İyi okumalar!
Tony boğulurcasına aldığı nefes ile gözlerini açtığında Mark 47'nin Pepper'a saldırmak üzere olduğunu gördü ve koşarak Mark 47'nin sırtına atladı. Elini kaskın arasına soktu ve kavrayabildiği bütün kabloları kopardı "Dur, dur! Sakin ol, oğulum. F. R. İ. D. A. Y, durdur şunu!" diye bağırarak.
Pepper çığılık atmayı kestiğinde ağlayarak yere çöktü.
"Be-ben yapamıyorum Tony. Gerçekten! Olmuyor. Deniyorum, ama yapamayacağım."
Tony, onu suçlayamadı bile. Yaşadıkları her şey üst üste gelmişti. Tony'nin psikolojisi çoktan yenik düşmüştü. Her gece ölüm kabusları, Pepper'la ayrıldıkları kabuslar, ailesi'ne veda edemediği o günün ve ailesi'nin ölümünü her gece rüyasında tekrar ve tekrar görüyordu. Bazı geceler ise vicdan azabından gözüne uyku girmiyordu.
Tony ağlayan Pepper'ın yanına oturdu ve soğuk duvara yaslandı. Birşey demeden sessizce Pepper'ı izledi ve bunun tadını çıkardı, çünkü içindeki bir his ona Pepper'ın onu terk edeceğini söylüyordu. Elini Pepper'ın omuzuna attı ve "Özür dilerim!" dedi.
"Ben şirket'e gidiyorum. Zahmet edip gelme." dedi ve ayağa kalkıp hiçbir şey demeden çıktı Pepper.
Tony derin bir iç çekip banyoya girdi. Artık sıcak duşlar bile onu rahatlatamıyordu. Salonun ortasına oturdu ve sessizce okyanusun dalgalanışını izledi.
Bir süre soğuk zeminde oturduktan sonra ayağa kalktı. Etrafındaki her şeye anlamsızca baktı ve beyni sanki artık düşünmekten yorulmuşçasına her şeyde bir anlam aramayı reddetti. Kendine düzen verme zamanının gelip geçtiğinin o da farkındydı, fakat bir türlü harekete geçemiyordu. Yenilmezler'in dağılmasından sonra yaşam sevincini epey yitirmişti. Uzun süredir yemek masasının üzerinde duran mektubu eline aldı Steve'i ve yaptığını hatırlayınca onu buruşturup yere attı. Artık onu yeni bir hayatın beklediğini biliyordu ve ayak uydurmaya başlaması gerektiğini düşündü. Odasına geri girdi ve dolabını açtı.
"F.R.I.D.A.Y, Happy'yi ara." dedi ve kendine takım elbise seçmeye çalıştı.
"Hey, naber eski dostum?"
"Eski dostun mu? Yenilmez değilim Tony, ama sesini duymak gerçekten güzel."
"Yapma, Happy! Nasıl gidiyor?"
"Ne nasıl gidiyor?"
"Genel olarak."
"Bana neden böyle belirsiz sorular soruyorsun? Neyin nasıl gittiğini sorsana. Ben de sana ona göre cevap veririm."
"Senin neyin var beöyle? Neden bukadar gerginsin?"
"Neden mi bu kadar gerginim? Bunu gerçekten soruyor musun? Bu fuardaki insanların acaba kimlik diye bir şeyden haberi var mı? Sanki mağrada yaşıyor gibiler."
"Fuarda ne işin var?"
"Ne mi işim var? Tabi ki de hiçbir işim yok. Senin arkanı toplamaktan başka ne işim olabilir ki? Pepper aradı işe gelmeyeceğini söyledi, senin yerine ben bakıyorum. Senin ne işin var?"
"Geliyorum, bekle."
"Buraya gelmek hiç de iyi bir fikir değil. Pepper şu an çok gegin. Bence ona biraz zaman tanımalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Iron Man: Something to Live For
FanfictionŞeytanlarımızı kendimiz yaratırız, kendi özel anlarımızı kendimiz yaratırız. Hayatta çoktan kaybetmiş bir kazanan'ın canını yakmak çok ta zor olmasa gerek. Tony Stark, her şeyi olan ama hiçbir şeyi olmayan adam, sonunda dünyanın en şanssız insanı ün...