Esselamu Aleykum... Öncelikle hepinizden özür dilerim. Buradan kısa süreliğine ayrılacağımı söyledim ama hala buradayım. Hakkınızı helal edin. Elinde olmadan buradan kopamıyorum. :)
Aranızdan bazı kardeşlerim bilir. İstanbul da bundan iki ay kadar önce "Istanbul İli Liseler Arası Hikaye Yarışması" dahilinde yazdığım bir hikaye birinci olmuştu. Birkaç kardeşime Istanbul' a geldiğimde wattpad'de yayımlayacağımı söylemiştim. Elhamdülillah Istanbul'dayım... Sözümüzü tutmamızın zamanı geldi. @sulehidir kardeşim bu bölüm sana gelsin. Güzel bekleyişin için...
Keyifli okumalar...
BİR FONDAN UMUDUNCA
"Kadınların umudu gün ışığında örülmüştür; bir gölge onları karartır..." diyordu, Mrs Eliot. Söyledikleri doğruysa şayet, benim umutlarımdan sızan karanlık, nasırlı parmaklarıma bulaşmış demektir. Ona her baktığımda, tenine ilmek ilmek dokunan ümitsizliğimin yoğunluğu boğazıma yapışırken, ağır gelmez miydi ruhuma, gerçeklere rağmen gülümsemek?
"Elbiselerini çıkartalım mı?" Devamlı banyonun zeminini tarayan kahverengi haleleri, gözlerime birkaç saniye değdikten sonra yeniden zeminle buluştu. Yorgunluğun iç karartıcı mevsimine yana tutan saçlarının sahiplendiği başını 'Evet' der gibi salladı. Onun solan teni, içeri göçmüş gözleri ve torbalanmış gözlerinin bu hali, daha önce hiç net görünmemişti bana. Gözlerinin etrafını kuşatan zaman çizgilerinde ne çok yük biriktirmişti bu genç kız...
Bu görüntü göğüs kafesime o kadar ağır gelmişti ki, nefes almayı bırak, yerimden kıpırdayamaz olmuştum. Edebi satırların kuşattığı dar koridorlarda koşan ve büyümek denen aciz oluşuma inat yaşayan iki genç kızdık biz. Yakışmazdı bize, zamanın kotülüğüne kin tütrürmek. Bizim dostluğumuza yakışmazdı, hayattan nefret etmek... Ve ben bir pazartesi sabahı; ruhunu aldığı haber ile beraber, yeryüzünün en derinlerine gömmüş kadındım. Kalbimin içindeki küçük çocuk, o sabah aldığı haber ile göğüs kafesime yaslanmış ağıtlar yakarken, onun sonsuza kadar gidip bir daha dönmeyeceğini bildiğim halde, bedeniyle karşımdaki can dostuma hiçbir şey olmamış gibi sarılmıştım. Şimdi baktığımda gözlerimi yakan bu görüntü mü sesimi soluğumu kesmişti? Hayır, benim bu bedenimi azaba sürükleyen paradoks, bu görüntünün zihnimde oluşturduğu devamlı tekrardi.
Benim hareket etmediğimi gördüğünde, çıplak ayakları ile banyonun ortasına yürüdü. Kolları ruhsuzluk tonuna boyanmışken, elleri giydiği beyaz kazağın alt kısmını kavradı. Kazakla beraber havalanacak kolları bir süre yerinde oyalanınca, umutsuzca kavradığı kazağı geri bıraktı. Buruşan yüzü, genç yaşına fazla tezat durmasına rağmen solan suratının anatomisine uyum sağlamıştı. Yerinde kıpırdanıp, onun gibi çıplak ayaklarımın zemin ile buluşmasına izin verdim. Ayaklarımda ince bir sızıya neden olan soğukluk, onun hastalıklı bedeninde de aynı etkiyi mi göstermişti yoksa? Gözlerimi kırpıştırıp yavaşça kazağı çıkarmaya başladım. Çıplak bedeni tamamen bedenimi doldurunca, ortaya koyduğum tabureye oturdu. Iki elini dizlerinde birleştirip, bana bakmamaya özen gösteren gözlerini ellerine dikti.
Büyük bir dikkat içinde, sıcak su ile vücudunu ıslatmaya başladım. Zayıflamış vücudu elbiselerin ağırlığından kurtulunca, durumun vahamet raporu önüme serilmişti. Geniş omuzları daralmış, köprücük kemikleri iyice belirginleşmisti. Süt beyazı teni; cılız kol ve bacaklarına yakışmıyordu. Onun narin bedeni hastalıklı bir hale bürünmüşken, içimi kamçılayan zifiri duygularım, sıkı sıkıya benliğimi boğmaya başladı. Ümitsizlik bir insan bedenine bürünürken ve çıkmayan sesim vücudumun içinde çığlıklar atarken, durmadan atmaya devam eden kalbimin mücadelesi ne kadar da münasebetsizceydi... Onun kapanan gözleri ve yanağına süzülen bir damla yaş ile: umutlar siyaha boyanıyor, ölüm denen hayasız gerçek, ümitsizliklerin katran çukurundan gülümsemeye başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH VE BEYAZ/İslami (Hikaye Tamamlandı)
SpiritualBen Onun edep ve haya gömleğinin iliklerinde takılı kalmıştım. Seviyorum dediği kadar var, gidiyorum dediği kadar yok olmuştum... ***** Boğazımı yakan yumru ile kitabevinin uzun rafları arasına diz çöktüm. Sesim çıkabildiği kadar bağırmaya b...