Kağıt ve kalemi koyduğum yerden alıp odadan çıktım. Enes'in odasına girdim.
"Sözünü tuttun."
"Sen beni mi bekledin?"
"Geleceğini biliyordum."
"Biliyordun madem niye bekledin?"
"Sana söylemem gereken şeyler var."dedi. Karşısına oturdum.
"Ne söyleyeceksin?"ellerimi eline aldı.
"Sana çok teşekkür ederim. Bana bi aile verdiğin için,bana ablalık yaptığın için,kardeşlerinden ayırmadığın için,her şey için. Ben küçük bi çocuktum. Beni yanına aldın. Ailem oldun. Annenle babanı paylaştın,kardeşlerini paylaştın,okumam için Fransa'ya yolladın. Ben ailemi kaybettim. Ama seni kazandım. Sen bana umudumuzu hiçbir zaman kaybetmememiz gerektiğini öğrettin. Senin İtalya'ya gideceğini duyduğumda seni de kaybetmekten de korktum. Ve bunun için fazla tepki verdim. Beni affedebilecek misin?"
"Sakın bir daha böyle şeyler söyleme. Senin ailen var. Ben varım. Biz seni seviyoruz. Evet zamanında kötü şeyler yaşamış olabilirsin ama geçmiş geçmişte kaldı. Bak,mesela,ben? Bebeğimi kaybettim. Ama hayata devam ettim. Hiçbir zaman umudunu kaybetme."
"Sonuç o ki,İtalya'ya gitmek istiyorsan gidebilirsin. Tek bir şartlı."
"Neymiş o,küçük bey?"
"Sağ salim geleceksin."
"Anlaştık."dedim ve pis pis sırtımaya başladım.
"Hey! Ne oldu? Neden öyle sırıtıyorsun?"dedi. Onu gıdıklamaya başladım.
"Haahaha...ablacığım....haahaha...yapma.....ama."kahkahalarının arasında kelimeleri zar zor seçebilmiştim. Gıdıklamaya son verdim.
"Sıra ben de."diyip gıdıklamaya başladı. Kapı açıldı. İçeri abim ve Hayal girdi. Onlarda Enes'e katıldı. Kahkahalarıma son veremiyordum.
"Ya.....tamam.......durun."gülmekten zar zor konuşabilmiştim.
"Seni böyle görmeyeli baya olmuştu,birtanem."kafamı annemin sesinin geldiği yöne çevirdim. Annem,yengem,babam ve Mert kapıdaydı.
"Geri döndüğüne sevindim,meleğim."dedi babam.
"Henüz değil. Tam anlamıyla geri dönmedim ama döneceğim. Hem kendim için hem de sizin için. Biliyorum. Beni böyle görmek sizi üzüyor ama -kardeşlerime baktım- onlar varken beni bir şekilde güldürmenin yolunu buluyorlar. Neyse. Saat geç oldu. Evli evine köylü köyüne demişler. Herkes odasına."dedim. Mert hariç herkes gitti.
"Gelir misin? Sana bir şey söylemem lazım."dedi. Yanına gittim.
"Gülmek sana yakışıyor. Demek ki ben seni güldürememişim." Ben seninleyken üzgün olsam bile gülerdim. Çünkü bana olan sevgin beni hep gülümsetirdi, Mert. Devam etti. "Ne olursa olsun,hep gül. Ben seni öyle hatırlayacağım."dedi. Alnıma sahiplenici öpücük kondurdu ve gitti. Bu bile beni rahatmıştı.
"Onu seviyorsun."
"Tabi ki seviyorum. O benim kocam,oğlumun babası, kardeşlerimin eniştesi, annemlerin damadı ve en önemlisi de benim her şeyim. Ama zamana ihtiyacımız var."
"Aynı zamanda senin uykuya ihtiyacın var."dedi. Yanına uzandım.
"Hadi uyu sen."dedi. Enes,kollarını belime doladı. Başını göğsüme yasladı. Bi elimi elinin üstüne koydum. Diğerini ise saçlarında gezdirdim.
Enes'in uyuduğundan emin olduktan sonra yataktan kalktım. Masaya oturup çizim yapmaya başladım. Mert'in söyledikleri, aklımda dönüp duruyordu. Dediklerini düşünmemek elde değildi. Bende onu özlemiştim. Boşta kalan elimi dudaklarıma götürdüm. Gözlerimi kapatıp beni nasıl öptüğünü hatırladım. Daha fazla dayanamayıp odadan çıktım. Kendi odama girdim. Mert uyuyordu ve üstü yine açıktı. Üstünü örttüm. Bir anda gözleri açıldı. Bileğimden tutarak beni yanına çekti. Kulağıma "Geleceğini biliyordum."diye fısıldadı. Kaslı kollarıyla sıkıca sardı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkı
RomanceÇocukluktan beri birbirlerine aşık olan Mert ve Rüya,lisede yollarını ayırırlar. Rüya yeni kişilerle arkadaşlık kurdukça Mert'i unutur. Tabi ki sadece bu değil Rüya'ya,Mert'i unutturan. Aynı zamanda Melin'in,Rüya'ya yaptıkları. Rüya zor bir dönemde...