5.BÖLÜM

86 11 1
                                    

Gözlerimi açtığımda hemen saate baktım, saat yediye beş vardı.
Dün pek yorulmamış olsam da üstümde bir halsizlik vardı. Nedenini bilmediğim bu halsizliğe aldırmadan kalktım yatağımdan elimi yüzümü yıkamak için banyoya geçtim.
Mutfaktan sesler geliyordu, Duygu kalkmış olmalıydı. Tabiki her zaman benden önce kalkıyordu. Bana mis gibi kahvaltılar hazırlıyordu.
Yatağımdan kalktım gardırobumu açtım ve ne giymeyliyim diye düşünmeye başladım. Normal kıyafet giyebilirdim bu sefer. Çünkü iş görüşmesi değildi, normal bir iş günüydü. Elbisemi girdikten sonra hafif bir de makyaj yaparak mutfağa geçtim. Tabiki en sevdiğim patates kızartması yapmıştı Biriciğim. Kocaman öptükten sonra hemen masaya oturdum, ve acele ederek yemeye başladım. Geç kalmak istemiyordum...
Kahvaltımı yaptıktan sonra Duygu'ya teşekkür ederek evden çıktım.
Arababa bindim hızlı bir şekilde sokaktan ayrıldım.
Anayolların böyle sakin olması gerçekten çok iyiydi. Rahat rahat işime gidiyordum. En azından geç kalmayack olmamamın verdiği mutluluk güzeldi.
Şirkete geldiğimde arabamı otopark'a park edip içeriye girdim. Demir Bey'in kapısının önüne geldiğimde üzerime çeki düzen vererek kapıyı çaldım. 'Gel' sesini duyduktan sonra içeri girdim. Demir bey otumamı söylediğinde.
"Yok efendim ben hemen çalışmaya başlayayım. Zaten nerede çalışacağımı öğrenmek için gelmiştim."
"Sana oğlum Park Yıldırımlar yardımcı olacak Gizem. Onun odası koridorun sonundaki oda. Yanına gidersen senin için ayarladığınodayı gösterir ve yerleşirsin."
"Teşekkür ederim Demir bey, size kolay gelsin."
Odadan çıktıktan sonra Demir Bey'in tarif ettiği gibi koridorun sonundaki odaya doğru yürümeye başladım.
Kapının önüne geldiğimde hiç beklemeden kapıyı çaldım. Gir dediğinde içeriye girdim.
Başı önde eğik olarak çalışan adam kapının açılması ile başını kaldırdı.
İnanmıyordum. Bu adam o medeniyetten uzak olan adam değilmiydi? Merdivende çarptığım. Ve bana demediğini bırakmayan adam.
Şimdi bu adam benim patronum muydu yani?
Bu nasıl patrondu be? Kaba herif.
Tabi ben bunları düşünüp ve sessiz sessiz söylenirken adam aval aval bana bakıyordu.
"Pardon"diyerek geçiştirdim.
Ben Gizem Altınsoy iç mimar olarak şirkette çalışmaya başladım. Bana bir oda hazırlanmış sanırım. Size yönlendirdi Demir Bey.
"Sen geçen gün merdivende bana çarpan ve kahveyi üzerime döken kız değilmisin?
Üff adamdaki hafızaya bak bee...
"Maalesef."
"İş görüşmesine, bu işi almak için mi acelen vardı?"
"Evet Pars Bey, geç kalıyordum o yüzden."
"Anlıyorum,önemi yok. Ben sana odanı göstereyim, çalısmaya başla."
"Peki Pars Bey. "
Yahu ne olmuştu bu adama? Beş dakika da ne değişmişti?
Büyük ihtimalle çalışanlara karşı iyi birisiydi ya da üzerine kahve döken insanlara karşı kötü.
İyide ben hangisi oluyordum?
Her ikiside.
Bunları boşverip yürüdüğümüz yola dönünce Pars Bey'in söylediklerini işittim.
"Burası sizin odanız Gizem Hanım çalışmaya başlayabilirsiniz."
"Teşekkürler Pars Bey. "
"Kolay gelsin."
"Sağ olun. "

Odama girdiğimden beri çalışıyordum ve saatin kaç olduğuna bile hiç bakmamıştım. Kaç saattir böylece oturup çalışıyordum. Saate baktığımda mesai saatimi epey geçtiğimi fark edince herşeyi masanın üzerinde öylece bırakıp çantamı alıp çıktım.

YALNIZ DEĞİLSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin