrettim. Eğer düşseydim rezillikten başka bir şey çıkartmazdım.

"Of çok teşekkür ederim." diyerek gözlerimi açtım ve karşımda duran yüzü görünce bu sefer de geriye doğru merdivenlerden yuvarlanacak gibi oldum. (Tabi böyle bir şey yaşanmadı fakat benimle bir hayatta bu ihtimaller gereğinden fazla oluyordu.)

"Queen... Ay." Düşünmek adına gözlerimi kapattım. "Bailee?"

Onu bir iki saniye tanıyamadım. Bunun sebebi ise bugün makyaj yapmadan okula gelmiş olmasıydı. Güzeldi, güzel olmasına hala ama insanları itip kakmayı seven ve bundan zevk alan o cadalozluğu uçup gitmişti sanki. Duruydu, yorgun gibiydi. Ve ilk defa bana bakarak gülümsüyordu.

𝗄𝗎𝗅𝖺𝗄𝗅ı𝗄 ── peter PARKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin