#Bölüm26

2.7K 164 42
                                    


Hâlâ koşuyordum. Görüntüler aklımdan bir türlü gitmiyordu. Petra şu anda Liz'in yanında olabilir miydi? Liz'e zarar veriyor olabilir miydi? Liz şu an zor bir durumda ve acı çekiyor olabilir miydi? Bu düşünceler beynimi kemirirken Liz'in evi görüş açıma girdi. Son bir derin nefes alıp son hızımla eve doğru koştum.

°°°

"Aç şu kapıyı Liz, aç!"

Yaklaşık iki dakikadır Liz'in kapısını yumrukluyordum ve ziline basıp duruyordum. Şu ana kadar duymamış olması imkansızdı. Büyük ihtimalle diğer bloktaki insanlar bile duymuştu kapıyı yumruklama seslerimi.

Telefonumu cebimden çıkardım ve tam polisin numarasını tuşlayacakken kapıdaki kilit seslerini duydum. Nefesimi tutarak bekledim. Sonunda kapı yavaşça açıldı ve uykulu hâliyle Liz belirdi karşımda.  Hemen içeri girip Liz'i kollarımın arasına aldım.

(Ya tam böyle değil ama buna benzer bir şey işte anladınız siz :d)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ya tam böyle değil ama buna benzer bir şey işte anladınız siz :d)

Neye uğradığını şaşırmış gibiydi ama umrumda değildi. Konuşmaya başladığında sesi kısıktı: "Mei.."

"Liz, tanrım! Neden telefonlarımı açmıyorsun?!"

Ben de fısıldamıştım ama sesim kızgın çıkmıştı.

"Affedersin bebeğim," dedi yorgun bir sesle. "Kalkacak hâlim yoktu." Avuç içlerimi kızarık yanaklarına götürürken "Neden okulda değilsin?" diye sordu. "Hasta olduğumu nasıl öğrendin?"

"Liz.." diye fısıldadım az önceki gibi ve beline sarmakta olduğum kollarımı biraz daha sıklaştırdım. "Neden bu kadar salaksın sen..."

°°°

Liz'i geri yatağa yatırıp lavaboya girmiştim. Ellerimle lavabodan destek alırken aynaya bakmaya başladım. Gözlerim dolu dolu olmuştu.

Ellerim hâlâ lavabodayken yere çömeldim ve gözlerimde biriken göz yaşlarının geri dönmesini bekledim. Sonunda düzeldiğimi hissettiğimde kalkıp yüzümü yıkadım ve beklemeden banyodan çıktım.

°°°

● Liz'in ağzından ●

Başıma konan ıslak ve soğuk şeyle gözlerimi araladım. Mei yanıma bir sandalye çekmişti ve elimi tutuyordu.

Avucumdaki elini sıkıp "Ne oldu?" diye sordum.

"Ateşin var, ıslak havlu koydum ben de başına," diye cevapladı sorumu. "Şimdi de bir şeyler hazırlayacağım yemen için ve ilaç içip dinleneceksin," diye de ekledi bir çırpıda.

Gülümsedim.

"Onu sormuyorum. Sanki bir sorun var gibi. Bir şey mi oldu?"

"Ha? Hee... Şey... Yoo.."

Vazgeçmek YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin