20.Bölüm "Sahipsiz Yollar Çıkmazı" (FİNAL)

716 66 89
                                    


Bir yıl devirmişim Sahipsiz Yollar Çıkmazı için. Bir yılda Gece ve Pars'a adadığım yetmiş bin sözcüğüm kaldı ellerimde. Karanlık ve zaman zaman ürpertici ama kesinlikle bana çok şey kattığı aşikâr. Bildiğiniz gibi bu türdeki ilk denememdi, birbirinden komplike iki karakteri yazarken en başından beri tecrübesiz kelimelerimi fikirleriyle şekillendiren anneme siz bir avuç dostumun önünde de teşekkür ediyorum.

Hiçbir zaman unutmayacağım Gece ve Pars'ın yolculuğu bu gece, ekranın sağ alt köşesinde yazana göre 08.08.2016 tarihinde, saat 02.00'de tamamlandı. Çok keyifli ve tecrübelerle dolu bir yazım süreciydi benim için. Eşlik eden herkese, gönülden teşekkürlerimi ve sevgilerimi iletiyorum...

Yeniden görüşünceye dek, huzurlu gece dileklerimle...

***

Sabahın erken saatlerinde şehrin puslu havasına karton bardaktan yudumladığı kahvesinin dumanı karışıyordu. Genzine dolan bolca kafeinin ardından şimdi kendini iyi hissettiğini söyleyebilirdi. Siyah camlı gözlüklerinin ardından olay yerine çekilmiş sarı şeridin arkasındaki hengameye göz atarken bir yandan da baş komiser ve savcının gelmesini bekliyordu. Nitekim, dün gece kulağına gelen bilgiler arasında haftalar sonra cesedi bulunan doktoru duyunca bir ipucu umuduyla şehrin bir diğer yakasına kadar gelmişti erken saatlerde. Galya terk edilmiş binanın bodrum katından öğürerek çıkan polis memurunu görünce kahvesini aracın kaputuna bırakıp yanına doğru adımladı. "İyi misin sen?" diye sordu sakince sırtını sıvazlayıp.

"İçerisi berbat," diye mırıldandı kadın polis memuru elindeki peçeteyi ağzına bastırmadan hemen önce, "Ceset haftalardır oradaymış ve koku dayanılacak gibi değil."

"Sen biraz nefes al. Şu maskeni kullanmam da bir sakınca var mı?"

"Baş komiser gelmeden olay yerine girmenize izin veremem, biliyorsunuz."

"Komiserin geldiğinde seni kesinlikle tanımıyor olacağım, merak etme." diye kestirip attı Galya. Ardından kadının elindeki maskeyi ağzına kapatarak binadan içeriye girdi. Dediği kadar da vardı, koku dayanılacak gibi değildi ama merakı galip gelmişti ve taşları parçalanmış mozaik basamakları bir bir inerek bodrum katına yöneldi. İki dakika sonra geldiği yer bir merdiven altıydı. Dar koridorlara açılan karanlık katta başını çarpmamak için eğilerek yürümeye devam etti. Fakat koku gittikçe asitik bir hal alıyordu ve şimdiden midesi burkulmuştu. Cesedin başında inceleme yapan görevlilerin yanına varınca kimliğini gösterip başıyla selam verdi. "İlk tanı nedir?"

"Şimdilik burada öldürüldüğünü söyleyebilirim. Sürüklenme ya da boğuşma izine rastlamadık ama detaylı inceleme otopsi sırasında yapılacak. Haliyle cesette fazlasıyla deformasyon var."

Galya, cesedin üzerine kapatılan örtüyü kaldırınca bir süre inceledi, aslında gözleri kimseye söylemediği bir imzanın peşindeydi. Yanı başındaki görevliden el fenerini rica edip dizlerinin üzerine eğildi ve gördükleriyle bir an için dona kaldı. Nitekim bu beklediği bir iz olsa da, sertçe yutkunmadan edemedi; "Ellerinde tuttuğu kendi böbrekleri mi?" diye sordu şaşkınca.

"Evet, katil zanlısı maktülü öldürdükten sonra böbreklerini eline bırakmış. Biz de ilk kez böyle bir şeyle karşılaştık. Sizce mesaj içerikli mi, yoksa bu bir imza mı?"

Renk vermeden "Her ikisi de olabilir." diye mırıldandı Galya, aklı ise yıllar öncesinde incelediği bir başka cesette ve yüzünde taşıdıklarında takılı kalmıştı. "Etrafta herhangi bir not, yazı, resim ya da benzeri bir şey buldunuz mu?"

"Henüz değil, incelemeye devam ediyoruz."

"Anladım, kolay gelsin."

Galya geldiği merdivenlerden yukarıya çıkarken midesinde biriken safra ona zor anlar yaşatıyordu. Hızlı adımlarla binanın dışına çıkıp maskeyi yolun kenarına fırlattı. Ayaz kesen havayı soludu bir süre kendine gelmek için, buz mavisi gözleri şimdi daha da ürkünç bir hal almıştı üstelik. Olabilir miydi demeden edemedi kendi kendine, ama boş çıkmasından korktuğu olayların ucunu birbirine bağlamak da istemiyordu. Nitekim hakim cinayetinin ardını çok zor okumuştu, resimleri ve tutulan resmi belgeleri eline aldığında her bir kare, her bir satırda kendine işe yarar bir iz bulmanın derdindeydi. Şimdi de karşısında adı organ ticaretine karışmış ve ellerinde kendi böbreklerini tutan bir ceset vardı. Fakat bu kadar tesadüf fazlasıyla gerçek dışıydı onun şüpheci aklı için.

Sahipsiz Yollar ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin