Babaannem onları bana uzatırken bende almak için elimi uzattım. Neredeyse bir saniye içinde bütün anılarım depreşmişti.
Annemin gidişi beni her defasında hüzünlendirmiş olsada, yinede dik duracaktım, saat ilerledikçe gitme vaktim yaklaşıyordu. Son üç saat kalmıştı. Babaannem yaşından dolayı çabucak uyuyu veriyordu. Halamın gözünün önünde gitsemde yine bişey yapmazdı. Babaannem uyur uyumaz mineye mesaj attım ve cevizin dibine gelmesini söyledim. Mesajıma "tamam" cevabını verdikten sonra, hemen yola çıkmıştım. Annem ve bana ait ne varsa toplayıp, yavaş yavaş köyden ayrılıyordum. Mineyle buluşacağımız yere doğru ilerliyordum. Minenin yanına vardığımda, helallik isteyip, biraz sohbet ettik. Daha fazla durmadan karanlık ve tenha yerlerden otogara doğru ilerlemeye başladım. Artık yolculuk yapmaktan sıkılmıştım.
"Gör anne gör bak kızın senden sonra ne hallere düştü."
Artık yıldızlar daha fazla parlıyordu. Çünkü annemde bir yıldız olmuştu. Ama onun yıldızı çoktan kaymıştı. Annemin arkasından hala yas tutsamda hayata karşı pes etmicektim. Benim için herşey yeni başlıcaktı. Evet artık büyüyordum. Ve neredeyse 18 yaşıma aylar vardı. Beni kimse alamazdı artık. Sabretmem lazımdı. Ne ki annemin ölümüne sabrettiysem buna hayda hayda sabrederdim. Yavaş yavaş yürümeye devam ederken ilerde birkaç serseri gördüm. Korkak ve hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Arkamdan ne kadar laf etselerde aldanmayıp, devam ettim. Derken belime bir elin dolandığını hissettim. Kalp atışlarım oldukça sert ve hızlı atarken, kendime gelmeye çalışırken, bi anda belimden elin çekildiğini ve yumruk seslerini duymuştum. Geri dönmemle bir adamın diğerlerini dövmesini gördüm. Oldukça korkak göründüğümün farkındaydım. Ama kendimi toparlamak elimde değildi. Merak ediyordum aslında beni kurtaran kişi kimdi? Kavga son bulunca kim olduğunu sormak için yanına doğru ilerledim.
"Sen kimsin?"
"..."
Bu neydi ya? Cevap bile vermiyordu. Vermesse vermesin çokta umrumdaydı. Belkide tuzaktı bu. Hiç durmadan yoluma devam ediyordum. Arkamdan;
"Kendine dikkat et! Sürekli seni takip edemem!"
Takip mi? Bu kimdi çok merak ediyordum. Ama o çoktan koşarak gitmeye başlamıştı. Bende koşarak yoluma devam etmek isterdim ama edemiyordum. Kavga edeceğine yardım etseydi. Narsist..!
Tamam yani etkilenmedim değil. Kendini beğenmiş olsada beni kurtarması iyiydi. Ama gitmeden önce seni takip edemem demişti. Beni takip mi ediyordu? Tanımadığım birisi ama belli tanıyordu beni..
Neyse burcu düşüncelerini def edip, yoluna devam etsen iyi olacak. Babaannem çakmadan geri dönmem şarttı. Kimsenin beni bulmasını istemiyordum. Babaanemin bile. Bu yüzden izmir'e dönüp, herşeyi toparlayıp gitmeyi düşünüyordum. Annem ve babam beni bıraktı. Ben nasıl o evi bırakıp gidebilirdim ki. Hayallere dalmışken telefonun sesiyle kendime geldim. Arayan babaannemdi. Olamaz şüphelenmiş olmalı. Ne dicektim peki açmassam anlar. Otogara yetişirdi. Bu yüzden telefonu açtım. Babaannem öfkeyle nerede olduğu sorduğunda kafamda kırk takla atarken ağzımdan bi anda minelerde kalacağım babaannem yarın sabah gelirim eve dedim. Bu ne saçma yalandı. Ama en azından iki gün idare edebilirdim. Babaannem tamam iyi geceler dedikten sonra kapatmıştı. Otobüste ne yapacağımı sakince düşünebilirdim. Ama aklımda hala baştan aşağı ezberlediğim adam vardı. Bugünün tarihini bile biyere kazımalıydım.26 mart 2016 kahverengi gözleri, uçuş uçuş saçları, bi andaki gülümsemesi giydiği çizgili tişörtü buz rengindeki pantolonu filan. Anlatamayacağım bi duyguyu yaşıyordum. Ama adının ne olduğunu bilmiyordum. Heyecanlandı heralde. Kimdi bu tanımsız kişi. Önceden gülüyordum. Tanımsız diye adı olan birine. Peki bu kimdi..?
