İNDİM DEREYE TAŞ BULAMADIM

83 17 7
                                    


Ayna'nın karşısında bir yandan ıslık çalıp bir yandan saçlarına şekil veren Hulusi istediği görüntüyü yakalayınca yansımasına gülümsedi ve "Tamamdır."diyip banyodan çıktı. Salonda tülbent oyası yapan annesinin yanaklarını öptükten sonra "Günaydın İnci Sultan babam nerede?"diye sordu kahvaltı masasına otururken.

Annesi burnunun üzerinde duran gözlüğün üstünden Hulusi'ye bakarak cevap verdi.

"Gazete getirmemişler bu sabah kapıya,onun hesabını sormaya gitti deli herif sen yap kahvaltını okula geç kalma emi yavrum."dedi gülerek ve elindeki işine çevirdi bakışlarını.

Hulusi annesinin bu haline düşünceyle baktıktan sonra iç geçirdi,ardından kahvaltısını yapmaya başladı.Tabağındakileri bitirdi ve masadan kalkıp ceketini giydi.Babası o esnada içeri söylene söylene giriyordu.

"Neymiş,bizim evi unutmuş.Neymiş gazete sayısı azmış.Bahaneler bahaneler iyi oldu kulağını çektim sıpanın.Heh Hulusi kalktın mı yavrum sende kahvaltını yaptıysan haydi geç kalma dersine."

Hulusi kaşlarını kaldırıp babasının ardı ardına kurduğu cümlelere şaşırırken son cümleleri başıyla onaylamış ve kapıya yönelmişti.

"Akşam görüşürüz. Allah'a emanet olun."

"Sende evladım."dedi anne ve babası aynı anda Hulusi ikisine de gülerek ayakkabılarını giydi.Kapıdan çıktıktan sonra çantasını tek omzuna atıp ilerledi.Dik yokuştan aşağı doğru inerken arkasından iki tanıdık ses duydu.Biri kız diğeri erkekti.Çok geçmeden kendi ismini duydu.

"Hulusi,Hulk beklesene beni.Kız Zülal çekiştirme kolumu."

"Ya yetişemiyorum sana abi yavaş git."

Zülal Selim'in kız kardeşiydi.Selim ile aralarında iki yaş vardı ve okula ayrı ayrı gider gelirlerdi tabi bazı günler hariç.Hulusi ile ortak okul yollarında bazen karşılaşırlardı.Hulusi Zülal'e her zaman farklı yaklaşırdı.Ona baktığında gerçekten nefes aldığını hissederdi ama hissettiği duygular arkadaşının kız kardeşi diye içinde hapsolup kalmış sadece Zülal'le fazla konuşmamaya özen gösterirdi. Janberk ve Mehmet gibi sürekli konuşmaz gerektiği yerde konuşurdu.Durup arkasına döndüğünde gördüğü manzara ile dişlerini sıktı.Zülal saçlarını açık bırakmış omuzlarından dalga halinde dökülüyor ve güzelliği daha bir dikkat çekiyordu.Hemen gözlerini Selim'e çeviren Hulusi gülümsemeye çalıştı.Selim yokuşta hızlanmaya devam ederken Hulusi'nin yanına yaklaşmaya bir kaç adım kaldığında kolunu çekiştiren kız kardeşinin ayağı kaymış ve poposunun üstüne yere düşmesini sağlamıştı.

Selim "Ya işte olacağı buydu ne diye çekiştiriyorsun kızım beni."diye öğüt verir tarzda konuştuğunda Hulusi apar topar kızın yanına yaklaşmış ve elini Zülal'e uzatmıştı.

Zülal şaşkınca Hulusi'nin uzattığı ele bakarken çekingen bir şekilde karşılık verdi.Ayağa kalktığında küçük bir çığlık atıp sol ayağının bileğine gitti eli.Selim omuz silkip yavaş adımlarla kenarda durduğunda,Hulusi Zülal'in elini koyduğu sol ayağının bileğine elini koydu. Zülal Hulusi'nin eline değen elini ateş değmiş gibi geri çekerken "Acıyor."diye mırıldandı.Hulusi yavaşça bileğini ovmaya başladığında kız gözlerini sıkıca kapattı ve Hulusi'nin gömleğini kavrayıp başını onun omzuna koydu.Hulusi bu kadar yakınlaşma içinde sakin olmaya çalışırken kızın girdiği pozisyon onu bir hayli zora sokuyordu.Selim yanlarına gelip Hulusi'ye "Nesi var Hulk."dedi.

Hulusi "Hızlı yürümesen olmuyor muydu Selim.Narin bileği var, galiba incinmiş.Haydi o çekiştirdi seni sen ne diye kolunu savurup duruyorsun mikropmuş gibi lan.Bir doktora görünmesi şart."

DÖRT KAFADAR #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin