7.Bölüm

3.9K 294 20
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölümü gözden geçirecek vakti bulamadığımdan yazım yanlışları varsa Affola.  Yeni bölüm karşılığında lütfen beğeni ve yorum yapmayı atlamayın, özellikle sessiz okuyucularım en azından yıldızı parlatın :) 

Facebook: Semra Yaz Yağmuru Şenol

İnstagram: semrasnll

Facebook sayfamız: Semra Şenol

Twitter: SemraSnl 

KEYİFLİ OKUMALAR :)))))))


 İşlediği cürmün haklı yükü omuzlarından aşağı asılıyordu o adamın keskin hatlarla çevirili, sarsılmaz yüzünü gördükçe. Çehresine vakıf olan çevik asalet Safir'i özendiriyor, uzak durması maksadıyla da sinyaller veriyordu. 

Gözlerinin arkasında okunan alt yazıda 'Senin yaşama azmin bu kadar içten ve kabul görür olmasaydı, bir ihtimal tüm bu olaylar cereyan etmeyecekti. Ettiğin duaların vebali, dünyada kalmanın değeri; bir başkasının ölümüne sebebiyet verdi"  yazıyordu.

 Hayır, hayır...  Mümkün değildi bilmesi. Alnında yazmıyordu kalp hırsızı olduğu. Safir, genç adamın yüzünü her incelediğinde, varmak istediği yargılara denk geliyordu sadece. Öyle görmek istediği için, içten içe suçunu kabullenmekte direttiğinden, Yalçın'ın gözündeki maraza duygularını açık ederek bakmaktan alamıyordu kendini. 

Bir insanın vicdan muhakemesi neticelendirilmediğinde etten püften, en basit hareketlerde kendisini sorumlu tutar. Tüm hesabı kendine mal etmeye çalışırdı. Günahına ve dahi dinamik suçunun getirilerini hafifletme, verdiği zararın bir kısmını kendince ödediği faturasıydı vicdan sermayesi.

Safir sadece bir gece yatılı misafir olarak kaldığı beyaz evde, bir yanını buhranlara sevk eden tuhaf bir eşya bırakıp çıkmıştı. Geride kalan üç kişiye döneceğine dair teminat verirken, zihnini kurcalayan kargalar hep bir ağızdan 'Dönersen hata yapacaksın' diye ciyaklayıp, sivri gagalarıyla beynini didikliyorlardı. 

Çanakkale'den, İstanbul'a doğru yaptığı ikinci sefer otobüs yolculuğu mucize eseri felaketle sonuçlanmamıştı. Yolculuk boyunca aklını meşgul edenlerle cebelleştiğinden olsa gerek, yedi saat göz açıp kapanırcasına çabuk sonlanmıştı. Aslına bakılırsa anne ve babasının tüm söylevlerine inat çekeceği manifestoyu kurgulamaya çalışıyordu. İçerik kısmı hazırdı, tepesine bahanesini konduramıyordu bir türlü. 

Otogardaki iki kişilik karşılamanın ardından üç kişilik aile, Anadolu yakasında kalan İshaklı'da ki mütevazi, ama kendilerine ait apartman dairesine yol aldılar. Babası şöfor koltuğundan arkada oturan kızına ziyareti hakkında sorular soruyor, kötü karşılanıp karşılanmadığını ağzından laf alarak teyit etmekle meşguldü. Kemal bey nedenli düşük çeneli davranıyorsa da, Safir'in ön koltukta oturan annesi Meltem hanımda o denli sessiz kalıyordu. Arada dikiz aynasından kızını izliyordu ağzını açmadan, bir değişik sezinlemişti Safir'in hal ve hareketlerinde. Ziyaretin umduğu kadar sıcak ve ılımlı geçtiğinden endişe duyuyordu, muhakkak kızını incitecek bir yorumda bulunmuşlardı ki; Safir otobüsten indiğinden beridir gözlerini kaçırıyordu annesinden. 

AKKOR (Arş-ı Aşk) Kitap oldu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin