Endişe

2.9K 105 1
                                    

Toprak

İstanbula geri dönüş yapmamanın nedeni en büyük düşmanın deniz sarey in boraya saldırı planı yapmış olduğu kulağıma geldi.

Uçakla istanbula geldikten sonra borayı takip ettim.
Sabah erkenden evden çıkıp şirkete gitti.
Akşam eve geldi... Aradan 1 saat sonra bir araba geldi kapının önüne şoför koltuğunda karamel kokulumu görünce kalbim heyecandan özlemekten hasretten aşktan hızlıca attı.

Yanında aras arkada ebru vardı okuldan geliyorlar galiba.
Son duyumlarıma göre aynı okula gidiyorlarmış ve aynı evde yaşıyorlarmış.
Tabi bunu duyunca aras yanımda olmadığı için adamlarımdan birini dövdüm. Sonra hastane masraflarını karşıladım.

Güneş kornaya basıp kapının açılmasını bekledi ve içeri girdi.
Bu araba ona aldığım araba idi.

Aradan yarım yada bir saat sonra kapı açıldı. İçeri net gözüküyor du.

Bora arabanın kaputuna yaslanıp sigara içti ve gözlerini fal taşı gibi açıp elindeki sigarayı yere atıp ezdi.

Sonra kadraja güneş girdi. Ve muhteşem gözüküyor du.
Kırmızı elbise salık saç çok yakışmıştı ve birde makyaj yapmış.

Bora ile kısa konuşup arabaya binmek için ilerledi. Gözleri bir an kapıdaki korumaya kaydı bende korumaya bakınca korumanın güneşi izlemekten gözleri yerinden çıkacak gibi duruyorlardı.

Güneşin baktığını görünce kafasını yere eğdi.
İlk işim şu piçi öldüresiye dövmek sırf güneşe böyle baktığı için...

Bora ile güneş arabaya binip ilerlediler tabi bende takip ettim.

Gittikleri yollar bana tanıdık geldi... Ve doğru düşünmüştüm bora yanına da güneşle lolita ya gidiyordu.
Bu çocuk aklını mı kaçırdı.

Onların lolita nın sokağına girişinde bekledim çünkü o sokak dar dı beni fark edebilirler di.

Ve benim güneşin karşısına çıkacak yüzüm yoktu.
Onu deliler gibi özledim o içime çekmek isteğim kokusuna hasret kalmıştım.
Acaba oda beni özlemiş miydi.
Ben gittiğim gün bileklerini kesmişti ve ona yazdığım mektubu bora da okumuştu.
Ben gittikten 2 ay sonra bora benim telefon numaramı bulmuştu.

2 ay önce (bora ve toprak)

Çalan telefonumu ekranına baktığımda numarayı hemen tanımıştım arayan bora idi. Açmak ve açmamak arasında kararsız kaldım.
Aklıma ilk gelen güneş oldu acaba kendine bir şey mi yapmıştı onu haber vermek için mi arıyordu.

Telefonu açıp kulağıma koydum.

Karşıdan ciğerlerindeki havayı boşaltan bora vardı.

"alo toprak sen misin? "

Kendimi toparlayıp konuştum.

" evet benim bora sen neden aradın?... Ve numaramı nasıl buldun? "

Dilini bir kere şıklatıp " hayır ben sorucam soru toprak ama sen nerdesin yüz yüze konuşalım " dedi.

" ben Türkiye'de değilim bora ne söyleyeceksen telefonda söyle "

Bora tekrardan derin bir nefes alıp verdi.
Aklıma kötü düşüncelerin gelmesine neden olmuştu.
Güneş yoksa...
Telefonu tutacak gücü bulamayınca hoparlöre alıp dizime koydum.

İMKANSIZ AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin