Birinci Kısım | Üçüncü Bölüm

108K 6.2K 10.3K
                                    

Kaçırılma olayının on üçüncü saatine gelindiğinde, İstanbul çoktan kara teslim olmuştu. Bembeyaz bir sabaha uyanan şehirliler, kar yağışının bu kadar erken gelmesi üzerine hem şaşkın hem de mutluydular. Bir önceki gün şehri etkisi altına alan soğuk ve sağanak yağış kardan çok daha kötüydü. Şehrin üzerine çöken beyaz perdeden çok daha fazla konuşulan diğer olay, Dağlı ve Deniz çiftinin malikânelerinde yaşanan olaydı. On yedi yaşındaki genç kızın kaçırılması gündeme bomba gibi düşmüştü. Gazeteler, haber bültenleri, sabah programları... Çiftin fotoğrafları her yerde boy boy sergileniyor, kaçırılan kızın fotoğrafı ise neredeyse hiç gösterilmiyordu. Sektör için, Dağlı ve Deniz çiftinin gözükmesi reyting demekti ve herkes bunun ekmeğini fazlasıyla yeme peşindeydi. Genç kız ve çift, her yerdeydi. Ofis dedikodularının yeni malzemesi, sokakta yürüyen insanların yürüyüş sohbeti... Okul koridorlarındaki öğrencilerin bile gündeminde onlar vardı. Şahıslar ne kadar ünlü olurlarsa görünürlük de o kadar artıyordu. Kızı kaçıran kişi ya da kişilerden henüz çifte ulaşan olmamıştı. Kimse en kötüsünü düşünmek istemiyordu ancak ölümün soğukluğu yavaş yavaş hissediliyordu herkesin zihninde. Tekin Komiser'in görevi, eve bahçe bakımı için gelen şirket yetkilileri ve şirketin iş için görevlendirdiği kişilerle görüşmekti. Mesleki içgüdülerine dayanarak firmadan herhangi bir şey çıkmayacağını biliyordu. Ama söz konusu ona, Tekin amca diye seslenen küçük Yağmur'sa gerekirse İstanbul'daki her taşın altına bakabilirdi.

Firmadan ve çalışanlardan hiçbir şey çıkmamıştı. Şirket, politikası gereği sürekli zengin isimlerle çalıştığı için herhangi bir olay gerçekleşmesin diye her hafta işi yapması için farklı kişiler gönderiyordu. Kaçırılma olayının ne kadar süredir planladığı muamma olduğu için yıllardır aynı firma ile çalışan arkadaşının evine gelen çalışanlar ile görüşmesi onu ne kadar uğraşırsa uğraşsın sonuna ulaşamayacağı çıkmaz bir yola sokacaktı.

Güven, Yeliz Komiser'in tüm uyarılarına karşı gelerek sabahın ilk ışıklarıyla yanında kız arkadaşı İpek ile birlikte kız kardeşinin kaçırıldığı malikânenin önünde kameraların karşısına geçmiş, kız kardeşini kaçıranlara seslenip istedikleri şey fidyeyse misliyle ödeyeceğini ve bir an önce onlara ulaşmalarını istediğini söylemişti. Tekin, arkadaşının yayınını kendi aracında küçücük bir telefon ekranından izlemişti. Güven'in gözlerine yansıyan endişe, küçücük ekrandan bile rahatlıkla görülebiliyordu. Ama arkadaşının da bunun basit bir kaçırılma olayından çok daha fazlası olduğunu düşündüğünü biliyordu. Bu geçmişin bir yansıması, tarihin tekerrür etmesi olayı olacaktı. Bu, Tanrı'nın küçük Yağmur için planladığı hayatın çok dışındaki bir zaman çizgisinde gerçekleşen bir olaydı. İpek, Güven'in yanında dururken sert bir rüzgârın etkisiyle dalından kopmak üzere olan bir yaprak gibi görünüyordu. Deniz hiç konuşmadı. Hayatı kameraların önünde geçen güzeller güzeli kadının göz altları şişmişti. Bu şişlikler bile onun güzelliğini gölgelemiyordu. Yayın kapandıktan sonra korkusuz gazeteci kendi PR çalışmasını hızlıca başlatmıştı. Soluk gazetesinin matbaasında genç Yağmur'un gülümsediği bir fotoğraf binlerce kopya hâlinde basılmış, bu kopyalar bir organizasyon firması tarafından insanlar daha şehrin sokaklarına çıkmadan sokaklardaki yerlerini almıştı. Elektrik direkleri, panolar, duvarlar... Akla gelebilecek her boşlukta Yağmur'un gülümseyen yüzü insanlara bakıyordu. Çalışma yalnızca bununla da kalmamıştı. Binlerce bot hesap, milyonlarca insanın kullandığı Twitter uygulaması üzerinden sabahın ilk saatlerinde Yağmur Dağlı ismini ülke gündeminde en tepeye oturtmuştu. Bot hesapların işi bittikten sonra Dağlı çok sık kullanmadığı ama uygulama tarafından onaylanmış hesabı üzerinden kardeşi hakkında herhangi bir bilgisi olan kişi ya da kişilerin polise ya da kendisine ulaşıp kardeşini bulmalarına yardımcı olmalarını istedi. Verecekleri herhangi bir bilgi karşılığında servet ödeyeceğini söylemiş, böylelikle fırsatçıların da insan avı başlamıştı. Polis kendi kurallarına göre oynuyorsa Dağlı'nın da kardeşini bulmak için kendi planı vardı.

Herkes Uykuya Daldığında | Yaşam Ağacı (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin