Kişilik Abidesi

7 2 1
                                    

Dersanedeki kimya öğretmeni, aynı ritmik hareketlerle tebeşiri tahtaya vurdukça içimi daraltıyordu. Dakikaları sayıyordum resmen. Ne not tuttuğum vardı, ne de dinleyebildiğim. Gözüm habire bir yerlere dalıyordu.

"Amma kestin be kızım!" kulağıma eğilmiş fısıldayan Selin'in sesiyle irkilerek kendime geldim.

"Haa .. yok ya dalmışım öyle". O Burak'ı işaret etmişti ama aslında baktığım Ege'ydi, yine de yanlış anlamasını düzeltmedim.

Apaçık renkte dağınık saçlarına bakıyordum. Rahatsız etmiyor muydu acaba bu halde onu? Gerçi ince telli gözüküyordu, hafiftir, uğraştırmıyordur ama... Parmaklarını içinde dolaştırması da ne keyifli olurdu. Uzun uzun gezdirmesi insanın...

Teneffüs ziliyle hepimiz rehberlikçinin odasına doluştuk. Her sınıftan karma bir 20 öğrencilik ekip oradaydık. Gözüm hala Ege'nin saçlarında, bir şekilde onun oturdugu sandalyenin yanında durdum ve sonra sanki ilk kez dikkatimi çekiyormuş gibi Ege'ye yönelip,

"Aaa ne kadar ince saçların var" derken bir yandan da elimi başına koydum, parmaklarımla hep nasıl bir his olacağını merak ettiğim saçlarına dokunacaktım.

-ki, kendini önce refleksmiş gibi geri çekti. Sonra refleks olmadığını farkettim. Ona dokunmama izin vermemişti?

Hatta durumu idare etmek, geçiştirmek için bile dokunmama dayanmamış, ellerimi üstünden çekmemi ima edecek bakışlarını takınmıştı bile.

Şok oldum. ILK kez, bir erkeğin kendisine dokunulmasına izin vermediğini gördüm. Ilk kez. Halbuki onların canına minnettir; her dakika dokunsan onlara, onlar sana dokunsa... Sapık xy kromozomlular. 😒

Ege çoktan dönüp muhabbetine kaldığı yerden devam ediyordu ama ben orada ööyylece utanmış halde kalakaldım.

Şanslıyım yine ders zili çaldı da bir daha yüz yüze gelmeden geri sınıflarımıza döndük.

Neyse ki bu durumdan dolayı bana karşı davranışlarında hiçbir değişiklik olmadı.

"Iyi bari, kız tribi yemedim..." diye dusundum. Ama niye bu kadar bariz geri çekti kendisini? Sevgilisi mi var acaba yaa ondan mı rahatsız oldu ki... Gerçi alt tarafı saçına dokunacaktım
'-'

~~~

Ders çıkışı bizim ekiple buluşup Guitar Hero oynamaya gittik. Allah'ım yarabbim! O nasıl bir ses Mert'teki! Tamam, sesinin karizmasından belliydi iyi şarkı söyleyeceği de bu resmen eğitimli bir ses, belli. Meğer çocuk zaten yıllardır elektro gitar çalıyor, müzikle de ilgileniyormuş. Basketbol oynuyor, bir ara yüzmüş de.
Yakışıklı, sesi güzel, sportif, karizmatik, arkadaş canlısı ve de popüler... Tanrı verdi mi de tam veriyor bazılarına arkadaş.

Benim de sesim eğitimli. Mert kadar müzikle ilgilenmiş olmasam da azıcık yeteneğim olduğunu keşfedince ailem keman çalmaya yönlendirmişti. Bir türlü sevemeyip bıraktım 1 sene kadar sonra.

Eh, iki solist başladık mı biz Mert'le şarkıları söylemeye. Coştu bizimkiler coştu! Kaç nota kaçırdılar bize tezahürat etmekten önlerine bakamayıp belli değil :D. Ama yakıştı şimdi seslerimiz de. En azından ben çok keyif aldım. Bundan sonra guitar hero oldu mu, Mertsiz olmaz!

Merhaba canlarım!

Duru, Mert'le sık sık keyifli vakit geçirirken bir yandan da Ege'yi tanımaya başlıyor.

Valla ben Ege karakterini esinlendiğim arkadaşım dışında hiç mi hiç denk gelmedim ama sizin etrafınızda da Ege gibi kendine dokundurmayan bir erkek var mı merak ediyorum açıkçası :D

Peki Bay Mükemmelimiz Mert Bey'e ne demeli? Erkek arkadaşıyla beraber şarkı söyleyenler, resim çizenler, spor yapanlar için ne de keyiflidir ya hep imrenmişimdiir 😍😍 peki sizce sevgiliyle yapılacak en güzel şey ne?

Benden desteklerinizi esirgemeyin lutfen! Miniminnacik bir vote elinizin altinda 😙 görüşmek uzere!

UmutsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin