3. Bölüm

5.3K 419 56
                                    

Ne yapmam lazım şuan? Nasıl bir tepki vermeliyim?Ne demeliyim? Nasıl açıklayım?

En iyisi normal bir şekilde hiçbir tepki vermeden devam etmek.Çantamı çalışma masasının üzerine koyup onlara döndüm.

"Anne, baba neden buradasınız? " dedim şaşkınca.

Babam birşey demeden odamdan çıktı.Annem de ardından kalkıp:"Üzerini değiştirip, toplantı odasına gel. Bu konuyu çağdaş bir şekide halletmeliyiz."diyerek çıktı.

Kapıyı kapatıp gittikten sonra 'evet.. evet.. haklısınız majesteleri.. bu çalışan hata etti..vurun kellemi.. ' diye mırıldandım gülerek.

Böyle bir durumda ciddi olup, tedirgin mi olmam gerekir? Anne ve babama karşı gelmemeye çalışarak bu durumu onlara 'çağdaş' bir şekilde anlatmalıyım.

Üzerime rahat olan eşofmanlarımı giyip, saçımı dağınık topuz yaptım.Kendime aynada bakıp şirince gülüp,derin derin nefes aldım.
Haydi bakalım göreyim seni Sevde!Bu işin üstesinden gelebilirsin.Yani inşallah..

*****

Evettt.. şuanki ortamda suçsuz olsam da suçlu psikolojisine kapılırım.Tek eksik yukarıdan yansıyan bir lamba ve loş bir ortam.

Ebeveynlerimin karşısındaki tekli koltuğa oturup birşeyler demelerini bekliyordum.Sanki sözleşmiş gibi ikisi de sadece bakmayı sürdürdüler.

Aaaa.. bu yanı başımdaki yemek masasının üzerindeki vazo mu değişmiş? Tablo? O da mı? Halımız ne güzel duruyormuş yahu!

Tamam 19 yaşımda olabilirim.Artık bir yetişkin gibi sabretmem gerektiğini bilsem de ayağımın tekini sallamaya başladım.

Annemler konuşma kararı almış olmalı ki söze başladılar:"Sevdecim seni bunu yapmaya ne sevketti yavrum? "dedi annem anlayışlı bir sesle.

"Neyi? "Dedim boş bulunarak.

Ebeni. Senin amacın şuan anne ve babanı üzmeden kendini kabul ettirmek değil mi? Saygı sınırını koru!

"Haa.. şey üzgünüm. Sadece hoş duruyorlardı ve bende koleksiyon yapmaya başladım.Baktım seviyorum biriktirdim." dedim doğal olduğunu düşündüğüm bir sesle.

Derin derin nefes aldılar ikisi de. Bu sefer babam sözü devraldı:"Sen o şeyleri başına takmıyorsun değil mi? "Dedi iğrenmişcesine.

Ne olmuş yani takıyorsam? Kime ne zararı var ki? Dişlerimi farkında olmadan sıkarak önce kafamı eğdim gözyaşlarımı saklamak istercesine.

Sonra neyi saklıyorum? Diye düşünüp, kafamı kaldırdım. Nemli gözlerle ama gülümseyen bir bakışla onları süzdüm.

Babamın üzerindeki bilmem kaç milyarlık takım elbise, bir o kadar da pahalı saat. Zaten ayakkabılar..

Annem mini elbisesi, yapılı sarı saçları ve makyajı, on santim kadar ince topuklusuyla..

Üzülerek başımı iki yana salladım.Ne diyordu hadiste?

"Kim dünyada lüks bir hayat yaşarsa ahirette arzu ve isteklerine perde çekilir. "

Kendimi ne kadar çok sıksam da sol yanağımdan düşen damlaya engel olamadım.

Çatallaşan sesimle:"Evet takıyorum."dedim.

Annem inanmazcasına gözlerini büyülttü :"Sen-sen gerçekten onları takıyorsun! "dedi.

Ayıp mı? Hayır! O zaman davamı artık savunmalıyım madem konu buralara kadar geldi.

"Evet kullanıyorum ve yakında dışarı çıkarken de kullanmayı düşünüyorum. Hem herkes hür değil mi kendi fiki-"

"Kes sesini! "Diyen babamın sesiyle duraksadım.

"Bunları kim soktu kafana bilmiyorum ama bunlar aklından silinene kadar evden çıkmak yok ve biz sana bir ceza düşünene kadar bekliyeceksin. Şimdi derhal odana!"dedi sesindeki sinirle birlikte.

Hiçbirşey söylemeyecektim ama çenemi tutamadım ve kapıdan çıkarken sakince:"Bir gün gerçekten beni anlayacaksınız.İnşallah o gün geç bir vakit olmaz."

*****

Odama çıktıktan sonra hemen Rüveydâ'yı arayıp konuştum.Şu dünyada beni rahatlatan tek insan.

Bunun bir imtihan olduğunu ve sabretmem gerektiğini söyledi. İnsan bilse de bazı şeyleri yakınından duymak seni rahatlatıyor.

Hayatta beni nelerin beklediği hakkında en ufak bir fikrim olmasa da benim yapmam gereken tevekkül ve dua..

Rabb'ime güveniyorum hiçbir şeyi hiçbir zaman boşa çıkarmayacak.Bana düşen musibet anındaki sabır.

"İşte ey sabırsız nefsim! Sen üç sabır ile mükellefsin.Birisi: Tâat üstünde sabırdır.Birisi: Ma'siyasetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır.Aklın varsa merdâne "Yâ Sabûr! "de üç sabrı omuzuna al."

***** 2 Hafta Sonra

Son iki haftamı genelde Rüveyda'yla konuşarak, Rüveyda'yla mesajlaşarak,Rüveyda'yla dertleşerek,Rüveyda'yla..

Son zamanımı hep onunla geçirdim ve içim garip bir huzurla doluydu. Tâki içime kurdun düştüğü-büyük olan değil hani elmada falan olur ya minnak minnak ondan.Neden kurt düştü denir ki?her neyse.. - sesi duyana kadar.

"Sevde buraya gel! "Babamın sesini bu kadar sert ve keskin hatırlamıyordum hiç.

Sakin olma yolunda ilerlerken hızla aşağı indim.Ebeveynlerim kızgın gözle bana bakıyorlardı.Yine ne yaptım yahu?!

Annem elinin tekini saçlarından geçirip sinirle köpürdü: "Ne demek tercih yapmamak?Bunu-bu nasıl kabul edilir birşey? Sen-" annem sinirden konuşamıyordu.

Babam devam etti:"Artık kendine çeki düzen vermelisin.Karar verdik seni teyzenin yanına gönderiyoruz."

"Ama bab-"

"Senin konuşmaya hakkın olmadığını düşünüyorum.Enişten üniversitede yer ayarlayacak iki yıllık da olsa o üniversite bitecek.Aklın başına gelir umarım o iki yılda! "Diyerek odalarına çıktılar.

Merdivene çökmüş bir halde oturarak ellerimi başımın arasına aldım.Ne yapacaktım şimdi?

Dinle alakası olmayan eniştemle aynı evde kalmak mı? Benimle yaşıt uçuk kaçık Bâde'yle olmak mı?Yoksa eski platoniğim Enes abiyle(!)Aynı evde yaşamak mı zor?

Teyzecim inşallah bana yardımcı olursun..

KARMAŞIK!(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin