Ve Yıldırımlar Mimarlık'ın kapısındayım.O anlı şanlı kocaman gümüş renk harflerle yazılan 'Yıldırımlar Mimarlık'ın. İçeri girmek için sabırsızlanıyorum. Beni nasıl şeyler bekliyor ondan bile haberdar değilim. Bu işi istiyorum. Çünkü artık başka çarem yok. Üstümü başımı düzeltip döner kapıdan geçtikten sonra danışmaya doğru yöneldim. İş görüşmesi için geldiğimi söylediğimde, beni asansör ile 6. Kata yönlerdirdiler. Teşekkür ederek yanlarından uzaklaştım. Asansöre doğru yürüyordum. Tam kapısına kadar gelmiştim, ki asansör kapandı. Seslensemde duyan kimse olmadı.
Saatime baktım, sadece 3 dakikam var ve asansörü beklersem yetişeceğimi sanmıyorum. Hızlı adımlarla merdivenlere doğru yöneldim. Ayağımdaki topuklularla ne kadar hızlı koşabilirsem artık...O kadar hızlı çıkmıştım ve hala 3. Kattamıydım? Neden bu kadar basamak vardı anlamıyorum ki? Daha hızlı çıkmaya başladım basamakları. Hiç beklemediğim bir anda önüme birisi çıktı ona çarparak yere düştüm ve bir kırılma sesi geldi.
Kendimi toparlayıp ayağa kalktığımda karşımda fena yakışıklı bir adam duruyor du.
Bir ona birde yerde kırılan fincana bakıyordum. Adamın üzerindeki leke dikkatimi çekti. Bu adam lekeli gömlekle neden ortalıkta dolanıyordu ki? Manyak falan mıydı?Bir dakika bir dakika. Bunu ben yapmış olamazdım değil mi? Yani kırılan şey hem de adamın üzerine mi dökülmüş olamazdı. Ne kadar yanmıştır. Yazık. Ben içimden bunları sıralarken, karşımdaki adamın bana öldürücü gözlerle baktığını farkedince irkildim. Neden öyle bakıyordu ki? Tam özür dileyeceğim sırada adam yüksek sesle konuşmaya başladı.
"Sen ne yaptığının farkındamısın? Önüne bakarak çıksana!".
"Ben, ben özür dilerim. Acelem oldugu için, kusura bakmayın. İsterseniz temizlemenize yardımcı olabilirim."
"Hayır, senin yardımını falan istemem, daha dikkatli yürü bundan sonra!"diyerek yoluna devam etti.
Hayır anlamıyorum özür de diledim, hem istemeden yaptığım birşey için neden bu kadar kızmıştı? Ne kadar tuhaf insanlar var hayatta diye düşünürken çıkacağım kata geldiğimi farkettim. Ve iş görüşmesi yapacak olduğum şirket sahibi Demir Yıldırımlar'ın odasına doğru yürümeye başladım.Kapıyı çaldıktan bir iki saniye sonra, gel sesini duyduğumda, içeri girdim. Karşımda yaşlı, ama gayet güleryüzlü bir insanla karşılaştım. Demir Yıldırımlar, oturmamı söylediğinde, masanın iki yanında bulunan siyah deri koltukların birine oturduktan sonra konuşmaya başladım.
"Merhaba Efendim ben Gizem Altınsoy. İç Mimar'ım. İş görüşmesi için gelmiştim."
diyerek CV'mi uzattım.
CV 'mi inceledikten sonra, onlarla çalışabilmemin uygun olduğunu söyledi Demir Bey.
Ne zaman başlamam gerektiğini sorduğumda ise, yarın başlayabileceğimi söyledi.Teşekkür ederek odasından ayrıldım.
Artık bir işim vardı, on numara bir şirkette 'İç Mimar' olarak çalışacaktım. Bu sevinçle şirketten çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ DEĞİLSİN
RomanceMezun olduktan sonra iş bulamayan Gizem son gittiği iş görüşmesinde, kabul ediliyor. Ve hayatının aşkını buluyor. ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• En yakın arkadaşı Duygu evlendikten sonra yalnız yaşamak zorunda kalan...