1. Bölüm

8.3K 469 33
                                    

Birinci bölümle karşınızdayım, lütfen okuyor iseniz yorum ve voteler ile beni motive etmeyi ihmal etmeyin . Şimdiden teşekkür ediyorum, Keyifli okumalar Canlar :))))))

Medya: Elvin.

Yemekten bu yana süreğen sessizliği, üzeri örtülmüş konuşulmamışlığı bir çırpıda çözüme ulaştırmak isteyen Yalçın karısının ifadesini çözemediği güzel yüzüne baktı.

Yıllar yıllar önce bulmuşlardı birbirlerini, rastlantı değil kaderiydi.

Onun gibi çekilmez, kibirli lanet herifi sevebilecek tek kişiydi Elvin.

Sakin kişiliği yanı sıra, olaylara hep iyimser yaklaşan naif bir ruha sahipti karısı. Yalçın çileden çıktığında kendini zapt etmekte zorlandığında soluğu yanında alan Elvin umut dolu gülümsemesiyle bir çırpıda alırdı bütün sinirli hücrelerini.

Elvin bulunduğu ortamı tabiri caizse aydınlatır, ışık saçardı.

İsminin hakkını verirdi, Cennet'inin çiçeğiydi.

Maalesef ki şu an her ikisi de gergin, oluşabilecek kavganın sinyallerini bertaraf etmeye çalışıyordu.

"Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun" ilk konuşan Yalçın olmuştu. Uzayıp giden sessizlik damarlarında biriken hayal kırıklığını, öfkeyi körüklemekten başka bir halta yaramıyordu.

Sıkıntılı bir nefes bırakan Elvin, kucağında kenetlediği ellerine dikti bakışlarını. Anlatsa anlayamazdı. O bile bu korkunun yerli yersiz onu ele geçirmesine katlanamıyordu.

"Mantıklı düşüneceğine ve fikrime saygı duyacağına inandığım bir vakitte söyleyecektim. Görüyorum ki öyle bir zaman asla yok" manidar laf sokmasına karşılık bakışlarını kaçırdı kocasından.

Gözünü yoldan ayıran Yalçın, inanmakta güçlük geçiyormuş gibi baktı Elvin'e. Karısının bu sözleri söylemesini, üste çıkmasını beklemiyordu. Her daim nazik ve düşünceli olan eşi 'sana ne' demeye getiriyordu bu sözleriyle.

"Tek başına alabileceğin bir karar mı bu ? Senin kocanım ben Elvin, kocan" diye bağırdı. Tahammül sınırlarını akşam yemeği için çıktılarında Elvin'in çantasından düşen şeyi gördükten sonra misliyle aşmıştı.

Restoran çıkışı yanlışla bir kadının karısına çarpmasıyla yere düşen çantada gördüğü doğum kontrol hapı dünyasını sarsmıştı.

O andan buyana suskunluğu mesken bilen Elvin sayesinde bir arpa boyu yol alamamışlardı.

Otuz iki yaşındaydı Yalçın, altı yıldır da evli bir erkekti. Bunca zamandır ertelemelerini anlayışla karşılıyordu evliliklerinin ilk dönemlerinde oldukça genç ve acemiydiler. Her ikisi de bir bebeğin sorumluluğunu üstlenemezlerdi, peki ama şimdi neydi onları anne-baba olmaktan alıkoyan ? Yalçın'ın kavrayamadığı nokta buydu ?

Baba olmayı istemek en doğal hakkıydı !

Elvin yirmi sekiz yaşında bir kadındı; anne olmak istemez miydi hiç ?

Lakin korkuyordu, bu korku öyle basite indirgenemeyecek derece de ağır basıyordu.

"Bağırma lütfen..." Canından çok sevdiği kocası genç kadının yüreğinde filizlenen korkuları göremiyor, yardımcı olmak için uğraşmıyordu. Oysa bir bilseydi genç karısının içindeki yangınları bu kadar rahatça onu suçlayabilir miydi ?

"Ne yapmamı bekliyorsun sen ağzını ve kulağını kapatmışken. Sana ulaşamıyorum Elvin, beyninden geçenleri anlayamıyorum. Yapabildiğim tek şey sesimi yükseltmek, sen duy diye !" Sileceklerin camın yüzüne vuran yağmur damlalarını aceleyle süpürmesini ve yeniden yağmur damlalarını buyur eden camın ardındaki puslu yola odaklanmayı denedi. Yağmurun şiddeti giderek artıyor, araba lastiklerinin kaygan yolu almasını güç hale getiriyordu. Sanki tüm yağmur olağan sesiyle, kızgınlığıyla arabanın içini doldurup Yalçın'ın öfkesini perçinlemekten başka bir işe yaramıyordu.

AKKOR (Arş-ı Aşk) Kitap oldu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin