Dersanenin 11. sınıf döneminde 3. haftasındaydık ve ilk sınıf belirleme sınavımızı olacağımızı öğrendik. Bunun hakkında konuşurken Burak "Benden bu kadar o zaman Duru. Kesin düşerim ben. Zaten 2. sınıfa beni nasıl aldılar hangi notla aldılar ona şaşıryordum ben" dedi kendiyle dalga geçerek.
Benim de kalmasından yana pek umudum yoktu ama gülerek "Neden ya kalırsın belki 2'de" dedim. Biraz daha bu konunun boşunu yapıyordu ki devam edebilmek için hangi okulda olduğumu sordu. "BAL'dayim, ya sen?" diyerek yaptığı boş konuşmaya devam edişini izledim.
"E kızım siz BAL öğrencilerinden bu sınıfta yer mi kalır da benim gibi Atatürk Kolejlisini mi alırlar hahah"
"18 kişilik sınıfta 5'iz alt tarafı ya hani BAL öğrencisi?" diye cevap verdim Burak'a. Döndü ve sınıfa sayarcasına baktı.
"6." Diye duzeltti.
"6 mı?" Şaşırıp isimleri saymaya başladım. "Ben, Atakan, Selin, Mehmet, Çağan..." 5 parmağımı kapatmış halde duraksadım. 6. parmağımı Burak'a gösterip "6. kim?" Diye sordum.
"Ee Ege de sizin okulda ya!" Dedi 3 sıra yanımızda oturan çocuktan bahsediyordu. Sıra arkadaşıydı.
"Ege BAL'da mı okuyor?" dedim. "E yuh!" deyip beni Ege'nin yanına doğru çekiştirdi. Yanına geldiğimizde Ege başını kaldırıp bize "Ne oldu?" diye sorarcasına baktı.
Orta uzunlukta dağınık, tamamen kendi haline bırakılmış çok açık kahverengi saçları, ders boyunca kolu üstünde uyumaktan geriye yatmıştı. Ama saçının en ufak bir düzeni olmadığı için, sanki o yatıklık da işin parçasıymış gibi ayak uyduruyordu.
Burak Ege'ye yüksek sayılabilecek bir sesle "Olum siz ikiniz aynı okulda olup tanışmıyo musunuz?" dedi.
Gözlerini kırpıştırıp aniden gelen soruyu anlamaya çalışan Ege olabilecek en rahat tavırla, sonunu uzata uzata "Yoo~" diye cevapladı. Şimdi de bunun için mi geldiniz dercesine bakıyordu. Rahatını mı bozduk ki? "Aynı okulda mıymışız?" Bu kez bana döndü.
"Hangi sınıftasın?" diye sordum.
"P" demesiyle Burak'tan bir "O~oha!" nidası yükseldi. "Kaç sınıf var ulan sizin okulda?!"
"17." dedim. "2'si eşit ağırlık, 1'i de sözel ama. P'ler sayısal olan, alfabetik sıradaki son sınıf." Hoş, Ege benim hangi sınıfta olduğumu merak edip sormamıştı devamında ama dönüp ona "Ben C'deyim. Karşılaşmamamız normal o zaman, sınıflarımız birbirinden hep çok uzaktı." dedim.
O da başıyla onaylamayı seçti. Yahu bu çocuk da bir ilginç. Konuştuğu zaman ortamda esprilerinden geçilmiyor, konuşmadı mı da kelimeleri ağzından cımbızla aldırıyor. Hayır, genel olarak bu kadar sessiz duran bir kişiden de o kadar komik olmasını beklemezsiniz ama her zaman konuşmada kimsenin fark etmediği noktalara dikkat çekip kendine has cümleleriyle kırıp geçiyordu da insanları. Çoğu teneffüsümü onun konuşmalarını dinleyerek neşelendiririm. Şimdi ise sanki kelimeler boğazını acıtıyormuş gibi olabilecek en azıyla cevap veriyordu. Belki de beni sevmiyordu '-'
~~~
O günün akşamında dersten çıkınca metroya kadar Burak, ben, Ege beraber yürüdük. Burak hala "3 yıldır aynı okuldasınız hiç mi en azından görmediniz birbirinizi yaa" diye laf atıyordu bize.
"Hem okul bahçesi çok büyük hem de ben işim olmadıkça kendi binamin yakınlarından ayrılmıyom ki." sevimli bir ses tonuyla söylemiş olsa da yanından yürüdüğümüz bir tabelanın neon ışığı Ege'nin yuzune vuruyorken baktığımda yemyeşil gözleri cümlelerinden çok daha sıkılmış, benzeri sorulardan bunalmış duruyordu. Geçiştirmek için öylesine cevap vermiş olduğunu anladım da, o kadar sıkıldıysa böylesi sevimli bir tonda konuşmayı nasıl canı istemişti onu anlamadım. Gün boyunca benimle konuşurken bezginliğini açık açık belli ediyordu da şimdi gerçekten durumdan rahatsızken neden tam tersine böyle canlı canlı cevaplar veriyordu?
Demek ki aslında her dediğini onu ima ederek söylemiyordu bu çocuk. Şimdiye kadar başka neyi öyle düşünmediği halde öyleymiş gibi anlattı merak ettim. Ve o an ilgimi çekmeye başladı bu garip haliyle Ege. Yeşil gozlerinde bir başka duygu ifadesi aradım. Yoktu. Bir heykel olsa, ancak bu kadar ifadesiz görünebilirdi.
Merhabalar sevgili okuyucular! Tıpkı Duru'nun tanıştığı bu yeni arkadaşı Ege gibi,
Sizin etrafınızda da var mı böyle sessiz mi/konuşkan mı, ciddi mi/şaka mı yapıyor, kıskanıyor mu/kıskanmıyor mu, öyle mi/böyle mi bir türlü anlayamadığınız insanlar?
Varsa size en garip hissettirdikleri anlarınızı yorumlarda bekliyoruz :)
Vote'unuzu eksik etmeyin lütfen; sizin için 1 saniye, benim içinse bana ilham getirecek dakikalar ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz
ChickLitSevdigi kisiyle mi birlikte olmali; birlikte oldugu kisiyi mi sevmeli. Bu genc kizimiz kendini cook mu cok sorgulayacagi bir ask ikileminde...