Herşey hazırdı ama birşey eksik "para" onu nasıl bulacaktım. Ev malesef evi satacaktım. Başka şansım yoktu ve bunu yapacaktım.
Evi satıp, anılarımızı oracıkta bırakıp ayrılacaktım. Bütün planlarım hazırdı. Şimdi geriye sadece şu yolculuğun bitmesini beklemek kalmıştı. Yolculuklardan nefret ediyordum. Ama olması gereken bişeydi, elimden birşey gelmezdi ki. Yolculuk beni ne kadar sıksada uyumak en huzur bulduğum şeydi. Gözlerimi yavaşca kapattım. Bana kalsa yolculuk bitene kadar uyanmamak en iyisiydi. İç sesimle konuşmam bittikten sonra uykuya dalmıştım.
***
Ve sonunda prenses gözlerini açmıştı. Babam hep öyle derdi bana prensesim diye. Bir prensin prensesi olmaktansa, babamın prensesi olmak gurur verirdi bana. Babam ve annem ne kadar mutlulardır şimdi. Bende yanlarında olabilseydim keşke. Hayatım hep keşkelerle doluydu. Oysaki keşkelersiz bir hayat yaşamak için daha gençtim. Ve yaşayacaktım. Yanımın boş olması bana garip gelmiyordu artık. Ben tamamen yanlızdım. Başka bir şehirde tanımadığım yabancı insanlarla. Yaptığım yolculuk esnasında herşeyi düşünmüştüm. Sonunda varmıştım. İzmirin havası benim için bambaşkaydı. Otogara vardığımızda bavullarımı alıp, yola koyulmuştum. Önce kendime bir taksi çevirdim. Cebimdeki son paraları evime dönmek için kullanmıştım. Artık bir kuruş param yoktu. Nabacaktım ben şimdi. Evin kapısına gelince annemle olan anılarımız yanaklarımı ıslatacak kadar hüzünlüydü. Zile basmayacaktım artık. Çünkü kapıyı bana açacak kimsem yoktu. Annemin bavulunun içinde anahtar ararken annemin mis kokusu burnuma geliyordu. Anahtarı sonunda bulmuştum. Kapıyı açıp içeri girdiğimde, bavulları kapının kenarına attım. Üstüme rahat bişeyler giyindim. Yolculuk beni bayağı sıkmış olmalı ki, kendimi koltukta bulmuştum. Evet uzanmak bana iyi geliyordu. Bugün canlanacak halim yoktu. Bu yüzden yarın bi ton işim olacaktı. Önce okula, sonra emlakçıya gitmem lazımdı. Komşumuz emlakçıydı yarın dükkanına gidip, onunla konuşmam gerekliydi. İstanbuldan bana bir ev tutması lazımdı ama nasıl? Bunları düşünerek kendimi elbette yormayacaktım. Ama yatarakta bir yere varamıyordum. Zaten hava kararmıştı. Zaman nasılda hızlı akıyordu anlamam mümkün değildi. Kendimi yormayada gerek yoktu. Ben rahatıma düşkün bir insandım ama işlerim başımdan aşkındı. Olamaz
Babaannem onu tamamıyla unuttum ben. Babaannem çoktan yola çıkmıştır belkide. Telefonum telefonum nerede yerimden can havliyle atlarken telefonumu bulmak için evin içinde dört dolanıyordum. Telefonumu aynanın önünde bırakmışım. Elime aldığımda babaannemin aradığını gördüm. Daha fazla merak etmemesi için geri döndüm. Babaannem açmamıştı. Mineye beni araması için mesaj attım. Mine benim tek ajanımdı. Titreyen telefonumun ekranında minenin aradığını gördüm. Telefonu hemen açarak babaannemin evde olup olmadığını sordum. Mine ise bana" Sabah seni almak için eve geldi. Bende burda kalmadı filan dedim. Bir hışımla çıktı. Öğleye doğru bavuluyla gittiğini gördüm. "
" Ne yani babaannem buraya mı geliyordu? "
" Heralde "
" ... "
" Burcu iyi misin? Ses versene! "
" Saol mine benim kapatmam lazım şimdi kendine iyi bak. "
Minenin yüzüne telefonu kapatarak, hemen yan komşumuz mehmet amcanın yanına gittim. Ve mehmet amcaya evi satmak istediğimi söyledim. Çok acil ve ilk gelen kişiye satması için ısrar ettiğimde beni kırmayıp kafasını salladı. Geri eve koşarak döndüm. Emlakçıyı halletmiştim. Geriye okulum kalmıştı. Okula gidip, istanbul'a tercih yapmam lazımdı. Eve geri döndüğümde babaannemi tekrar aradım. Ve açmıştı. Ona boşuna gelmemesini ve onunla geri dönmeyeceğimi söyledim. Babaannem inatçı ve huysuzdu. Tersliyerek yolda olduğunu söyledi. Derhal gitmem şarttı. Sabahı beklemem lazımdı. Evle şuan ilgilenemezdim. Babaannem geliyordu çünkü, sanki kötü adamlardan kaçar gibiyim. Yapacak birşeyim yoktu. Saat geç olmuştu. Yatağıma çıkıp uyuyacaktım. Üstüme geceliklerimi giyip, ışıkları kapattım. Bu aralar çok fazla uyuyordum. Gözlerimi kapattım. Uykuya daldım.
