Sanki ikiye bölündü bu şehir.
Ne ben sana gidebiliyorum,
ne de sen bana gelebiliyorsun.
Tam da birbirimize
bağlanacağımız yerden incelmiş,
sonra kopmuş bu ip.
Birbirimizi özlememiz gereken
parçalarımız kayıp.
Sana sarılmam gereken kollarım
zayıf, güçsüz.
Öpmem gereken dudaklarım
solgun ve kuru.
Parmaklarına değmem gereken parmaklarım
biraz fazlaca titriyor.
Omzuna yaslamam gereken başımsa,
boşlukta.
Yanında yürümem gereken ayaklarım
dolanmış birbirine.
Şimdi, seni sevmem gereken kalbim de,
kırık biraz, biliyorsun.
Seni sensiz de severim derdim,
yanılmışım.
Sensiz çok eksiğim.
Bir kolun, bir bacağın, olmaması
değil bu.
Bir yanım eksik.
Eksik ve dolmuyor.
Senin olman gerektiğini her hücremle,
tek tek biliyorum.
Dolduramıyor başkası,
sanki sadece sana göre.
Sanki sen gelip götürmüşsün
ve imzanı kazımışsın
kalan her boş yere.
Uymuyor başkası.
Gerçi uydurmaya çalıştığımdan da değil
ama gün geçtikte büyüyen bu yarayı,
biraz sarmalıyım.
Ama azar azar kaybediyorum
içimdeki seni.
Çünkü günlerim o kadar kararıyor ki
sensiz, göz gözü görmüyor zaten,
zifiri karanlık sanki.
Seni görememek
kaybetmek değil elbet.
Yüzünü, gülüşünü unutmak
en büyük korkumdur.
Kokun ve sesinden sonra.
Sabah uyanınca aklıma gelen ilk kişi,
şarkılarda duyduğum tek söz,
filmlerde gözümün önünde beliren
tek anı olman hariç;
pek de yerin yok hafızamda.
Ama en çok yeri rüyalarımda kaplıyorsun,
bilesin.
Sahi hiç hissetmiyor musun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kız
Poetryhüznümü şu ufak kalbimden taşıranlara ithafen* İlk yazılma tarihi: Temmuz 2015 İlk yayınlanma tarihi: 1 Eylül 2016 Son düzenlenme tarihi: 6 Eylül 2016