Hey yoksa bu, bu o çocuk mu? Hemen instagrama girip, adı tanımsız olan kişiye cevap verdim. Ve birkaç soru soracaktım. Belkide oydu. Baksana onu tanımama bile izin vermeden gitmişti. Hemde koşarak. Onu düşünerek otogara gelmişim bile. Ne ara geldiğimin farkında bile değildim. Daha fazla oyalanmadan annemin bana gelmeden önceki verdiği parayla bilet alıverdim. Şansa bak gelirken ki annemin yerine denk gelmiştim. Neyse ben hemen yerime geçip, kulaklıklarımı taktım. Çok uykum vardı. Ama ne yapmam gerekliydi onu düşünmem lazımdı. Bir şekilde izimi kaybettirmem şarttı ama nasıl. Babaannem babamdan ona kalan emanettim. Ve beni bulmazsa emanetine hiyanet eder gibi hissederdi. Bu yüzden beni yanına alırdı kesin ama bende gitmemekte kesindim. Babaannemi terslemek istemediğimden gitmem en doğrusuydu. Aslında ne kadar bu konulara dalsamda aklım hep o adamdaydı. Adını söyleseydi keşke. Bilmediğim ve tanımadığım birine tutulmuş kalmıştım. Daha yeni yeni anlıyordum. Bunun adı AŞK'tı.
Aslında unutmam en iyisiydi çünkü birdaha karşılaşmayacaktım ki boş bir hay peşindeydim yine ama bana takip etmekten bahsetti. Tabi ya o da yalandı. Erkeklerin meşhur yalanları. Nasıl aldanmıştım. Belkide o serserilerle takılıyodur. Ama içmediği için böyle davranmıştı. Ah burcu daha tanımıyorsun iyi kötü olduğunu nereden bileceksin! Neyse ya ben kendi işlerime bakıyım en iyisi oydu. Annem ve babam ölmeseydi köşe bucak saklanmak zorunda kalmıyacaktım. Hep benim yüzümden annemin katiliydim ben. Beni tutuklamaları lazımdı. Ah annem ah! Ne vardı ki gidecek. Muhavin bağırırken yanım yine mi boştu? Herzaman ki gibi yine yanlızdım. Der demez, yanıma birisi oturmuştu. Ne bir erkekle mi yolculuk yapacaktım. Hemde benim yaşımda. Herşeyi anlardım ama şapka takıyordu. Son günlerde herkez beni mutlu etmeye mi çalışıyordu. Bir tanımsız bir şapka. Daha fazla uzatmadan yolculuk başlamıştı. Heralde hiçbişeyi düşünecek halim yoktu. Uykum vardı ve uyumak istiyordum. Daha fazla kendimi tutamayıp uykuya dalmıştım bilene. Kalktığımda yanım boştu. İyide o nereye gitmişti. Nereyeyse nereye ben rahatlığıma düşkündüm. Daha rahat otururdum. Yanımda erkek olması beni rahatsız ediyordu zaten. Şimdi daha iyiydim. Yolculuk bitene kadar uyumalıydım bence. Bu çok iyi olurdu. Ama uyumamalıydım. Ve düşünmeye başladım. Babaannem yarın anlayacaktı zaten benim gittiğimi. Peşime düşerdi hemen. Tamam beni seven bu yaşta peşime düşen bi babaannem vardı. Ama ben tek ve yanlız iyiydim. Ayrıca köye gitmekte istemiyordum. Nasıl yapacaktım hiçbirşeyi bilmiyordum. Kafam allak bullaktı. Telefonumun elimde titrediğini farkettim. Ama açmayacaktım. Belkide babaannemdir. Öğrenmiş midir? Diye şüpheye düşmek istemediğimden mesaja baktım. Mesaj ne o-olamaz şaka mı ben? Kelimelerim türkçe katili olmamı sağlıyacak kadar düzensizken bir yandanda şaşkın mutluydu. Ben bursluluk sınavını kazanmıştım. İstanbulda okuyacaktım. Herşey birbirine karma karışık sararken, şimdide istanbul çıkmıştı. Karar vermem lazımdı. İzmir mi? İstanbul mu? Erzurum mu? Off ne karışık annem olsaydı hepsine çözüm bulurdu. Ama şimdi yok ve vereceğim kararlar beni etkileyecekti. Evet evet karar vermiştim. İstanbula gidecektim. Hem babaannem benide bulamazdı. Evide satıp istanbulda yaşardım. Kendime yeni bir düzen kurardım. Daha fazla duraksamadan kafamdaki plan projeyi kurmuştum. Herşey hazırdı ama birşey eksik "para" onu nasıl bulacaktım. Ev malesef evi satacaktım. Başka şansım yoktu ve bunu yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Birgün...
Teen FictionHiç olmaz dendik imkansız olan bir aşk karşılığında, hayatın onu bir noktadan bambaşka noktaya koyması ve hiç alışamadığı ama aşkıyla ayakta tutunmayı sağladığı..