Tak..! Tak..! Tak..!
Gecenin yarısı, uykumdan uyanmamı sağlayacak ve kapıyı kıracak gerizekalı kimdi acaba? Evde tek olduğum için önce mutfaktan bıçak almıştım.Bu benim can güvenliğim açısından dolayı aldığım tedbirdi. Kapıya yaklaştım. Delikten baktığımda yüzünü tam seçemediğim bir bayan vardı. " Kimsin? " diye seslendiğimde,
" Aç kapıyı burcu! Ben babaannen seni alıp, gideceğim! Israr etme, aç kapıyı aç!! "
" Babaannem mi? Rüya görüyordum heralde.! "
Kapıyı usulca açtım. Babaannemi içeriye aldım. Beni beklemeden odaya geçti. Ve sohbet etmeye başladık. Babaannemi gitmemekte ısrar etmeye başladım. Ama onun inadı vardı. Benimde vardı! Ve gitmeyecektim. Babaannemi kıracak duruma gelmiştim. Ama kırmak istemediğim için çözümü ağlamakta bulmuştum. O da annem gibi ağlamamı istemezdi. Dayanamazdı. Yufka yürekli babaannem benim, babaannemin beni anlıyacağını biliyordum. " Tamam kal. " demişti sonunda. Şuan çok mutluydum. Ağlamak benim için tek çözüm yoluydu.
"Ama bi şartım var."
" Şart mı? Ne şartı. "
" Bende geleceğim. "
" Babaanne ne gelmesi kabul etmiyorum. "
Babaannem şaka dedikten sonra, içim rahatlamıştı. Bu arada babaannemle sabahlarken, bana mineden bahsetti. Onun hakkında kötü şeyler söylemeye başlayınca Kardeş dediğim insanın kalleş çıkmıştığını anlamıştım. Babaannemden izin alarak odama çıktım. Asla inanmazdım. Gözlerim şişene kadar ağlamıştım. Kardeş dediğim insandan beklemediğim darbe beni oldukça şaşkına çevirmişti. Babaanneme geçmişimden bahsetmişti. Ne geçmişi ya benim bilmediğim bir geçmişimi anlatmış. Meğer herşeyi yalanmış. Sadece tebrik edesim gelmişti. Ayar gibi ayarı mesaj olarak yollamıştım. Birdaha asla benim ve çevreme yakın olmayacaktı! Nefret doluydum ona. Sevdiğim insanlarla aramı bozmak ne haddine! Yanında olsaydım yüzüne tükürürdüm. Aptal kız, bence yazdıklarımı üstüne alınsa iyi olurdu..!
Annem haklıymış meğer arkadaş seçimimi iyi seçmeliymişim. Ben yanlış bir seçim yapmıştım. Asla onun konusunu ve adını bir daha duymak dahi istemiyordum. Beni sırtımdan bıçaklamıştı. Ama bunu onun yanına bırakmayacaktım. Bana göre ödeşmek adettendir..!
Bundan sonra ona hep arkamı dönecektim. O sırtımdan vurmayı severdi, çünkü yüzüm ona hep ağır gelirdi. Daha fazla seviyesine düşmeyecektim. Bunları düşünmek istemiyordum. Sabah olmuştu bile. Geceyi bu şekilde geçirmiştim. Babaannemi uyandırmak için aşağı indim. Babaannemi uyandıracaktım ama o kadar güzel uyuyordu ki uyandırmaya kıyamadım. Kahvaltı için markete doğru gitmeye başladım. Babaannemin en sevdiği kahvaltıydı. Onun için muazzam bir kahvaltı hazırlıcaktım. Kahvaltıdan sonra birsürü işim vardı. Okula gitmem lazımdı. Marketten istediğim şeyleri alarak eve dönmeye başladım. Babaannem uyanmadan dönmem en iyisiydi. İstanbula kaçtığımı düşünür oraya giderdi. Eve geldiğimde babaannem hala uykudaydı. Uyanmadan mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Kahvaltıyı gürültülü hazırlamış olmalıydım. Babaannem uyanmıştı."Günaydın tontişim."
Babaannem ne kadar tontişim lafını sevmesede ben ona bu adı yakıştırıyordum.
"Günaydın kızım."
"Kahvaltı hazır. Gel birlikte kahvaltı yapalım."
"Tamam geliyorum."
Babaanne kahvaltıdan sonra okula gideceğim. Bursluluk için konuşmam lazım. Kafasıyla tamam dedikten sonra, hızlı hızlı kahvaltımı bitirdim. Yola koyulmuştum. Sonunda ara verdiğim okula geri dönmüştüm. Ve oda ney bu olamazdı..!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Birgün...
Teen FictionHiç olmaz dendik imkansız olan bir aşk karşılığında, hayatın onu bir noktadan bambaşka noktaya koyması ve hiç alışamadığı ama aşkıyla ayakta tutunmayı sağladığı..